Vekâlete ihanet

08 Mayıs 2015 Cuma

- Bencileyin haberleri izlemek zorundaysanız eğer, davetsiz misafir yüzünden sizin de yaşam kaliteniz bozuluyor demektir.
Ne zaman haber için kanallardan birinin tuşuna bassam, karşıma değişik vesilelerle hep aynı kişi çıkıyor, evin başköşesine kuruluyor, açıyor ağzını yumuyor gözünü.
Uzattıkça da uzatıyor, fırçalıyor da fırçalıyor, kime rastlarsa...
Hemen anlamışsınızdır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan bahsettiğimi.
Tayyip Erdoğan seçim kampanyasının yıldızı, en çok o geziyor, en çok o konuşuyor, en çok onun sözleri yayımlanıyor. Hiç fütur etmeden de kendisi için 400 milletvekili istiyor. Kendisini o makama getiren sistemin iflas ettiğini, değişmesi gerektiğini söylüyor, partisinin mensuplarıyla toplantılar yapıyor.
Bütün bunlar anayasaya da, ettiği tarafsızlık yeminine de aykırıdır.
Ama o aldırmadan devam ediyor ve bütün bu faaliyetlerini devlet kesesinden yapıyor.
Gerekçesi de hazır:
-Bu benim yasal hakkım. Cumhurun başı olarak yüzde 52’nin oyunu alıp buraya çıktım.
Tayyip Bey her zamanki gibi yine kafaları karıştırıyor.

***

Tayyip Erdoğan halkın yüzde 52’sinin oyunu almıştır ve cumhurun tartışmasız başıdır. Ama yine de bütün bunları yapmaya hakkı yoktur.
Evet gerçi Türk halkının yüzde 52’si Tayyip Erdoğan’a yetki vermiştir. Ama bu yetkinin sınırları bellidir.
Adı üstünde temsili demokrasilerde, insanlar, kendilerini temsil edeceklere vekâlet verirler.
Bu vekâletin sınırları da demokrasinin temel metni olan anayasada belirtilmiştir.
Tayyip Bey’e verilen vekâletin sınırları da anayasanın 104. maddesi ile çizilmiştir. Bu maddeye göre, Tayyip Bey’e verilen vekâletin sınırları içinde yasama seçimlerinde taraf olmak, o amaçla bir parti lehine kampanya yapmak yoktur.
Kısacası Tayyip Bey, kendisine verilen vekâletin sınırlarını aşmış, durumdadr. Ve kaynağını anayasadan almayan yetkileri kullanmaktadır.
Oysa anayasanın 6. maddesi gereğince, “Hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullananamaz.
Ama Tayyip Bey halkın vekâletnamesinde verilmeyen yetkileri kullanmaktadır.
Yani, bir vekâlete ihanet durumu söz konusudur.

***

Cumhurbaşkanı’nın vekâlete ihanetinin yaptırımı var mı?
İlk bakışta bu sorunun yanıtı olumsuz görünüyor.
Gerçekten de anayasanın 105. maddesi, Cumhurbaşkanı’nın TBMM üye sayısının üçte birinin teklifi ve üye tam sayısının en az dörtte üçünün vereceği oy ile ancak vatana ihanet ile suçlanabileceğini belirtir.
Ancak burada ince bir nokta var. Cumhurbaşkanı kendisine verilen vekâletin zorunlu kıldığı tarafsızlık ilkesini tanımayarak, anayasanın 103. maddede belirtilen yeminindeki tarafsızlık ilkesini çiğnerken, aynı zamanda 104. maddede belirtilmemiş yetkiler kullanmaya kalkarken de, anayasanın 6. maddesinde belirtilen hiç kimsenin kaynağını anayasadan almayan devlet yetkisi kullanamayacağı ilkesini çiğnemiş olmaktadır.
Görüldüğü gibi, bu durumda kendi başına bir yaptırımı olmayan vekâlete ihanet fiili, anayasaya ihanet fiiline dönüşebilmektedir.
Anayasaya ihanetin vatana ihanet olarak yorumlanabilmesi de, her ne kadar bugün için mümkün gibi görünmüyor olsa da belli mi olur?
Gün gelir devran döner...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları