100 yıllık soru: 1915 nedir?

23 Nisan 2015 Perşembe

 

Dr. Mehmet Peri nçek kimdir ?

İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü araştırma görevlisi Dr. Mehmet Perinçek’in kitapları Rus-Sovyet devlet arşivlerindeki çalışmalarına dayanıyor. Perinçek, “Atatürk’ün Sovyetlerle Görüşmeleri/Sovyet Arşiv Belgeleri’yle”, “Boryan’ın Gözüyle Türk-Ermeni Çatışması”, “Rus Devlet Arşivlerinden 100 Belgede Ermeni Meselesi” kitaplarının yazarı.

Dr. Mehmet Perinçek: ‘Ermeni tehciri hukuka uygundur’

1 TEHCİRE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?

Çarlık arşiv belgelerinden Türkiye’yi işgal planları çerçevesinde Türkiye Ermenilerine iki görev yüklenildiği görülmektedir. İlki; Ermeniler, cephe gerisinde ayaklanma çıkararak Türk ordusunu zaafa uğratacaktır. İkincisi ise oluşturulan Ermeni gönüllü birlikleri Türk ordusunun savunma hattını yırtarak Rus işgalini kolaylaştıracaktır.

Diğer taraftan Çarlık yetkililerinin yazdığı raporlar ve Çarlık askeri mahkemelerinin tutanak ve kararları göstermektedir ki, Birinci Dünya Savaşı’nda işgal edilen bölgelerde Ermeni gönüllü birlikleri Müslüman halka karşı vahşi katliamlara girişmiştir. Belgelere göre bu katliamlar sistematiktir ve ırkçı nefrete dayanmaktadır. Türkiye’nin düşmanı Rus komutanları bile bu vahşet karşısında dehşete kapılmıştır. Son kitabım Ermeni Milliyetçiliğinin Serüveni’nde belgeleriyle ortaya koyduğum üzere birçok Ermeni gönüllüsü, askeri mahkemelerde yargılanmış ve idam cezasına çarptırılmıştır. Katliamlar tehcirden önce başlamıştır.

Tehcir kararı ve uygulaması, bir savaş önlemidir. Bu önlem, bugün Cenevre Sözleşmeleri’ne ek 2. Protokolde tedvin edilmiştir. Ayrıca Lahey Adalet Divanı’nın Hırvatistan-Sırbistan davasında verdiği yeni bir kararda tehcirin soykırım olmadığı da ifade edilmiştir. Ermeni tehciri, Osmanlı yöneticilerinin de kabul ettiği bazı aşırılıklara rağmen, hukuka uygundur.

2 KAÇ KİŞİ TEHCİR EDİLDİ?

Ne yazık ki az önce ifade ettiğim her iki görevin yerine getirilmesinde geniş Türkiye Ermenisi kitleler faal rol oynamıştır. Hareket, birkaç Taşnak çetesinden ibaret değildir. Arşivler, Çarlık ordularına hizmet etmek ve gönüllü birliklerde Türklere karşı savaşmak için Türkiye Ermenilerinin savaşın çok öncesinden Rus yetkililere başvurularıyla doludur. Bu belgeler, tehditle alınan savaş önleminin orantılılığını göstermektedir.

3 NASIL ÖLDÜLER?

15 senedir Rus devlet arşivlerinde yaptığım çalışmalar Dünya Savaşı sırasında yaşanan ölümlerin tek taraflı olmadığını gösteriyor. Bu belgeler, bir soykırımın değil, karşılıklı bir kırımın yaşandığını; bu karşılıklı kırımın Çarlık Rusyası ve Batı’nın Osmanlı topraklarını paylaşmak amacıyla kışkırttığını; buna karşılık da Türkiye’nin bir vatan savunması gerçekleştirdiği kanıtlıyor.

4 KİM ÖLDÜRDÜ?

Dönemin tanıklarından askeri tarih uzmanı Sovyet generali Prof. Dr. N. G. Korsun’un ifade ettiği üzere Türk iktidarı ve nüfusu, tehcir edilenlere karşı nazik bir tutum almıştır. Tehcir sırasındaki suiistimaller ağır şekilde cezalandırılmıştır. Soykırım suçunun oluşması için yok etme iradesi açıkça yazılı ya da sözlü beyan edilmelidir. Olaydaki tüm belgeler tam tersine Ermenilerin korunmasını ve rahatça iskân edilmelerini öngörmektedir.

5 KAÇ KİŞİ ÖLDÜ?

Sadece Ermenilerin kayıpları üzerinde yoğunlaşmak tarihi eksik ve tek yanlı ele almak olur. Bölgedeki Müslüman nüfusun da ciddi kayıplar verdiği Rus ve Ermeni kaynaklarına yansımıştır. Örneğin 1916 Kasım’ında Ermeni milliyetçilerinin yayın organları dahi Müslümanların verdiği kaybın Ermenilerden az olmadığını söylüyor. Ermeni tarihçi Lalayan, Ermeni arşivlerinde yaptığı çalışmalara dayanarak hazırladığı istatistikte Taşnak Ermenistanı döneminde (1918-1920) bugünkü Ermenistan sınırları içerisindeki Türk nüfusun yüzde 77’sinin, Kürtlerin yüzde 98’inin, Yezidilerin de yüzde 40’ının Taşnak iktidarı tarafından ortadan kaldırıldığını ortaya koyuyor.

6 NEDEN ÖLDÜRÜLDÜLER?

Sovyet Ermenistanı’nın önde gelen devlet adamlarından ve dönemin tanıklarından A. B. Karinyan’a göre Taşnakların “Büyük Ermenistan” hayalinin önündeki en büyük engel, Ermenilerin o topraklarda azınlık olmalarıydı. Karinyan’ın ifadesiyle Taşnaklar, nüfustaki dengesizliği kendi lehine çevirmek için Müslüman halkın sistematik olarak tamamen yok edilmesi yöntemine başvurdu. Misilleme olarak Müslümanlardan da intikam amaçlı saldırılar yaşandı.

7 NE ZAMAN?

Amerikan Kongresi’ne devamlı gelen “Ermeni soykırımı” yasa tasarısında Türkiye’nin soykırım suçunu 1915-1923 yılları arasında kesintisiz işlediği ifade edilmektedir. Böylece İstiklal Savaşı da soykırım sürecine dahil edilmekte ve buna bağlı olarak Mustafa Kemal’ler, Kâzım Karabekir’ler soykırım suçlusu olarak nitelendirilmektedir. Lozan Antlaşması’nın ve Kurtuluş Savaşı’nın gayrimeşru ilan edilmesi bugün Ermeni soykırımı iddialarının Ermenilerin acılarını paylaşmak amacıyla değil, Türk milli devletini hedef almak üzere ortaya atıldığını ortaya koymaktadır.

8 VARLIKLARI NE OLDU?

Osmanlı hükümeti geri dönen Ermenilere veya onların mirasçılarına bu malları iade hakkı vermiştir. Lozan Antlaşması’nda da, Ermeni sözcüğü kullanılmadan, geri dönen kişilere mallarının iade edileceği belirtilmektedir. Birçok kişinin bu çerçevede mallarını almış olduğu ancak bazı taleplerin de, zamanaşımı nedeniyle yerine getirilemediği anlaşılmaktadır. Ayrıca ABD, 1923 yılında Amerikan vatandaşı olan Ermenilerin Türkiye’deki mallarının tazminini istemiş ve bu konuda 1937 yılında iki ülke arasında bir anlaşma yapılmış ve buna göre Türkiye tazminat ödemiştir. Ermenilerin malları konusu iki ülke arasında çözümlenmiştir.

9 BUNDAN SONRA NE OLACAK?

AİHM’nin Perinçek-İsviçre davasında aldığı 17 Aralık 2013 tarihli kararda İsviçre’nin sadece düşünce özgürlüğünü ihlal ettiği belirtilmemiş, ayrıca 1915 olaylarının Yahudi soykırımından farklı olduğu ve 1948 sözleşmesindeki tanımdan ayrı bir kategoride bulunduğu ifade edilmiştir. 28 Ocak 2015 günlü temyiz duruşmasından sonra kararın benzer bir şekilde bu sene sonunda çıkması beklenmektedir. Bu karar uluslararası hukuk planında meseleyi çözecek ve konunun siyasi bir silah olarak Türkiye’ye karşı kullanılmasını engelleyecektir.

10 NE YAPMALI?

Soykırım iddiaları geçmişte olduğu gibi bugün de siyasi amaçlarla gündeme getirilmektedir. 1915 yılında psikolojik savaş amacıyla imal edilen bir malzeme, stratejik amaçlar için ısıtılıp tekrar piyasaya sürülmüştür.

Kritik bir zamanda Türkiye’yi bölmenin ve müdahale etmenin hukuki zemini döşenmektedir. “Büyük Ermenistan”ın yerini artık “Büyük Kürdistan” projesi almıştır. Buna karşı Türkiye’nin sadece tarihi değil, siyasi cevabı da olmalıdır. Başı dik, bağımsız, milli bir dış politika soykırım iddialarıyla mücadele için şarttır. Türkiye’yle Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için de emperyalizmin eli bu meseleden çekilmelidir.

Ayşe Hür kimdir ?

Güncel siyaseti “tarih okuması” ile analiz ettiği yazılarıyla da dikkat çeken tarihçi Ayşe Hür, “Avrupa Birliği’nin Tarihle Barışma Politikaları, Beneş Kararları, Ermeni Meselesi” üzerine çalıştı. Yazılarını, Öteki Tarih-I, “Abdülmecid’den İttihat Terakki’ye”, Öteki Tarih-II , “Mondros’tan İzmir Suikastı Davası’na”, Öteki Tarih-III , “Kemalist Devrimler ve İsyanlar”, “İnönülü ve Bayarlı Yıllar” adlı kitaplarda topladı.

 

Ayşe Hür: Malları iade edilsin, çocuklarına pasaport verilsin

1TEHCİRE NEDEN İHTİYAÇ DUYULDU?

Osmanlı İmparatorluğu son 150 yılında çözülme sürecine girmişti. Trablusgarp ve Balkan hezimetlerinden sonra İTC hızla “Türkçülük” ideolojisine kayarken, 1878 Berlin Antlaşması’ndan beri devletin Ermeni reformlarını gerçekleştirmesinden umudunu kesen Ermeniler de Osmanlıcılık idealinden uzaklaşmaya başlamışlardı. İttihatçılar, Balkanlar’da ve Kuzey Afrika’da kaybedilen toprakları soydaşların yaşadığı Turan’daki topraklarla telafi etmeyi hayal ediyorlardı ama Ermenilerin yoğun olduğu Doğu vilayetleri, Turan’a giden yolun üzerinde tıkaç işlevi görüyordu. Ayrıca Ermenilerin zenginlikleri, Müslüman burjuvazi için iyi bir kaynak gibi görünüyordu. Bütün bunların bileşkesi olarak “dahili tümörler” olarak nitelenen Ermenilerin safdışı edilmesi fikri güçlendi. İttihatçıların isteyerek girdikleri Birinci Dünya Savaşı da bu plan için iyi bir çerçeve sundu.

2 KAÇ KİŞİ TEHCİR EDİLDİ?

Yakın tarihe kadar kaç Ermeninin tehcir edildiğini bilmiyorduk. Sayılar 2.5 milyon (Ermeni Patrikhanesi’ne göre) ile 413.067 (ATASE’ye göre) arasında değişiyordu. Murat Bardakçı’nın “Talat Paşa’nın Evrak-ı Metrukesi” kitabında 924.158 Ermeninin tehcir edildiği yazılı. Cemal Paşa ise sayıyı 1.5 milyon olarak veriyor.

3 NASIL ÖLDÜLER?

Kimi yerde bir gün, kimi yerde 15 gün içinde evlerinden ayrılmaları emredilen Ermenilerin çoğu yaya, bir kısmı paralarını kendileri ödeyerek kağnı, tren gibi araçlarla Suriye’deki çöllük Der Zor’a gönderildiler. Bu yolculukta açlık, hastalık gibi nedenlerle ölenler elbette vardı ama esas olarak İTC Merkez Komitesi üyeleri Dr. Bahaeddin Şakir ve Dr. Nazım tarafından emirlerle hapishanelerden salıverilmiş çeteler tarafından öldürüldüler.

4 KİM ÖLDÜRDÜ?

Tehcirin soykırıma dönüşmesi sürecinde, Teşkilat-ı Mahsusa’nın milisleri, ordu birlikleri, kolluk kuvvetleri ve bunların yönlendirdiği eski Hamidiye Alayları, Türk, Çerkes, Laz, Gürcü, Çeçen, Arnavut, Kürt, Arap vb. çeteleri, başıbozuklar ve sivil halk değişik oranlarda üzerine düşeni yaptı. Örneğin tehcirin eylemci ekibinde, General Mahmud Kâmil Paşa, Genelkurmay İstihbarat Dairesi’nden Albay Seyfi, Halil Paşa ve Nuri Paşa, Musul’daki 6. Ordu Komutanı Ali İhsan Sabis Paşa gibi askerler, Teşkilat-ı Mahsusa’nın tetikçisi Yakup Cemil ve ‘Deli’ Halit (Karsıalan) gibi Harbiye mezunları, İTC Merkez Komitesi üyeleri Bahaeddin Şakir, Nazım ya da Diyarbakır Valisi Mehmet Reşit gibi esas görevi can kurtarmak olan doktorlar, Trabzon Valisi Cemal Azmi, önce Erzincan Bölge Valisi, daha sonra Bitlis, Bağdat ve Musul vilayetlerinin genel valisi olan Mehmet Memduh, Maarif Nazırı Ahmet Şükrü, Emniyet Müdürü İsmail Canbolat gibi bürokratlar, Giresunlu Topal Osman Ağa ve Trabzonlu Yahya Kahya gibi eşraftan olanlar, Kürt Alo, Şaftanlı Amero gibi Kürt çeteciler, Malatya Müftüsü Sagirzade gibi din adamları vardı. Elbette bunlara yardım eden ahali de.

5 KAÇ KİŞİ ÖLDÜ?

Ermeni kaynakları sayıyı 2.5 milyona kadar genişletirken, Cemal Paşa, hatıratında 600 bin Ermeni’nin öldüğünü kabul ediyor. 1918’de savaş suçlarını soruşturmak üzere kurulan Osmanlı Dahiliye Nezareti Komisyonu’nun raporuna göre Birinci Cihan Harbi’nde ölen Ermeni sayısı 800.000’di. 1928’de Genelkurmay Başkanlığı’nın bir belgesinde “800.000 Ermeni ve 200.000 Rum da katl ve tehcir yüzünden veya amele taburlarında ölmüştür” deniyordu. 1983’te resmi tarihçi Kâmuran Gürün “Binaenaleyh hangi hesabı yaparsak yapalım Türkiye Ermenilerinin Birinci Cihan Harbi içinde her türlü sebepten zaiyat miktarı 300 bini geçmez” diyerek bir iskonto yapmış ama katliam olduğunu inkâr edememişti.

6 NEDEN ÖLDÜRÜLDÜLER?

İttihatçılar, bu konuyu hayat- memat meselesi olarak görüyordu. Nitekim 1915’in planlayıcı ve uygulayıcılarından Diyarbakır Valisi Doktor Reşit, İTC Umumi Kâtibi Mithat Şükrü Bleda’ya “Onlar, bizi ortadan kaldıracaklarına, biz onları ortadan kaldırırız, dedim. Ermeni eşkıyası bu vatanın bünyesinde musallat olmuş birtakım zararlı mikroplardı. Hekimin bir vazifesi de mikropları öldürmek değil midir?” demişti. Bütün İttihatçılar, Reşit gibi düşünmüyorlardı muhakkak ama kitlesel ölümlere tepki verilmemesi ve tehcirin 17 ay durdurulmaması ölümlerin normal bulunduğunu gösteriyor.

7 NE ZAMAN?

Ermenilerin tehciri fiilen 8 Nisan 1915’te, Zeytun Ermenilerinden ilk kafilenin Konya Ovası’na, sembolik olarak 24 Nisan 1915’te İstanbul’daki Ermeni cemaatinin önde gelenlerinin Ayaş ve Çankırı’ya doğru yola çıkarılmalarıyla başladı. Resmen tehcir, 27 Mayıs 1915’te çıkarılan “Savaş Zamanında Hükümet Uygulamalarına Karşı Gelenler İçin Asker Tarafından Uygulanacak Önlemler Hakkında Geçici Kanun”la başladı. Tehcirin en kanlı fazı 17 ay sürdü.

8 VARLIKLARI NE OLDU?

Ermenilerin el konan mallarının bir kısmı Türk, Kürt ve Çerkes önde gelenleri tarafından talan edilmiş, bir kısmı Balkanlar’dan gelen muhacirlere dağıtıldı. Bir kısmı ‘Müslüman-Türk’ sermayedar yaratmak için bazen ücret dahi talep edilmeden veya düşük bedelle Müslüman kişi veya kuruluşlara verildi. Bazı binalar ile tarla, bahçelerin ürünleri satılarak gelirleri orduya verildi, bazı binalar hapishane, okul, karakol binası olarak kullanıldı. Bu talan Cumhuriyet döneminde de sürdü. Tehcirde ve bunun soykırıma dönüşmesi aşamasında görevli İttihatçılara Ermeni malları bağışlandı.

9 BUNDAN SONRA NE OLACAK?

Ermeni toplumunun 100. yıl anmalarına hayati önem atfettiğini biliyoruz. Ancak Türkiye’nin devletinden halkına, cumhurbaşkanından aydınına sürdürdüğü inkâr politikası onları bile yıldırmışa benziyor. Hükümet ve devlet temsilcilerinin beyanatlarına bakılırsa, 2014’ten geriye gidiş söz konusu.

10 NE YAPMALI?

Hükümetin öncelikle, 1915 hakkında Ermenileri suçlayıcı konuşmalara son vermesi gerekir. Ermenileri karalayan yayınları engellemesi, bu bağlamda “nefret suçu” kanunu çıkarması gerekir. Ermenistan’la iyi komşuluk ilişkileri kurması, diyasporanın temsilcileriyle temasa geçilmesi gerekir.

Vakıf malları iade edilmeli, Ermeni kültür varlıklarının onarılması hızlandırılmalı, Ermeni okullarının öğrencisizlikten kapanmasını engellemek için, Ermeni olmayan öğrencilerin kabulüne izin verilmeli. Eski yerleşimlerin Ermenice isimlerinin iadesi, 1915 sürgünlerinin çocuklarına vatandaşlık verilmesi gibi adımların atılması da gerekli. Bu gibi adımlar, taziye veya özür gibi jestlerden daha önemlidir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları