Başbakan'a Mektup - 5

10 Temmuz 2011 Pazar
\n

\n

Sayın Başbakan,

\n

Seçimden önce yazdığım dört açık mektuba dolaylı biçimde, söylemlerinizle yanıt vermiş oldunuz.

\n\n\n

Size göre demokrasi şöyle tarif edilebilir:

\n

İktidarın gereksinimlerinin toplamına demokrasi denir.

\n

Bu tarifin varacağı uç nokta şudur:

\n

Eğer ülkeye muhalefet gerekiyorsa, onu da biz inşa ederiz.

\n

Hazır bakanlıkların sayılarıyla, adlarıyla oynamışken şöyle bir bakanlık da uygun düşerdi:

\n

Muhalefeti Oluşturma ve Yönlendirme Bakanlığı.

\n

Kara mizahla anlatılacak çok şey var, ama daha fazlası gereksiz.

\n

***

\n

Sayın Başbakan,

\n

Bir lider, kendisine oy verenlerin sayısının artmasıyla değil, kendisine oy vermeyenlerin saygısının artmasıyla büyür. Bu anlamda toplumlara gerçekten önderlik eden kişilerin seçimlere sürekli katılması bile gerekmez.

\n

Bunun çağımızda yaşanmakta olan örneği Nelson Mandeladır.

\n

Bir dönem devlet başkanlığı yapan Mandela, demokrasinin temel kurumlarının oluşmasını sağladı. İsteseydi en az 3-4 dönem devlet başkanı olarak kalabilirdi. Mandela’yı büyük yapan, kendisini 27 yıl hapiste tutan beyazların da başkanı olduğunu hissettirebilmesiydi. Uzun yıllar hapiste kalmasını isteyen politikacı öldüğünde Mandela eşini ziyaret etmiş, başsağlığı dilemişti. Kimi ezeli destekçileri bunu eleştirdiğinde şu karşılığı vermişti:

\n

Bu ülkede yeni intikam duygularının yeşermemesi için her şeyi yapacağım.

\n

***

\n

Sayın Başbakan,

\n

Tutuklu vekillerle ilgili yargı kararını dokunulmaz hale getirdiğiniz konuşmanızda benim yıllar önce yazdığım bir köşe yazısına gönderme yaptınız. Dün, mahkemelerin de millet adına karar verdiğini yazanların bugün mahkeme kararlarını eleştirdiğini söylediniz.

\n

O yazıyı anayasanın dokuzuncu maddesini anımsatarak yazmıştım. Bugün de aynı düşüncedeyim. O madde aynen şöyle:

\n

Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.

\n

Evet, yargı böyle bir sorumlulukla bağımsız olarak karar almalı.

\n

Aynı günlerde sık vurguladığım değerlendirmelerden biri de şuydu:

\n

En kötü Meclis bile kapalı bir Meclisten iyidir.

\n

Bugüne gelirsek... Bu satırları kaleme aldığım temmuz ayının ilk günleri itibarıyla Meclis’in durumu şu:

\n

Eksik Mecis!

\n

Bunu her şeyden önce sizin kabul etmemeniz gerekir. Meclis bir bütündür. Duvarlarından biri olmayan binada oturulur mu?

\n

Pek çok konuda olduğu gibi bu sorunu çözmek yerine kullanmaktan yanasınız. Oysa o eksik Meclis’in, o eksikliğin içinde siz de varsınız.

\n

Sorunu üstünüze almazlığınız şu fıkrayı anımsatıyor:

\n

Uçak havalanmış, bulutların üstüne çıktıktan kısa bir süre sonra kanatlardan birkaç parça düşmüş. Yolculardan biri, eyvah demiş, uçak düşecek”. Yanındaki, bırakdemiş, düşerse düşsün, babanın malı mı?”...

\n

***

\n

Sayın Başbakan,

\n

Önceki mektuplarda sizin geçmişte yargı ile ilgili yaşadıklarınızı ana hatlarıyla anımsatmıştım.

\n

Bugün bambaşka bir konumda ve düşüncedesiniz.

\n

Ben mensubu olmakla onur duyduğum, verdiği mücadele ile gurur duyduğum CHP’nin İzmir milletvekiliyim. Siz genel başkanı olduğunuz partinin İstanbul milletvekilisiniz. Kabul etseniz de etmeseniz de, ben şu anda demir parmaklıkların arkasında olsam da manen aynı çatının altındayız.

\n

Şu anda kendinizde her şeyi yapma, tarihi yeniden yazma gücü olduğunu düşünebilirsiniz...

\n

Ama unutmayın; tarih de bir anlamda rüya gibidir, görülürken yorumlanamaz.

\n

Kaygılarımla...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları