Fotoğraf

04 Mart 2015 Çarşamba

Tarihsel mi bilemem ama önemli bir gelişme yaşandı. Kürt Siyasi Hareketi’nin temsilcileri ile AKP hükümeti ve AKP yetkilileri birlikte fotoğraf çektirdiler. Her iki taraf da kendi açıklamalarını yaptı. Açıklamalardaki ortak noktaları, birlikte bir şeyler yapıp yapamayacaklarını anlamak ise bize kaldı. Ayrıca artık resmen başladığı ilan edilebilecek “müzakere” sürecinin, Kürt hareketinin anayasal değişiklik istekleri, AKP’nin seçim öncesi çıkarmaya gayret ettiği “İç Güvenlik Yasa Tasarısı” açısından anlamını da keşfetmek gibi bir sorunumuz var.

***

Şimdi bir fotoğraf çekmeye çalışalım. Fotoğrafı mümkünse eski bir makineyle, gri tonları yok etmeden, ışığı iyi ayarlayarak, siyah beyaz çekmeli ve “fotoshop”suz bir sonuç elde etmeye çalışmalıyız. Görünen şudur: PKK’nin otoritesini koruyan lideriÖcalan, HDP’li milletvekilleri aracılığıyla müzakerelere temel olmasını istediği 10 maddelik bir program açıkladı. Hükümet tarafı da “bunlar hep konuştuğumuz şeyler” diyerek “zımni” bir onay verdi. Demek ki çok muğlak, çok “teorik” olsa da müzakere metni bellidir.

***

Anlamaya çalışırken PKK liderinin “eğer bir ilerleme olursa bahar aylarında bir kongre toplansın silahları bırakmak tartışılsın” dediğini kayda geçirmek de şarttır. İlerleme için nelerin yapılması gerektiğini ya da yapılacağını 10 madde somutlaştırılamadığı için şimdilik bilemiyoruz. Büyük bir olasılıkla muhalefet partilerinin ve sol çevrelerin engellemek için çaba gösterdiği, AKP liderinin ise ısrarla çıkmasını istediği “İç Güvenlik Yasa Tasarısı”nın geri çekilmesi talebi de bu 10 maddenin içinde bir yerlerde gizlidir. HDP lideri ile AKP sözcüsünün atışmasının bu noktada düğümlendiği söylenebilir. Demirtaş hükümete “zerre kadar” güvenmediğini söylerken çok haklıdır; ancak ortada bir müzakere söz konusu olduğu için bu atışmaların “müzakere adabından” olup olmadığını da çıkartamıyor insan.

***

Ama asıl olanın siyasi kimlik ve bunun anayasal hale getirilmesi isteği olduğunu da biliyoruz. Bu türden oy kaybettireceği açık talepler kısa vadenin işi değildir, belki seçim sonrasında gündeme gelebilir. Anayasal değişiklikler çoğunluk partileri ile toplumsal desteğe sahip iktidarlarla gerçekleştirilebilir. Besbelli ki o türden değişiklikler müzakere değil, ciddi işbirliklerini de zorunlu kılar. Siyasal tablo değişmezse böyle bir işbirliğinin neler getireceğini en iyisi hiç söylemeyelim.

***

Yine de şimdiki acil sorun “İç Güvenlik Yasa Tasarısı”dır. Bakalım tasarı geri çekilecek mi? Bu arada CHP ve HDP’nin kendi tekliflerini hazırladıkları “alternatif tasarı” hazırlığı içinde olduklarını, MHP’nin ise tasarının tamamen geri çekilmesini istediğini duyuyoruz. CHP ve HDP’ye, makyaj işini AKP’ye bırakmalarının daha “centilmence” olacağını hatırlatmak çok mu ayıp olur, doğrusu bilemedim.

***

Benim makinenin çektiği fotoğraf böyledir. Fotoshop yok, rötuş yok. Şimdi bekliyoruz. Güvenlik yasa tasarısı ne olacak? Tasarı bir yana, AKP uyguladığı yasasız ya da yasadışı güvenlik politikalarından vazgeçecek mi? Eşya tabiatını reddedecek mi? Kuşkusuz hiç kimse HDP’ye “müzakere etme” demiyor. Denilen şudur: AKP ile müzakere daima kuşkuludur, eksiktir; yasa tanımaz bir partinin tüm Türkiye’yi kendi ideolojisine göre yeniden biçimlendirme çabaları görmezden gelinerek bu partiyle iş tutulamaz.

***

Hep birlikte “müzakereleri” izliyoruz. İçimizde hep bir eksiklik duygusu var; dünyanın, Ortadoğu’nun alacakaranlığında, ABD’nin sessizce geliştirdiği ve kimsenin de pek tartışmadığı planların içinde bu müzakerelerin encamını anlamaya çabalıyoruz. Türkiye’nin bölgede bir belaya doğru sürüklendiği hissi gittikçe güçleniyor içimizde. Birincisinden güç bela kurtulduğumuz bir Irak macerasından bu kez Türk, Kürt hep birlikte kurtulma şansımız var mı diye sormadan edemiyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları