Dinci ve Silahlı Örgütlenmeler

27 Nisan 2015 Pazartesi

Türkiye’de demokrasi, uzun yıllardan beri “dinci” ve “silahlı” örgütlenmelerin vesayeti altına yavaş yavaş sokuldu.
Buna bir de “küresel güçlerin dinci ve silahlı örgütlenmeleri (terörü) bir araç olarak kullanmaları eklenince işler kaosa dönüştü.”
(Dinci) örgütlenmeleri dini örgütlenmelerden ve dinden ayırmak gerekir. Dinci örgütlenmeler “İslamı bir siyasal araç ve atlama taşı olarak kullanırlar.
Özü olmayan, altyapısı olmayan “biçimsel sandık demokrasileri” hem dinci örgütleri hem de silahlı örgütleri kullanırlar.

Silahların gölgesinde
7 Haziran seçimlerine giderken Güneydoğu ve daha birçok yer PKK’nin (ve silahların) etki alanı içine sokulmuş bulunuyorlar.
Silahlı güçler tarafından yaratılan baskı ve korku ortamı vatandaşı çaresiz bırakmaktadır.
Öte yandan dinci örgütlenmeler dini, bir siyasal araç olarak kullanarak hem demokrasiye hem de gerçek dine karşı çıkmaktadırlar.
Türkiye bugün dinci ve silahlı (PKK) örgütlenmelerin kıskacı içine sokulmuştur. Bu tür antidemokratik ve baskıcı örgütlenmeler demokrasinin önündeki en büyük engeldir ve “iç çatışma ortamını sürekli besleyen bir bataklık gibidir.

Demokrasiyi istemeyenler
Etnik ayrılıkçılar, dinci kutuplaştırıcı radikal örgütler, statükoyu ağalık düzeniyle koruyanlar aslında ortak bir noktada birleşirler;
- Çağdaş Avrupa tipi demokrasiye düşmandırlar.
- Demokratik örgütlenmelerin ve vatandaşlık haklarının karşısındadırlar.
- Kadın erkek eşitliğinden çağdaş ve uygar yaşam tarzına kadar gelişmiş ve “ilerici” öğeleri sevmezler, istemezler.
1990 sonrasında Türkiye ve bölgede “yeni hesaplara” girenler Türkiye’de gerçek bir demokratik yapılanma ve “ulusal çıkarlara yönelik duruş” istemiyorlardı.
- Kıvrıkoğlu, Bitlis gibi ulusal duruşlarla bölgede yüz yüze gelince tercihlerini yaptılar; ulusal duruşa karşı dinci duruş ve “Yeni Türkiye” öne çıkarıldı.
- PKK (ve Kürdistan) desteklenirken, demokratik toplumsal değerler yerine “dincilik ve yeni Türkiyecilik” öne çıkarıldı.
Bundan dolayı ülkede demokratik örgütlenmelerin alternatifi olarak, “dinci ve silahlı (PKK) örgütlenmelerin” önü açıldı.
7 Haziran seçimlerine giderken 20 yıldan beri yaşanan “dinci ve silahlı oluşum” tehdidi ilk defa kamuoyunda kapsamlı bir demokratik oluşum talebine yol açmıştır.
İnsanlar, “dinci ve silahlı (PKK) örgütlenmelerin ülkeyi nereye götürmekte olduğunu” fiilen, günlük hayatlarında buram buram yaşamaya ve bunun bedelini ödemeye başladılar. Yeni tepkilerde bunlar etkili oldu.

‘Soykırım’ üzerine bir anı!
Mayıs 1978, Los Angeles’ta üniversitede (UCLA) ünlü tarihçi Prof. Stanford J.Shaw ile buluşacağım.
Odasının kapısına varınca kendisini saçı başı dağınık bir şekilde elinde bir tomar kitapla görünce şaşırıyorum.
“Erol Manisalı, maalesef bugün oturup konuşamayacağız, evime dün gece bomba atıldı, Türkiye’ye dönüyorum” deyince şaşırıyorum.
Malum terör örgütü Prof. Shaw’u cezalandırmak istemiş. Çünkü ünlü tarihçi kitaplarında “soykırım yoktur” görüşünü savunan ünlü biri.
Shaw, o telaş içinde bile Osmanlı tarihi ve modern Türkiye üzerine yeni çıkan ve 1808-1975 dönemini kapsayan ikinci cildi imzalayıp veriyor. (*)
Batılı birçok tarihçi de soruna objektif baktıkları için tehdit edilmiş ya da cezalandırılmışlardır.
1915’in yüzüncü yılı dolayısıyla bu anımı aktarmak istedim.

(*) Stanford J. Shaw, “Reform, Revolution and Republic, 1808- 1975”, volume II, Cambridge University Press, 1977  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları