Mezarda Kıdem Tazminatı...

28 Şubat 2015 Cumartesi

1970’lerden bu yana, bir yandan har vurup harman savuran, öte yandan da kaynak sıkıntısı çeken hükümetlerin ısıtıp ısıtıp ortaya sürdüğü konulardan biri de kıdem tazminatıdır. 1950 öncesinin, kamu kaynaklarından artırarak ülkeye kazandırdığı üretime yönelik kurumları “özelleştirme” gerekçesiyle yandaşlara peşkeş çeken AKP’nin elindekileri sıfırlayınca fon yaratmak için başvuracağı tek kaynak kalmıştır. İşçilerin kıdem tazminatı hakları.
Yetkililer ve yandaş medya, fon kurulması girişimini “işçilere müjde” olarak yansıtıyorlar ama kazın ayağı hiç de öyle değil. Çünkü belirtilen ölçütlere bakılınca hesap kitap ortaya dökülüyor.
Bir dönem işçileri alanlara döken “mezarda emeklilik” girişiminin yerini “mezarda kıdem tazminatı”nın alacağı anlaşılıyor.
Çalışma yasalarında yapılan değişikliklerle iş güvencesinin yok edilmek istendiği bir süreçte kıdemli işçiye kala kala yalnızca kıdem tazminatı kalmıştı. İktidar onu da çok gören bir havada.
AKP, işçinin her çalışma yılı için hak ettiği tazminatı, işverenin ödeyene kadar kaynak olarak kullanmasının önünü kesmekle kalmıyor, “Benim kontrolüme ver. Ben nasıl istersem öyle kullanırım. Sana kullandırır mıyım bilmem ama, yandaşlara yeni bir kıyak kapısı yaratırım” demeye getiriyor.
İşsizlik Sigortası Fonu’nun acınacak hali ortada.
Fonda biriken milyarlardan işsiz kalan işçinin payına çay kaşığı ile verilenler, devletin üstlendiği yatırımlara ve yüklenicilerine kepçeyle verilenler arada bir gündeme getiriliyor.
Ama nedense yandaş medya sorunu bir türlü görmüyor.

***

Açıklananlara bakarsanız kıdem tazminatı tutarı, işçinin son brüt ücretine eşit olacak. Kesinti de tam buradan başlıyor. Çünkü yürürlükteki sisteme göre işçilere sürekli yapılan ödemelerin de (ikramiye, yemek parası, yol parası, izin tazminatı) yıllık tutarının 12’de 1’i brüt ücrete ekleniyor.
Sendikasızlaştırma uygulaması nedeniyle işçilerin çok büyük çoğunluğu toplu iş sözleşmesi olmadan ve asgari ücretle çalıştırılıyor. Bu nedenle de tazminat sınırını aşmaları olanağı bulunmuyor.
Halka açık yani BİST’te işlem gören şirketler, sonradan ortak olacaklar önceki dönemden etkilenmesin diye her yıl ödenecek kıdem tazminatını hesaplayıp kârdan ya da ödenecek temettüden düşüyorlar.
Fon gelirse bu uygulamanın nasıl sürdürüleceği de bilinmiyor.

***

Gerginliği sürdürerek iktidarda kalmaya çalışan AKP’nin işi bu girişimle daha da zorlaşıyor.
Hele de taslakta, kurulacak Emeklilik Gözetim Merkezi’ni iktidarın belirleyeceği, toplanan primlerin yönlendirileceği şirketlerin de bu merkez tarafından seçileceği gerçeği ortadayken...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları