Arif Kızılyalın

Heysel'den King Baudouin'e

30 Mayıs 2011 Pazartesi
\n

Belçikanın başkenti Brükseldeki King Baudouin Stadını bilir misiniz? Hani, şu Ulusal Futbol Takımımızın 3 Haziranda Belçika ile oynayacağı hayati maça ev sahipliğini yapacak dev futbol arenasını; mutlaka duymuşsunuzdur. Önemli organizasyonlara tanıklık eden, yılların emektar stadıdır. 1980lerin ortalarından sonra adı değiştirilmiş, yenilenmiş, bir anlamda geçmişin çirkinizleri silinmeye çalışılmıştır. Ama yaşı 30 ile 40 civarında olanlar, o stadın, yani King Baudouinin eski adıyla Heysel Stadı olduğunu çok iyi bilir. Hani, 1985 yılında Juventus ile Liverpool arasında oynanan Şampiyon Kulüpler Kupası finali var ya, işte o dramatik 90 dakikanın oynandığı stattır Heysel, ya da şimdiki adıyla King Baudouin.

\n

Keşke hiç oynanmasaydı o final de onlarca insan yaşama veda etmeseydi yok yere. Önceki gece, Wembleydeki Şampiyonlar Ligi finalini Türk Telekom Arenanın VIP Salonunda, Barcelonanın saat sponsoru Seikoun konuğu olarak izlerken Heysel faciası gözlerimin önüne geldi. O geceyi anımsarken rahmetli Abdülkadir Yücelmanın, dönemin dış haberler sorumlusu Halil Özer ile Uygar Eremektarı evlerine araba göndererek mesaiye çağırışı, şimdiki yayın yönetmenimiz İbrahim Yıldızın apar topar gazeteye gelip manşeti yıkışını saniye saniye yeniden yaşıyordum. APden, Reutersden düşen fotoğraflardaki kan, hâlâ gözlerimin önündeydi ki Pedro golü attı, Katalanlar çılgınca seviniyor, Manchesterliler üzülüyor ama kimse kimsenin gözünün içine ters ters bakmıyordu. Sonuçta futboldu oynanan oyun. Galiba bir şeyleri aşmışız dünyalılar olarak!

\n

Heysel, King Baudouin demişken cuma akşamı oynanacak hayati maçımıza da bir göz atalım isterseniz. Her ne kadar teknik direktör Guus Hiddink, 1 puan yeterdiyorsa da ulusal takımımızın mutlakakazanması gereken bir 90 dakika. Bırakın kaybetmeyi, eşitlik halinde bile, ikinciliği, yani baraj umudunu zora sokarız. Ne var ki Hollanda kampından gelen haberler -en azından şu günlerde- hiç olumlu değil. Öncelikle, transfer çılgınlığı ne yazıktır ki kırmızının, beyazın, ayın, yıldızın önüne geçmiş durumda. Ben G.Saraya gittim, sen Fenere, öteki Madridemuhabbeti -umarım yanılıyorumdur- Belçika maçının önünde.

\n

Eh, futbolcu kardeşlerimi eleştirmek, Milli maça motive olundemek isterim ama işin başındakileri görünce onlara bir şey söyleyemiyorum. Neden mi? Çünkü yılda neredeyse 10 milyon Avro aldığı Türkiyeyi 2. plana atmış, Chelseaye mi danışman olsam, Ajaxa mı?’ telaşında bir hocamız var. Adı da Guus Hiddink. Hatta işi öyle azıtmış ki Kaybedersem giderimtüründe laflar da ediyormuş. Elbette kimseyi tutacak halimiz yok, hatta şimdiden de güle güledenebilir. Çünkü koskoca Türk takımının Azerbaycana kaybetmek, Koreyi yenememek, Almanyadan fark yemek için Hiddinke gereksinimi yok!

\n

Ama iş ulusal sembolümüz milli takım olunca susuyoruz! Çünkü şu sıralar seçimdi, geçimdi, petrol zammıydı, misket bombasıydı diye ayrışan ülkeyi kaynaştıracak tek olgu bizim Ardaların, Volkanların, Gökhanların, Hamitlerin terleteceği Ay - Yıldızlı forma! O yüzden çok önemlidir milli maçlar bu ülke için. Bilen bilir!

\n

İşin şakası bir yana, marka değerinden, kurumsallıktan söz eden sayın Mahmut Özgener ve sevgili Levent Kızıl nasıl müsaade ediyorlar bu Hollandalıya şaşırıyorum.

\n

Eğer Hiddink Chelseaye göz kırpmıyor, gideceğim havası yaratmıyor ve bizim muhabir arkadaşlar olayı abartıyorsa özür dilerim; ama iş öyle değil, gazetelere yansıyan haberler doğru ise Hiddink özür dilesin ve Belçika maçını kaybetmeden gitsin!

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 Nisan! 24 Nisan 2024
Yeni TFF Başkanı! 20 Nisan 2024
Ekmek yoksa ıstakoz ye! 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları