Mümtaz Soysal

Metin - Ali - Feyyaz

14 Aralık 2008 Pazar

GEÇEN GÜN bir televizyon kanalının spor programında adları yan yana getirilmişti. Yıllar öncesinin stadlarında olduğu gibi.

Birlikte oynayarak başka takımların tozunu nasıl attırdıkları anlatılıyordu. Bütün efendilikleriyle, okumayı ihmal etmeden siyah-beyaz renklere nasıl bağlı kaldıkları, kendilerini alkışlayanları nasıl gururlandırdıkları anımsatılarak.

Herhalde, genç kuşaklar ve yeni kulüp yöneticileri ders alsın diye.

Şu günlerde, böyle üç adın birden tek nefeste sayılabildiğini, forvette ya da takımların başka bir mevkiinde yıllarca yan yana oynayıp birlikteliğin tadını çıkaranların şahane gollere ortak imza attıklarını söyleyebilir misiniz?

Beşiktaşlı iseniz, Holosko-Tello-Bobodemeye diliniz dönse bile, bir gün varlar, başka gün yoklar. İsterseniz, Zapotocny, Delgado, Nobre gibi adları da ekleyin bunlara, her maçta değişik mevkilerdeler ve hep farklı bir oyun tertibiyle arz-ı endam etmekteler. Sonuç, çoğu zaman sıfıra sıfır, elde var sıfır.

Başka takımlarda da durum aynı değil mi? Fenerbahçe, Luganoları, Eduları, Carlosları, Maldonadoları, Josicoları, Deividleri, Guizaları sahaya sürmekle Dinamo Kiev gibi takımlara yenilmekten kurtulabiliyor mu?

Kısacası, Türkiyenin birçok şeyi gibi futbolu da Küreselleşmenin gereğidir, herkes yapıyor, biz de yaparız diye bulaştığı bu yabancı oyuncumodasından kârlı çıkmış sayılamaz. Tam tersine, yaşanan keşmekeş ve bunca dövizin stad çimlerine gömülmesi bir yana, böyle bir moda ülkedeki oyun niteliğine de büyük katkıda bulunmuş değildir. Tam tersine, tam bir kargaşa ve dağınıklık yaşanmakta. Yabancı kurumların ve sözde uzmanların tavsiyeleriyle yolunu şaşırmış ulusal ekonomi gibi ulusal futbol alanı da perişan.

Tabii, Futbol dediğin, nihayet bir oyun; yabancı yıldızları seyrederek eğlenmek çok mu tuhaf? Üstelik bu seyir bizde de futbol ustalarının yetişmesini sağlayacaktırdiyebilirsiniz. Ama, kabul etmelisiniz ki, konu şirazeden çıkmış ve Leman Gölü kıyısından yeryüzündeki örgütlenmeyi yönlendiren top kodamanlarının elinde yatırımları çok pahalı bir endüstriye dönüşmüştür.

İnsanlara hoş vakit geçirten ve toplumların yakınlaşmasını kolaylaştıran bir oyun gözüyle baksanız bile, futboldaki bu furya bizim gibi halkların kendilerine özgü ilginç deneyimlere girişmelerine engel midir? Örneğin, vaktiyle kolej takımıdiye bilinen Beşiktaşhiç yabancı oynatmamakgibi bir ilke kararı alıp böylece tasarruf ettiği parayla en iyi yerli oyuncuları toplayarak dünyaya parmak ısırtsa fena mı olur? Böyle bir başlangıç, spor ufkumuzdan kayıp giden kuyruklu yıldızlara para harcamak yerine genç yeteneklere nitelikli çalışma olanakları sağlayarak, dünyanın yoksul köşelerine de örnek olabilir.

Azgelişmişlik, ille gelişmişdenenleri taklit ederek mi yenilecektir?

[email protected]


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları