Birlikte Yaşamak İçin...

19 Temmuz 2011 Salı
\n

Bosnada Temmuz 1995te yaşananSrebrenitsa Soykırımının yıldönümü

\n\n\n

anmalarıyla, Cumhurbaşkanı Abdullah Gülün Bulgaristan gezisi aynı tarihlere rastladı.

\n

Her iki konuya ilişkin haberlerin çağrıştırdığı kimi ortak ve zıt noktaları paylaşalım.

\n

Bosnada 1992-1996 yılları arasında yaşanan iç savaşın özet bilançosu şöyle:

\n

- 50 bini çocuk, 250 bin ölü.

\n

- Bir milyonu aşkın göçmen.

\n

- Yüzde 60ı yıkılmış Saraybosna.

\n

Bir şehir düşünün ki, en çok mezarlığa rastlıyorsunuz. Çünkü toplu kıyımların olduğu yerler mezarlığa ya da anıtmezara dönüştürülmüş.

\n

Bosna-Hersek Sırbistan sınırının hemen yanındaki Srebrenitsada genç-yaşlı 8 bin Boşnakın katledilmesi, Avrupada 2. Dünya Savaşında sonraki en büyük kıyım olarak kabul ediliyor.

\n

Bosna-Hersekteki iç savaş, bir arada yaşayan toplumların bir anda nasıl birbirine düşman hale geldiğinin ya da getirildiğinin en kanlı göstergelerinden birisi.

\n

***

\n

Bulgaristanda ise benzer kıvılcımlar 1980li yıllarda patladı. Bulgarlardan sonra ülkenin en kalabalık ikinci halkını oluşturan Türklere yönelik acımasız bir asimilasyon politikası uygulandı.

\n

Türklerin malları elinden alındı, adları değiştirildi. Türklerin mezar taşları bile Bulgar kökenlihale getirildi.

\n

Bulgaristan nüfusunun yaklaşık yüzde 15ini oluşturan Türklerin bir bölümü Türkiyeye göçmeyi, bir bölümü kalıp zaman içinde mücadele etmeyi tercih etti. Kalanlar hiçbir zaman terör faaliyetini benimsemediler. Kimi gençler Deliorman Dağlarına çıkıp terör kampı kurmaya girişmediler.

\n

Haklarını her şeye karşın meşru zeminlerde aradılar.

\n

Dönemin Başbakanı Turgut Özalın arada çıkışları bir tarafa bırakılırsa Türkiyenin yurtdışındaki Türklere önerdiği geleneksel politika şuydu:

\n

1- Bulunduğumuz ülkenin kurallarına, yasalarına uyun.

\n

2- Kimliğinizi ve kültürünüzü koruyun.

\n

Yaşanan onca acıya karşın 90lı yıllara gelindiğinde kazanan Türkler oldu. 90ların ikinci yarısında 50ye yakın yerleşim yerinin belediye başkanı Türktü.

\n

2001’deki genel seçimlerden sonra ise Türkler iki bakanla, kurulan yeni hükümete katıldılar. Tarım Bakanlığına getirilen Necdet Dikmenin ilk demeçlerinden biri şu olmuştu:

\n

Bulgaristanımız tarım ülkesi. Ekinlere bakacağım, unda, ekmekte sorun olmasın.

\n

Geçen hafta da Cumhurbaşkanı Gül, kimi sokakları hâlâ Osmanlı kokan Şumnuda Tombul Camisini ziyaret etti, Nâzım Hikmet Kültür Evinde Bulgar çocuklarından Sallasana mendilinitürküsünü dinledi.

\n

***

\n

Temmuzun ikinci haftasında Bosnada bir acılı yıldönümü daha vardı. Bulgaristanda ise içinde geleceği ve umudu da barındıran bir dostluk ziyareti daha vardı.

\n

Üniter bir devlette ayrılıkları öne çıkartırsanız buyrun eski Yugoslavyaya, birlikte yaşama değerlerini öne çıkartırsanız buyrun Bulgaristana.

\n

Elbette yaşanan onca kıyıma karşın Bosnada kardeşliğin, insanlığın izleri de vardır.

\n

Elbette tüm olumlu gelişmelere karşın Bulgaristandaki Türklerin çözüm bekleyen sorunları da vardır.

\n

Ancak öne çıkan baskın tablo bu.

\n

Elbette koşullar aynı değil ama, yukarıdaki iki örnekten bizim de çıkarmamız gereken dersler var.

\n

Bu topraklarda birlikte yaşayacaksak önce, nereden gelirse gelsin, hedefi ne olursa olsun, teröre hayır, kan dökmeye hayır demek gerekiyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024
Istakozgiller! 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları