Sisi Mursi’yi aklayabilir mi?

21 Mayıs 2015 Perşembe

Encamı henüz belirsiz 2015 seçim kampanyasının en garip unsurlarından biri de Mısır’ın devrik Devlet Başkanı Muhammed Mursi oldu. Mursi’nin geçen hafta sonunda, Sisi’nin kukla mahkemesi tarafından ölüm cezasına çarpıtırılmasıyla birlikte Tayyip Bey ve Davutoğlu ikilisi olayı muhalefete ve yandaş olmayan basına çatmak ve bir kez daha Menderes’in hayaliyle oluşturmaya çabaladıkları mazlum havasını yaratmak üzere gündeme getirip, seçim kürsülerine taşıdılar.
Hemen belirtmekte yarar var. Sisi’nin kuklalarını yargı kürsüsüne taşıyarak yaptırdığı yargılamalar, tıpkı Balyoz ve Ergenekon davalarında olduğu gibi, kınanması gereken bir traji-komediydi. Ama hatırlayacaksınız, Tayyip Bey o davaları kınamak şöyle dursun, onların savcısı olduğunu söyleyecek kadar bu işe gönüllü olmuştu.
Bir hususun da altını çizmek gerek. Muhammed Mursi’nin ölüm cezasının infazı için, müftülük makamının infazı onaylaması gerekiyor ki, bunun yapılması da beklenmiyor. Zaten Batlı ülkelerin de karar karşısında fazla tepki göstermemeleri, geleneksel ikiyüzlülüklerinden de çok, infazın olmayacak olmasından kaynaklanıyor.
Ama tabii kukla hâkimlerle yargı sahtekârlığına ne surette olursa olsun karşı çıkmak gerekir.

***

Fakat, ilk taşı atmak, bu konuda hiç günahı olmayana düşüyorsa eğer, AKP’nin ağır topları, Balyoz ve Ergenekon davalarının büyük destekçileri ve ısmarlama yargı oluşturmanın şampiyonları konumunda olan Tayyip Bey ile Ahmet Bey’in bu konuda hiç söz hakları olmasa gerek.
Kaldı ki, eğer sorun Mursi’nin kaderi olsa, bu konuda yandaş olmayan medya ile muhalefete çatmanın bir âlemi yok. Eğer öyle bir başvuruda bulunulacaksa, Mısır’a yapmak gerek. Ama Mısır’ın Tayyip Bey’in sözüne kulak asmayacağı düşünülürse, hem Kahire’nin, hem de Ankara’nın “dostu ve müttefiki!” Katar ile Suudi Arabistan’dan Mursi’nin serbest bırakılması yönünde, destekçileri oldukları Sisi’ye baskı yapmalarının istenmesi daha akıllıcadır. Yok onu yapmayıp, Mursi için seçim meydanlarında nutuk atmak, “davacının şapşalı derdini mübaşire anlatır” benzeri komik bir durum yaratmak olur.
Kaldı ki, hiç kuşkusuz karşı çıkılması, kınanması zorunlu Mısır’daki sahte yargılama komedyasını yermek, ama bunu yaparken de dikkatli davranmak gerekmektedir. Çünkü, bugün mazlum konumda olan Mursi de pek masum değildir.

***

Büyük Tahrir Devrimi’nin ardından yapılan seçimlerde, ikinci turda katılanların yüzde 51.73’ünün oyunu alan Mursi, iktidara geldikten sonra Mısır’ı demokratikleştirme sözünü bir yana bırakmış, iktidarına rakip gördüğü yargının kararlarını iptal etme ve ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle yönetme yetkisini veren beyannameyi ilan etmiş, Müslüman Kardeşler haricindekileri ötekileştirmiş ve 2013 yazındaki gösterilerde 17 milyon kişinin kendisine karşı çıkmasına neden olmuş bir despottu.
Ama daha sonra gelen despot Sisi, Mursi’nin despotluğunu unutturur gibi olmuştur.
Ancak şu anda bile halkın yüzde 80’inin Mursi’nin dönüşüne karşı olduğu düşünülürse, Mısır’ın henüz Mursi’nin baskısını unutmuş olmadığı kolayca anlaşılır.
Burada sorulması gereken, kınanası bir dikta olan Sisi yönetiminin, aldığı yüzde 51.73 oyu demokrasi doğrultusunda kullanmayan Mursi’yi aklayabilip aklayamayacağıdır.
Az gelişmiş ülkeler sonradan gelen diktaların, duvar afişleri gibi, üstünü örttükleri eski diktayı unutturup aklayabildikleri bahtsız diyarlar mıdır ki, Mursi’nin ne olduğu unutulsun?
Öte yandan da Mursi sızlanmasının AKP’ye çok yakıştığını söylemek gerek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları