Toplumu Kim Terörize Ediyor?

27 Şubat 2015 Cuma

Cumhurbaşbakan ile sade Başbakan’ın fikir birliği halinde oldukları konulardan biri İç Güvenlik Paketi. Her ikisi de paketin mutlaka yasalaşması gerektiğinde ısrarlılar.
Cumhurbaşbakan da, sade Başbakan da, bu yasanın teröre karşı kullanılacağını ileri sürmekteler.
Sade Başbakan Davutoğlu, paketin yasalaşmasının zorunluluğunu 6 – 7 Ekim olaylarına gönderme yaparak anlatmaya çalışıyor.
Cumhurbaşbakan Erdoğan da, bu yasada öngörülen yetkilerin teröre karşı kullanılacağını ileri sürdükten sonra muhalefetin karşı duruşunu şu sözlerle açıklıyor:
-Toplumu terörize edemeyeceklerini düşündükleri için karşı koyuyorlar.
Kimi zaman siyasetçilerin gerçekleri saptırmak için söyledikleri sözlerde de gerçek kırıntıları oluyor. Bu defa da olduğu gibi.
Gerçekten de Tayyip Bey’in de ileri sürdüğü gibi toplumu terörize etmek isteyen var.
Var da, kim acaba o?
Suç oluşturmayan pankart taşımaktan, yüzünü örtene kadar, herkesin terörist uygulamasıyla hapse mahkûm edilebildiği, yürütmeye yargı yetkisinin verildiği, polisin, diktaların zulüm mekanizmalarının bütün fiili yetkilerine resmen kavuşturulduğu önlemlerin yasalaşmasını, teröre karşı mücadele amacıyla açıklamaya imkân yoktur.
Çünkü teröre karşı mücadele için, polisin de yargının da, zaten bu yasaya ihtiyaç olmadan, her türlü yasal yetkiye sahip olduğu bilinen bir gerçektir.

***

İç Güvenlik Yasası olarak çıkarılmak istenen metin, o adı taşımasa bile sivil darbenin sivil sıkıyönetim yasası olmak üzere çıkarılmaktadır.
Devlet, bu yasaya gerek kalmadan da molotofkokteyli atan, şiddete başvuranlara karşı her türlü önlemi alabilecek konumdadır.
Burada asıl amaçlanan devletin üç erkinin de bir tek kişinin elinde toplanacağı Tayyip Baba düzeninin gerekli kıldığı mutlak itaat sisteminin ortamını oluşturacak ve sürekli yürürlükte olacak sivil sıkıyönetim statüsünün yasal düzenlemesini yapmaktır.
Sıkıyönetimler, vatandaşın hukuki güvencelerini rafa kaldırarak, onu sindirme yoluyla boyun eğdirme yöntemini uyguladılar geçmişte.
Şimdi İç Güvenlik Yasası ile varılmak istenen sonuç da budur.
Başka bir deyişle, İç Güvenlik Yasası ile toplum terörize edilmek istenmektedir.
İç Güvenlik Yasası’nın, bu yüzden bir an önce Meclis’ten geçmesi gerekmektedir.
Çünkü İç Güvenlik Yasası, önümüzdeki dönemde uygulanacak olan resmi ya da fiili Başkan Baba sisteminin yani Tayyibizmin uygulama yasası olacaktır.
Bütün yetkilerin tek elde toplandığı, bütün yasal ve anayasal güvencelerin rafa kaldırıldığı, bütün denetim mekanizmalarının işlemez kılındığı bir başkanlık sistemi ancak sürekli yürürlükte kalan sivil sıkıyönetim ortamında yürütülebilir.
İşte toplumu terörize etmeye yönelik yasal düzenlemenin amacı da bu ortamı oluşturmaktır.

***

İç Güvenlik Yasası’nın öngördüğü sıkıyönetimi yürürlüğe koymak üzere başka komplolar da tezgâhlanmakta. Son günlerde üniversitelerde artan öğrenci eylemleri de bu amaca yönelik olarak kışkırtılmaktadır.
Olayın bu yönüne, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş 25 Şubat günü, Ahmet Hakan ile yaptığı söyleşide de dokundu.
Bu arada, çözüm süreci konusuna da bu açıdan baktığımız zaman şu acı gerçeği görürüz:
Demokrasiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu iktidarın hiçbir konuyu demokratik yöntemlerle çözmesine imkân yoktur.
Bu gerçek tabak gibi ortadayken, Kürt sorununun gerçekten, Türkiye’de çokluk içinde birlik ve beraberliği veya birlik ve beraberlik içinde çokluğu sağlayacak demokratik bir çözüme bağlanabileceğine inanmak biraz aşırı saflık olmuyor mu?
Evet Kürt sorununun yukarıda belirttiğimiz çerçeve içinde demokratik çözümünde herkesin çıkarı var.
Ama bu çözümü sağlayacak taraflardan biri Tayyip Erdoğan olamaz.
“Hayır Erdoğan bu demokratik çözümü sağlar, sağlayacaktır!” diyenlere de cevabımız hazır...
-Bekleyelim görelim!
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları