Dünyanın en eski ve en prestijli tenis turnuvası Wimbledon başladı. Bu yıl 2 Temmuz’da kadınlar, 3 Temmuz’da da erkekler finali ile sonlanacak Wimbledon 2011. İlk 1877’de düzenlenen turnuvada, beyaz giymek zorunluluğu, tenis kortlarına giriş çıkışlarda sözleşme tutanağı gibi yazılı olmayan, ama her sporcu tarafından benimsenen kurallar vardır. İngilizlerin mutluluk kaynağı Wimbledon aynı zamanda üzerinde güneş batmayan imparatorluğun da üzüntü kaynağıdır. Çünkü bugüne kadar düzenlenen Wimbledon turnuvalarında tek erkeklerde 1936’da Fred Perry ve tek kadınlarda 1977’de de Wirginia Wade’den sonra hiçbir İngiliz tenisçi şampiyonluğa ulaşamadı. 2010 Avustralya Açık finalinde Roger Federer ile karşılaşan Andy Murray, Britanya’nın umudu oldu, ama İsviçreli raketin olağanüstü başarı gücü karşısında ikincilikle yetindi. Federer, onun gelecekte Wimbledon şampiyonu olacağını söylemişti. Bakalım 2011’in favorileri arasındaki Murray için şampiyonluk sırası geldi mi?

Wimbledon Turnuvası’na Federer katılıyorsa onu şampiyonayı kazanabilecek favoriler arasında göstermemek tenisin geleneğine de, pratiğine de aykırı düşer. Çünkü tenis bilirkişilerin ortak görüşü şöyledir: “Federer tepeden tırnağa tenis için yaratılmış bir sporcudur.” Gerçekten de tüm tenis eğitimcileri, bu spora gönül vermiş çocuklara Federer gibi olmalarını öğütlerler. İlk servislerindeki başarı oranının yüksekliği Federer’i finale kadar götürür. 2010 Wimbledon’da çeyrek final oynayan, 2011 Fransa Açık’ı kazanan Çinli Li Na’nın kadınlar tenisine getirdiği hareketlilik dikkate değer. Fiziğe dayalı güç tenisinin tarihteki en iyi uygulayıcısı Serena Williams da bir yıllık sakatlık döneminden sonra yeniden kortta.