Bağış Erten

Sezonun en iyi maçlarındandı

10 Mayıs 2015 Pazar

Cruyff’un saçmalığıyla ünlü ama bir o kadar da mânâlı bir sözü var: “Bazen bir şeyler olmalıdır, başka bir şeyler olmadan önce.” Sosyal medyadaki aktifliğiyle ününe ün katan filozof Nein Quarterly namlı Eric Jarosinki, Socrates dergisine verdiği röportajda bu sözü “PostAmpirik neopozitivizm” olarak yorumluyor. Ve ekliyor: “Devre arasında soyunma odasını ziyaret etmekte fayda var.”
Hakikaten öyle bir ilk yarı oynandı ki Sivas’ta, gidip neler oluyor diye ortalığı kolaçan etmekte fayda vardı. Hem devre arasında hem de maç sonunda. Sanki Türkiye ligindeki tempo ve hareketlilik sorununa karşı tedavi amaçlı bir aşı üretmiş gibi oynadı iki takım. Oyunun sakatlık nedeniyle durduğu ve son bölüm hariç çok hızlı bir karşılaşma izledik. Süper Lig’in ortalama hızına göre ceza yazılacak kadar hızlı...

Takdiri hak ettiler
Sivasspor’un harika oyunu adeta fiyakadandı. Bir tür “Varın benim farkıma” mücadelesi olarak oynuyordu Yiğidolar. Teknik adam Sergen Yalçın’dı. Sahada geçen senenin klas isimleri arzı endam ediyordu. “Biz bu ligin sağlam takımlarındanız” demek için her şey hazırdı. Öyle de yaptılar. Kazanmış ya da kaybetmiş olmaları bu gerçeği değiştirmedi. Takdiri hak ettiler.
Mavi köşede ise dün ezeli rakiplerinden birinin galip gelmesiyle, yetişme telaşında bir Fenerbahçe vardı. Bileşik kaplar kanunu misali onlar kazanınca Sarı-Lacivertliler de kazanmak istiyordu. Sadece istemek söz konusu değil, muhtaçtılar da...

Yağ gibi aktı
Maça bakarsak; 8 ve 9. dakikalarda gelen iki golün devamının gelmesiydi asıl ilginç olan. Normalde oyun böyle hızla başlar. Sonra karşılıklı gol olursa ortalık sakinler. Sakinlemedi. Sivas hızlandırıyor, Fener eksik kalmıyor, meydan gümbür gümbürdeniyordu. Ligin asist şampiyonlarından Cicinho’nun muhteşem ayağı skoru 21 yaptıktan sonra da durum değişmedi, sonrasında da. Sonuçta ligin en çok isabetli orta yapan iki takımı sahayı enine, boyuna kullanıyor ve oyun yağ gibi akıyordu.
İşte böyle geçti ilk yarı. Ama Sarı-Lacivertliler haliyle memnun değildi. Sonuçta artık mesele güzel futbol falan değil galibiyetti, şampiyonluktu. O yüzden Fenerbahçelilerin hiçbiri maçın kalitesini umursamıyordu. Muhtemelen İsmail Kartal da.

Zarlar yeniden atıldı
Perde yeniden açıldığında sahada Emenike yerine Webo vardı. Her zaman olduğu gibi, tehlike anında Kartal’ın her zaman aynı camı kırması gibi. İlk dakikadan anladık. Maçın temposu ise hiç taviz verecek gibi durmuyordu. Dokuz dakika boyunca birkaç kez sarsılan fakat değişmeye direnen skorbord Webo’nun nefis şutuna direnemediğinde zarlar yeniden atıldı.
Artık memleket futbol düzeneğine layık bir akış vardı. Bol pas hatası, hatalar, kartlar yakınmalar... Son bölüm enerjiler hepten düşünce dağınık bir oyun başladı. Yer yer memleket standartlarının altına düşercesine. Fenerbahçe’yi ipten alan gol ise bir Sow spesiyalitesiydi. Taraftar neden Emenike’yi değil, onu seviyor, ispat edercesine. Bu Orta Anadolu atışmasından sağ çıktığına dua etmeli Fenerbahçe. Rakip iyiydi, maç zordu ve kaybedebilirlerdi. Ama artık kim iyi oyuna bakıyor ki?..
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları