Aydın Engin

Şu ‘Kaynak’ Masalı…

30 Nisan 2015 Perşembe

CHP, ardından HDP 7 Haziran için seçim bildirgelerini açıkladılar. Açıklanır açıklanmaz da AKP saflarında gözle görülür, elle tutulur bir panik boy gösterdi.
Evet, evet, AKP birden panikleyiverdi.
Önce tetikçiler, ardından ağır toplar, tabii hepsinin ardından büyük Türk düşünürü (sonuncunun adını sormuyorsunuz umarım) bazan ciddi, bazan alaycı ama aynı soruyu evirip çevirip önümüze sürdüler: “Vaatlerinizi anladık. Kaynağı açıklayın…”
Bence vaatleri sahiden anladılar, paniklediler ve sarılabilecekleri tek dal olarak da “Kaynak”ı buldular.
Hükümetin ekonomi kurmaylarından Mehmet Şimşek endazeyi bayağı kaçırdı, tartışmayı “Kaynağı açıklayın. O zaman oyumu CHP’ye vereceğim” demeye kadar vardırdı.
Eğer “Yav bu gazetede Ergin Yıldızoğlu, Erinç Yeldan, Öztin Akgüç gibi işinin ehli, mesleğinin ustası ekonomi uzmanları, bilginleri varken bu konuda yazmak sana mı düştü” diye dalga geçmeyecekseniz, şu kaynak tartışmasına ben de gireceğim...

***

HDP’nin seçim bildirgesinde ekonomiye ilişkin bölümler ayrıntılanmamış, genel hedefler olarak vurgulanmış. O yüzden onu -en azından bu yazıda- bir yana bırakalım.
CHP’nin seçim bildirgesinde kapsamlı, ayrıntılı bir ekonomik program da var. Üstelik bencileyin ekonomi cahillerinin bile anlayabileceği yalınlıkta yazılmış bir program. O kadar ki ilk okuduğumda “CHP nihayet bir sosyal demokrat parti olmak istediğini hatırlamış” dedim.
Nasıl demeyeyim?
Sosyal demokrasi Marksizmin çocuğu (idi).
İlk sosyal demokrat partiler Batı Avrupa’da kuruldu. Marksist kökenlerine sadık olarak kapitalist üretim biçimine ve kapitalist mülkiyete son vermeyi hedefliyorlardı. Sanayi işçileri tabanına dayanıyorlardı. Sonra köprülerin altından çok sular aktı.
Sosyal demokrat siyasal hareket ikiye bölündü. Marksizme sadık kalan kanat kendini “Komünist” olarak adlandırdı; sosyal demokrasi ise adım adım Marksizmden koptu. En büyük kopuş 1959’da, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin “Bad Godesberg Kongresi”nde yaşandı. Sosyal demokrasi o günden sonra kapitalizmin yol açtığı haksızlıkları, adaletsizlikleri olabildiğince gidermeyi, kapitalizmi mümkün olduğu kadar (bence mümkün değildir ama konumuz da bu değildir) insancıl kılmayı hedefler oldu.
CHP, sosyal demokrat bir parti olma kararını sosyal demokrasinin doğuşundan tastamam 100 yıl sonra verdi. Ancak sanayi işçileri tabanına dayanmıyordu. Kapitalizme kökünden itiraz eden bir geleneğe sahip değildi. Nitekim CHP’deki o dönüşümün siyasal önderi Bülent Ecevit bir süre sonra “sosyal demokrasi” demekten tümüyle vazgeçip “demokratik sol” adında karar kıldı ve demokratik solun içini de “Kalkınmayı köylüden başlatan” tuhaf bir ideolojik çizgi ile doldurmaya denedi.
CHP o çalkantılı günlerden, bunlara ek olarak yasaklanmışlıklardan geçerek bugünlere geldi ama arada sosyal demokrat olduğunu, kendini böyle tanımladığını da adeta unuttu.
7 Haziran seçim kampanyasına kadar.
Şimdi CHP’de belirgin bir silkinme gözleniyor. Ulusalcı denen milliyetçi, hatta yer yer ırkçı unsurlardan ağır ağır arınıyor. Keza marifetleri delege ağalığı, kongre, kurultay hünerbazlığından ibaret kaşarlı siyasetçiler de parti üstünde ve içinde etkilerini yitirmekteler.
İşte seçim bildirgesinin ana eksenini oluşturan ekonomik program bu gelişmelerin üstüne geldi.
Üstelik bu kez söz cambazlığı, sözcük oyunlarından ibaret içi boş bir “vaatler demeti” olarak değil, işinin ehli uzmanlarca, ayrıntılı çalışılmış, iyi hesaplanmış bir program olarak...
AKP’yi panikleten de bu oldu.
AKP’nin yoksullara sadaka, biti kanlandırılacaklara “ihale kıyakları”ndan ibaret ekonomik stratejisinin karşısına CHP, var olan kaynakların daha adil paylaşılmasından ibaret bir program koydu. Bu kadarı bile AKP’yi panikletmeye yetti.
Şu “Kaynak nerede, kaynağı göster” yaygarasına CHP sözcülerinin verdikleri cevapların tümünü izleyebilmiş değilim. Ama sanıyorum “Yok anam, yeni kaynak filan yok. Gerek de yok. Biz var olan kaynakları sizden daha farklı paylaştıracak bir program benimsedik. O kadar” demişlerdir.

***

Kimse günümüzün sosyal demokrat hareketlerinden, partilerinden ve bu bağlamda CHP’den sosyalizme giden kapıyı aralamasını beklemiyor. Zaten onlar da önlerine böyle bir hedef koymuş değiller.
Ancak sosyalist sol, sanki yarın devrim olacakmış gibi hak edilmemiş bir kibirle CHP’deki yönelimleri küçümseme, bunun “AKP’nin yaratmak istediği dünyadan daha iyi bir dünya” anlamına geldiğini gözardı etmeye düşmemek yükümünde.
CHP kapitalizmin sınırları içinde kalarak, “üretim - tüketim - paylaşım” sacayağının sadece paylaşım ayağında bazı düzeltmeler yapıyor. Bu kadarı bile AKP’yi panikletmeye yetiyor.
Eh, bu bile birazcııııık keyiflenmek için yetmez mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları