Yaralar nasıl kapanacak?

05 Mayıs 2015 Salı

1 Mayıs gündemiyle zorunlu verdiğimiz araya, isterseniz 1 Mayıs’ı bile sorun olmaktan çıkarmayan, yasaklayan İktidarlarının, İstanbulluyu esir alan buluşlarıyla dünyaya dudak uçuklatmasından girelim.. Rejimi demokrasi olan tek ülke olma rekorlarını kırdığımız insana aykırı uygulamaları sorgulamaktan başlayalım.. Bir adım ileri rejimi demokrasi olmayan ülkelerde de işçi sınıfının kendince yapacağı kutlamalara yasak koymaktan vazgeçmiş iktidarlar, diktatörler örnekleri günümüzde çoğalıyorken..
İstanbul’da, işçi sınıfı için Taksim’i 1 Mayıs alanına dönüştüren yılların yaşanmışlıklarına, tarihine sırt çeviren İktidarları icraatları, dayatmalarını nasıl okumalı, taşları yerli yerine koymalıyız? Kanlı iç savaşın bataklığında yüz binlerce vatandaşlarının öldüğü Irak, Afganistan, İran topraklarından bile 1 Mayıs’ın işçiler, örgütlenmelerinin kutlamalarına engel olunmadığı görüntüleri gelmişken, İktidarları, iki yıllık barış kutlamalarının ardından neden, hangi siyasal hesaplarla yasaklamayı yeniden gündeme soktular?
Seçim öncesi tüm anketler İktidarlarının nasıl bir sıkışıklık yaşadıklarının sinyallerini verirken, İstanbul’u sıkıyönetim rejimlerinin en katı uygulamalarından birinin alanı haline getirmeyi neden, niçin göze aldılar?
Çoğunluk seçmenin işçi, emeği ile geçinen dar gelirli, ücretli, yasal işi olanlar sayısına ulaşmış rekor işsizler ordusu gerçeğini bile bile, hangi akla dayanarak hangi hesapları yaptılar? Belki de en vahimi dünyada iş cinayelerinde rekorların kırıldığı ülkemiz gerçeğinde, kayıtsız, taşeronlaştırma uygulamalarıyla, angarya, esnek çalıştırma, ucuz işçilik yaratma, yandaşlara haksız kazanç sağlama, ihale vurgunları, özelleştirmeler.. yoluyla en çok, en olumsuz katkıları yapmış, en ağır suçları işlemiş, İktidarları gerçeği ortada iken..

***

Dün Çağlayan Adliyesi’nde, İstanbullulara 1 Mayıs günü yaşatılanlar yetmezmiş gibi, tutuklananların hâlâ adliyeye çıkarılmamalarındaki hukuksallığı protesto etmeye çalışan avukatlarına kameralar önünde uygulanan polis şiddeti neyin nesi? Taksim’e, 1 Mayıs’ın özgürce kutlanmasına konan yasağı geçerli kılmaya yönelik, milyonları hedef alan her türden hukuksuz uygulama, baskı şiddetini tırmandırma taktiklerini.. İktidarlarının, inadı, güç gösterisi, oy kaybına uğrama paniği içinde, attığı adımlardan geri dönmemek panik atağı olarak mı okuyacağız?
İnandırıcı olması söz konusu olamayacak yasak gerekçeleri yerine Taksim yasağını kaldırma son dakika jesti gelseydi.. Ülkenin her yerinde yapılan çok sayıda etkinlikten en görkemli, anlamlısı da olsa 1 Mayıs alanında buluşulsaydı İktidarları oy kaybına mı uğrayacaklardı? Akıl aksini söylese de, İktidarlarının oylarını kaybetmeme stratejileri, hele de dayatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a odaklandırılmış başkanlık sistemine gidilmek istenen yolda derin bir çelişki ortaya çıkacaktı? Kuşkusuz AKP’de tutulmak istenen seçmenler de dahil toplumun rahatlaması, derin nefes alması sonucuna karşın, bu seçim hesaplarının ödün verilmeyecek İktidarları gücü, baskı şiddet ekseninde yürütüldüğü.. Sorgulamanın, hele de sağduyunun, aklın kullanılmasının engellenmek istendiği gerçeğini artık görmek zorundayız..
Türkiye tipi başkanlık sistemine yürünmek istenen yolda İktidarlarının referandum seçimleri sonrasından bu yana giderek baskı, şiddet dozu tırmandırılan gücün sahibi olma, otoriterlik.. geçerli tek strateji. Biat etmeyene, hukuk devleti düzeni, demokrasinin kriterleri içinde hak kullanmaya kalkışanlara.. Kazanma, yaşam hakkının verilmeyeceği algısı ile yola devam ediliyor.. Taksim’in açılmasının, 1 Mayıs gündeminde emek haklarının gelindiği çağlar dışı koşulların, çok ağır emek sömürüsü, yaşam hakkı kayıplarının az da olsa bilinçlere taşınması gibi bir işlevi olabilirdi.. Kör inançla, sadaka düzeni içinde ayakta kalmaya afyonlanmış, biat etmiş işçilerden, yandaş sendikacılıktan ya uyanmaya başlayanlar, cesaret toplayanlar çıkarsa?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları