Halit Abi...

12 Mayıs 2011 Perşembe
\n

Yorgun bedeninde dipdiri bir beyin taşıyordu Halit Çelenk. Türkiyenin gündemini yakından izlemekle kalmıyor; yapılabileceklere kafa yoruyor, üzerine

\n\n\n\n

düşeni de ivedilikle yerine getiriyordu. Bu, çoğunlukla etkili bir açıklama ya da bir sayfalık yorum yazısı oluyordu.

\n

Bazen de tersi oluyordu; biz Halit Abiden bir açıklama ya da yazı istiyorduk. Hemen şu soruları soruyordu:

\n

- Uzunluğu ne kadar olsun? Zamanımız ne kadar? Çerçevesi bu mu, şu şu konular da var, onları da yazının içine koyalım mı?

\n

Tam planladığımız saatte yazıyı bitirir, bir zarfın içinde hazır ederdi. Bazen telefonla demecini alırdık ama, o eski alışkanlığını, yazılı olarak göndermeyi tercih ederdi.

\n

Hukuk birikimini günlük yaşama en iyi uyarlayan, dünya görüşünü gelir geçer rüzgârların önüne koymayan; toplumsal mücadeleye inancını hiç yitirmeyen bir hukukçu aydındı.

\n

***

\n

Halit Abiyle yarım kalan bir çalışmamız var. 2008 yılında, günlük yaşam temposunun biraz daha azaldığı zamanlar başlamıştı.

\n

Birkaç uzun sohbetimizin ardından şunu söyledi Halit Abi:

\n

Seninle bir söyleşi yapalım. Sanırım bu benim yapacağım son söyleşi olur. Uzun konuşmalar yapamayabilirim ama, sen sorularını hazırla, ben genişçe bir zaman diliminde cevapları hazırlarım. Kızım da bana yardım eder. Çok sıkıştırma ama...

\n

Benim, ortak gazetemiz Cumhuriyet için tasarladığım bir söyleşi, beni gazeteci olarak heyecanlandıran daha geniş kapsamlı bir çalışmaya dönüşmüştü:

\n

Söyleşi Cumhuriyette bir hafta yayımlandı. Ardından Halit Abinin sıcaklığından cesaret alıp usulca zorladım:

\n

Abi, bu söyleşiyi biraz daha genişletsek, kitap haline getirsek. Denizlerle, 1970lerle ilgili sakladığınız bilgi-belgeleri de kullanıp kalıcı bir eser haline getirsek...

\n

Kabul etti, Ama üstüme fazla gelme, zaman ver dedi.

\n

Tamam dedim. Kızı sevgili Serpil Güvenç, her şeye hâkim. Özellikle bilgi-belge ayrımını o yaptı.

\n

5 Mart 2009 sabahı gazeteye gitmek üzere hazırlanırken çantama Halit Abiyle ilgili notları ve kitapları da koymuştum. Az sonra polisler geldi!

\n

***

\n

Hapiste bir dileğim sağlıklı çıkmaksa bir dileğim de çıkınca sevdiklerimi sağlıklı bulmak. Halit Abi bu anlamda hapiste aldığım 9. acı haber.

\n

Hiçbir şey yapamamanın çaresizliği bu tür zamanlarla daha çok koyuyor insana. En azından Şekibe Ablanın sesini duyabilmek elini tutabilmek...

\n

Halit Abiyle ilgili çalışmayı ailesinin de izin vereceği ölçüde en iyi biçimde tamamlayıp kalıcılaştırmak artık bir görev oldu.

\n

Kim bilir belki de daha farklı çalışmalar düşünülüyordur. Halit Abide Denizlerin çok özel eşyaları var. Belki bir müze kurulur. Hâlâ Halit Abilerin evinin salonunda duran meşhur çalışma masası da o eşyalarla birlikte yerini alır.

\n

***

\n

Halit Abi bütün kimliklerinden öte insandı. Hem iyi gün, hem kötü gün dostuydu.

\n

Düğününüz mü var, sevincinizi paylaşır.

\n

Cenazeniz mi var, üzüntünüzü paylaşır.

\n

Mustafa Ekmekçinin mezarı başındaki anmalara yürüyebildiği, hatta çok zorlanarak yürüyebildiği günlere dek aksatmadan geldi.

\n

Muzaffer İlhan Erdostun kitabevinde hangi yazarın imzası varsa elinde çiçekle ilk uğrayanlardan oldu.

\n

Halit Abi için ilk başsağlığını belki de şöyle dilemek gerek.

\n

İnsanın, insanlık onurunun başı sağ olsun!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları