Seçim olacak mı?

22 Mayıs 2015 Cuma

Akşamüstü saat 18.00’de, ana haber bülteni için TV’nin başına geçerken, kendi kendime hep aynı soruyu soruyorum:
- Acaba bugün yeni bir saldırı olacak mı?
Genelde de, ekrana yansısa da yansımasa da mutlaka bir saldırı oluyor.
Mehmet Y. Yılmaz’ın çarşamba günkü köşesinde belirttiğine göre, 1 Şubat ile 17 Mayıs 2015 günleri arasında tam 161 saldırı olmuş siyasi partilere yönelik olarak. Demek, halkımız çok partili yaşamın 69. yılında hâlâ rakip partilere karşı şiddete başvurmaktan çekinmiyor. Onur verici bir durum değil.
Saldırıların dökümü de şöyle: 9 MHP, 11 CHP, 19 AKP, 122 HDP.
Görülüyor ki HDP sistematik bir saldırının hedefi haline gelmiş bulunuyor.
Bu durumun sorumlusu kim” sorusunun yanıtı çok basittir:
- Önlemek ile yükümlüyken kim önlemiyorsa o tabii ki.
Saldırıların özellikle HDP’ye yönelmesi, bu partinin barajı aşması halinde AKP’nin büyük oranda oy kaybına uğramasına yok açacak olması. Bu yüzden HDP’nin barajı geçmemesi için her şey yapılmaya çalışılıyor ve Halkların Demokratik Partisi’nin demokrasiyle ilgisi olmadığı, aslında terör odağı ve kaynağı olduğu izleniminin yaratılmasına uğraşılıyor.
Tabii bir de işin yıldırma ve sindirme yönü var ki, bunun seçim kampanyası sırasında dinamizmini ve azmini gördüğümüz HDP’yi etkileyeceğini sanmam.

***

HDP’li seçmenleri sindirmek, partiyi terör ile özleştirmek için girişilen organize saldırıların bir de Cumhurbaşbakan ile sade Başbakan’ın miting meydanlarında nefret söylemini kullanmaları, Türkiye’de olayların birden denetimden çıkıp, çatışmalara yol açması tehlikesini doğurmaktadır.
HDP’ye karşı girişilen, Mersin ve Adana bombalı eylemlerinin böyle bir sonuç doğurmasına ramak kalmıştır.
Özellikle Mersin’de daha önce Kürt kökenli yurttaşlarla, MHP kökenli vatandaşların arsında patlak veren olaylar, böyle bir tehlikenin ne kadar büyük olduğunun kanıtıdır.
Allah’tan ki, hem Demirtaş hem de Bahçeli bu girişimler karşısında sağduyu ve soğukkanlılığın rotasından sapmamışlar, tabanlarına kardeşlik çağrılarında bulunmuşlardır.
İktidarda bulunmayıp da muhalefetin her kesiminde bol miktarda var olan sağduyu patlamayı önleyebilir mi?
Göreceğiz, bakalım ip kopmadan daha ne kadar gerilmeye dayanabilecek?
Bu durumda deneyimli yazar ustamız Altan Öymen’in 27 Mart’taki yazısında dile getirdiği seçimlerin anayasanın 78. maddesindeki hal dolayısıyla ertelenmesi ihtimalini çok kişi ciddi olarak düşünüyor.

***

Bölgenin içinde bulunduğu durumun her an geniş çaplı bir çatışmaya dönüşmesi ve Türkiye’nin de, Erdoğan ve Davutoğlu’nun mezhepçi ve savaş kışkırtıcı dış politikası yüzünden kendini ateşin içinde bulabilecek olması da, “Acaba seçimler yapılabilecek mi” sorusunun çok kişi tarafından sıkça sorulmasına yol açıyor.
Kontrolsüz bir gücün sultası altına girmiş olan Türkiye’de yarın ne olacağı veya eşkıyanın bu gece ne yapacağı belli olmaz, ama yine de 7 Haziran’da sandığa gidecek olan yolun kesintiye uğramayacağını söylemek mümkündür.
AKP için, oylarında bir azalma olması olasılığı nedeniyle güçlü seçimleri erteletme düşüncesinin geçerli olacağını sanmıyorum.
Eninde sonunda, hatırı sayılır miktarda oy kaybına uğrayacak da olsa sandıktan birinci parti olarak çıkacağı kesin olduğuna göre, AKP neden böyle bir yol tutsun ki?
Kaldı ki, o oy kayıplarının azaltılmasının kimi yollarının da olduğunun düşünüldüğü ve onların da kullanılmasına karar verildiği anlaşılıyor.
Bu durumda sorulacak olan “Seçimler olacak mı?” değil, “Seçimler dürüst olacak ” sorusu olmalıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları