Sabah uyandığımda günlük gazeteler gelmişti...
Siyaset bildiğiniz gibi... Havuz medyası hep bir ağızdan gündemi değiştirmek için “köşe vuruşları”nı aynı ağızdan vermeye başlamıştı.
Hep birlikte çığlık çığlığaydı havuzun kalem güçleri:
“Diliniz KABA, Vicdanınız TAŞ...”
Gündem değiştirme ustası buyruğu vermiş, onlar da kalemlerini bileyip atağa kalkmıştı...
Sultan’ın buyruğuna uyacaklar!
Eğer uymasalar başlarına neler geleceğini biliyor tümü. İçlerinden kimileri AKP’nin milletvekili aday adayı üstelik.
Gezi olayları sırasında o bilindik “Kabataş yalanı”na sarılmışlardı.
Unutanlar için anımsatayım...
Gezi Direnişi sırasında Kabataş’ta başörtülü, kucağında altı aylık bebeği olan Zehra Develioğlu’nu, belden yukarısı çıplak, ellerinde deri eldiven, başlarında siyah bandanalar olan 70-80 kişilik bir “çapulcu(!)” önce dövmüş ardından üzerine işemişlerdi ya hani!
Bu iddiayı gazeteci Elif Çakır öne sürmüştü!
Çakır’ın o dönemdeki avukatlarından Fidel Okan bu iddiayı yalanlamıştı.
Durduk yerde aynı başlıklarla bu yalanı gündeme getirmek neyin nesidir?
Gündem değiştirmek!

***

Durduk yere gündem değiştirmek, bir algı operasyonunun habercisi mi acaba?
Bekleyelim görelim ve gündemden düşen gerçeklerle hayatın, insanlığın, Türkiye’nin geleceğini görmeye çalışalım...
Üniversiteleri medreseye dönüştüren bir düşünce yapısı ülkede egemenliğini sürdürürken bir insanın, bir ülkenin geleceğine hiçbir iktidar nokta koyamaz...
Çağdaş dünya değişirken, insanlık bundan payını alıyor, sanayi devrimini yapmış, demokrasi ve özgürlükleri özümsemiş toplumlarda...
90 yıllık Cumhuriyetle yaşıt gazeteniz Cumhuriyet de 8 Mart Pazar günü değişiyor ilkelerinden ödün vermeden...
Can Dündar’ın deyişiyle, tüm çalışanların katılımıyla laik, demokratik, sosyal, hukuk devletini savunarak...
Mustafa Kemal’in Aydınlanma Devrimi’nin yaşamsal değerlerini koruyarak, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde şu sloganla karşınıza çıkıyor. Gazetenin birbirinden çarpıcı sloganlarından biri:
“Cumhuriyet’te Bağzı Güzel Şeyler Oluyor... 8 Mart’ı bekleyin!”
Cumhuriyet’te yedi aydır bir değişim vardı...
Bu değişim olurken demokrasi ve özgürlüklerin laiklik temelinde yükseleceğini hep savunuyoruz kimseye ödün vermeden...
Can Dündar ve ekibi gece gündüz çalışıyor.
Can, kolları sıvar sıvanmaz görsel tasarım için usta gazeteci, arkadaşım Ali Acar’ı aradı. Ali, hiç düşünmeden “evet” yanıtını verip geldi gazeteye.
25 yılını Cumhuriyet’te geçiren bir Cumhuriyet sevdalısı, ekibiyle birlikte, Cumhuriyet’in 2015 görsel tasarımını yaptı...

***

Dünya değişirken insanlar, toplumlar, kurumlar değişir...
Değişmeyen düşüncedir!
Acılar coğrafyasında yaşıyoruz, Türk-Kürt kardeşliğinin demokrasi, özgürlük temelinde yaşama geçmesini; din, dil, ırk, inanç, mezhep ayrımcılığı yapmadan egemenliğin kayıtsız koşulsuz halkın olmasını istiyoruz.
Halksal bir yönetim!
Atatürk ne diyordu:
“Türkiye ahalisi!”
Sessizliğin içinde bir ses, soluk olmak, yaşama sarılmamak!
Kadın ve çocuk ölümleri...
Günde kaç kadın, kocası, sevgilisi, nişanlısı tarafından vahşice öldürülüyor?
Hâlâ din üzerinden siyaset yapılan bir ülkede kadınlar arasında bile ayrımcılık var...
Erkek kadını öldürürken başı açık, kapalı diye mi öldürüyor?
Bırakın kadınları, isteyen başı açık olsun, isteyen başı kapalı.
Giyimi kuşamı sizi neye ilgilendiriyor?

***

Yürüyen bir hayatın polisin, katilin, çetenin, tetikçinin, terör örgütü militanının silahından çıkan mermi, taşıdığı bombayla noktalanacağını sananlar yanılıyor...
Devletin üniversitelerine bilmem kaç tane mescit açmaya kalkanlar, öğrenciler için kütüphane açsalar, bu toplum karanlığın bataklığına sürüklenmez!
Şimdilik bu kadar!