Neden Şimdi?

14 Nisan 2015 Salı

Her gün bir olay oluyor, birini yazarken, bir yenisi geliyor, duvar afişi gibi senin irdelediğinin üstünü örtüyor. Türkiye sandığa doğru yaklaştıkça, olayların ivmesi artıyor. Şu soru geliyor akla:
-Yoksa sandığa gitmeyelim diye mi bütün bunlar, Altan Öymen haklı mı çıkıyor?
Bu durumda, Ağrı’nın Diyadin ilçesinde meydana gelen TSK ve PKK arasındaki geniş çaplı çatışmayı hangi çerçeve içinde ele alacağız?
Bu sorununun yanıtını ararken, bir de şu soruya yanıt vermek gerek:
Bu çatışma haberi kimseyi şaşırttı mı, yoksa beklenen bir şey miydi?
Doğrusu olayın üstündeki sis perdesi aralanmaya, ayrıntılar gelmeye başlayınca, böyle bir çatışmanın gerçekleşmiş olması yadırganmadı.
Aslında, 40 PKK’linin 10 bin mermi yak-tığı böyle bir çatışmanın olması değil, olmaması şaşırtıcıydı bölgede.
PKK’nin yol kesip, kimlik denetimi yap-tığı, kendi güçlerini her yere egemen kıldığı, bölgede asayişin devletten değil, PKK’den sorulduğu, devlet erklerinin, yargı dahil, hızla el değiştirdiği bir ortamda, bölgedeki durumu barış ortamı olarak nitelemek mümkün değildi.
Söz konusu olan barış değil, çatışmasızlık haliydi.

***

Çatışmasızlık hali, PKK’nin lütfu ile mi sürüyordu, yoksa devletin operasyon, hatta mukabele izni vermediği TSK’nin burnunu kışlasından dışarı çıkarmamasıyla mı?
Sorunun yanıtı, olaya baktığınız yere göre değişir. Ama artık bölgede kaçakçılığın bile legal kabul edildiği ve devletin güvenlik güçlerinin, bu arada da TSK’nin göz yummak zorunda olduğu ve bunun müktesep hak olarak görüldüğünü de belirtmek gerek. Bu durum barış ortamı olarak nitelendirilemez, olsa olsa bir çatışmama halidir.
Ve de çatışmama halleri doğaları gereği belirli bir süreden fazla devam edemez, kaçınılmaz olarak dönüşürler.
Çatışmama halleri ya yeniden çatışmaya dönüşür ya da tarafların etkin kalıcı adil barışı arama çabaları sonucunda barışa evrilir. Çatışmama halinin barışa evrilmesi için yapılması gereken şeyler vardır, bunlar da ancak tarafların onların sonuçlarına katlanmayı göze aldıkları takdirde, yaşama geçebilir.
Şimdiye dek Tayyip Bey, çatışmama halinin çatışmaya dönüşmesini de göze alamıyordu, barışa dönüşmesi için gerekli girişimleri de yapamıyordu.
Bu durumda herkes dananın kuyruğunun günün birinde kopacağını görüyordu. Ama yakın zamana kadar, o gün seçim ertesiydi.
Ancak son olaylar, dananın kuyruğunun seçimi beklemeden kopabileceğini gösteriyor.

***

Peki, ne oldu da böyle oldu?
Olan şu:
Hepsi birbiriyle eşzamanlı olan AKP’nin oy kaybı, ile MHP’deki belirgin, CHP’deki hafif kıpırdanışlar ve HDP’nin barajı geçmesi olasılığının güçlenmesi, bırakın bir yana Tayyip Bey’in başkanlık sistemini, AKP’nin tek başına iktidar olasılığını bile tehlikeye düşürmüş bulunuyor.
Bu durumda, çatışmasızlık halinin sürmesinden yarar gören Tayyip Bey, artık oy kaygısıyla çatışmasızlık halinin son bulmasından medet umar hale gelmiştir.
Olay budur.
Yoksa Diyadin’de ağaç dikme şenliğine PKK’nin katılması ve güç gösterisi yap-ması gerekçe olarak gösterilemez, gösterilse de kabul edilemez.
Öyle ya şimdiye dek nelere katlanılmamıştır ki!
Şimdi birden neden bu şiddet bu celal?
Tabii Tayyip Bey’in çatışmasızlığı barışa dönüştürmek yerine, yeniden çatışmaya döndürmek politikası feci sonuçlar doğuracaktır.
Ne var ki o, başka türlü yapamaz, barışçı çözümü gerçekten sağlayabilemez.
Bu konuda yanlış umutlara kapılmanın ne dün bir anlamı vardı, ne de bugün vardır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları