Kürt İkilemi

09 Mart 2015 Pazartesi

AKP ve HDP yetkilileri arasında 28 Şubat günü Dolmabahçe’de yapılan toplantıda, silah bırakma çağrısının yapılacağı ve ona bağlı olarak çözüme ilişkin ana ilkeleri içeren 10 madde açıklandı. Kürt siyaseti yeni bir aşamaya taşındı.
Ancak daha çağrının yapıldığı saatlerde, AKP dört koldan saldırıya geçti; cumhurbaşkanı, başbakan, hükümet sözcüsü ve AKP’nin parti sözcüsü, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı çok ağır sözlerle suçladılar. Aradan geçen bir hafta boyunca yaşanan yoğun tartışmalar, gelinen aşamanın da çok sorunlu bir doğum olacağını kanıtlıyor.

***

Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecindeki çağdaş demokrasi ve sol içerikli söylemi Demirtaş’ı ülke siyasetinde öne çıkardı. Bu söylemin sağladığı kamuoyu desteği, diğer gelişmelerin bir sonucu olarak HDP seçimlere bağımsız adaylarla değil parti olarak katılma kararı aldı.
Ancak HDP’nin seçimlere parti olarak katılması, özellikle de barajı aşma olasılığı AKP’yi iki nedenle çok korkutuyor. Birincisi HDP’nin özgürlükçü ve sol bir programla ülkenin her tarafının partisi özelliği kazanması, bu partiyi ülke genelinde AKP oylarına ortak yapar. İkincisi AKP, eğer HDP barajı aşarsa, bunun kendisi için bir karabasan, giderek bir yıkım olabileceğinin aritmetiğini de yapıyor.
Bu nedenlerle AKP her olanağı kullanarak HDP’ye saldırıyor.

***

Bu saldırılar, göründüğü kadar kişiye bağlı ve yüzeysel değil, AKP ile Demirtaş özelinde HDP arasında açıklık kazanmayan asıl sorun düşünce ya da ideolojidir. Kamuoyuna açıklanan ünlü 10 madde de sürecin düşünsel gizeminin örtüsünü kaldırmaya yetmiyor.
AKP, ülke siyasetini bütünüyle içine sürüklediği siyasal İslamcı düşünce çerçevesinin eğilip bükülmesini hiç ama hiç istemiyor; çerçevenin içini, özellikleri kendi düşüncesine uygun olarak biçimlenecek bir tür başkanlık sistemiyle doldurmaya çalışıyor. AKP, barış sürecini de bu ana davasının bir parçası, giderek onu kolaylaştıracak bir araç olarak değerlendirmek istiyor. Çok katı bir tutumla ve mutlaka geçecek diye Meclis’e getirdiği İç Güvenlik Yasası Tasarısı konusunda bile ödün verilebileceğinin söylenmesi, AKP’nin seçimlerden sonra da HDP’yi yanına alma çabasının yeni bir adımıdır.
Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında ideoloji yönünden çok tutarlı bir çizgi izleyen Demirtaş’ın, T24 sitesinde Hakan Aksay’a yaptığı bir açıklamada AKP’yi siyasal İslamcı görmediğini söylemesi, (alıntılayan Güray Öz, Cumhuriyet, 1 Mart) en azından şaşırtıcıdır çünkü bu görüş, hiçbir nesnel dayanağı olmayan ve kendi içinde sorgulanması gereken bir yanlış sonuçtur.
Kaldı ki son saldırılarının da kanıtladığı gibi bu sözleri bile Demirtaş’ın AKP’nin gözünde aklanması için yeterli olmuyor.

***

HDP bağlamında Kürt ikilemi de bu noktadadır; HDP ya siyasal İslamcılık yaparak AKP’nin kuyruğuna takılacak ya da Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasındaki söylemini çok daha somutlaştıracak, tüm ülkeye yayacak ve bu süreçte, Kürt hareketinin öbür örgütlenmelerinin de desteğini alarak güçlenecektir.
Barış sürecinin son noktada çözüm yeri haziranda seçilecek Meclis olacaksa -ki olmalıdır-, orada Türkiye’nin partisi durumuna gelecek bir HDP çok daha etkili ve yapıcı olabilir. Bunun için HDP’nin ülkenin tümü için özgürlük, eşitlik ve dayanışma istemesi, bunları çağdaş eğitim, bilimin yol göstericiliği, laiklik ve emekçi hakları, yani sol temeline yerleştirmesi gerekir.
Çünkü barış ve demokrasi yalnız ve ancak bu temeller üzerinde yükselebilir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları