Eşsiz Çalıştay!

26 Mayıs 2015 Salı

“Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeoloji Çalıştayı’nın” 37’ncisi Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde beş gün boyunca, beş salonda düzenlendi. Türk ve yabancı arkeologlar 2014 yılı çalışmalarını sundular. Dünyada benzeri olmayan çalıştayın geleneksel kapanış konuşmasını yabancı bilim insanları adına Sardes kazı başkanı Dr. Nick Chaill yaparken çalıştayın önemini şöyle vurguladı:
“Türkiye’deki bu eşsiz, her yılın her arkeolojik araştırmanın sunulduğu ve yayımlandığı çalıştayın benzeri hiçbir ülkede yapılmıyor. Bu ülkede, her alandaki arkeolojik gelişmelerin değerli bilgilerinin paylaşılması önemli bir olaydır.”
Yıllardır izlediğim Anadolu’nun tarihsel geçmişini aydınlatan bu uluslararası toplantıya bu yıl da Kültür Bakanı Ömer Çelik, benden başka hiçbir meslektaşım katılmadı! İlginç buluntu ve çalışmaları sonraki günlerde sunacağım.

***

Kültürel Varlıklar ve Müzeler Genel Müdürü Abdullah Kocapınar açılış konuşmasında 2014 çalışmaları hakkında bilgi verdi. Türk bilim adamlarınca 2002 yılında 57 olan kazı çalışması sayısı 2014’te 117’ye, Türk yüzey araştırmaları ise 2002’de 59 iken 2014’te 82’ye çıkmıştı. Yabancılar 36 kazı, 14 yüzey araştırması yapmışlardı. 44 müze, 175 kurtarma, 27 kamu yatırım alanı kurtarma kazısı olmak üzere toplam 518 arkeolojik çalışma gerçekleşmişti.
2014 yılında kazı çalışmalarına 39 milyon lira ödenmiş, 125 müzenin bakım, onarım ve sergileme çalışmaları yapılmış, 45 yeni müze ve birimi ziyarete açılmıştı. 65 müzenin yenileme çalışmaları sürmekteydi. 2014’te müzeleri 30 milyon kişi gezmiş, 435 milyon gelir sağlanmıştı.

***

Bilim insanlarının ortak yakınmalarından örnekler vermek isterim.
Kamulaştırma: Antik kentlerde özel mülkiyete sahip alanlarda kamulaştırma süratli yapılmadığı için sorunlar yaşanıyordu. Bir ören yerindeki antik tiyatronun tapusu bile özel kişide idi! Bazı askeri optik kablolar, karayolları antik kentlerin göbeğinden geçirilmişti!
Definecilik: Definecilerden yakınmayan bilim insanı duymadım! Ören yerleri definecilerce delik deşik ediliyor, tapınaklarda sikke, altın bulamayınca değerli çanak çömlekler, heykelleri parçalanıyordu. Kepçe ile kaçak kazı yapan 9 kişi yakalanmıştı. İkisi İstanbul’dan giden polislerdi! Yakalanan definecileri savcılıklar tutuklama yoluna gitmedikleri için caydırıcılık yaratılmıyordu.
Koruma: Arkeologlar artık, bakanlığın önerisi doğrultusunda yalnızca kazmak değil, korumak için çaba gösteriyorlardı. Birkaç bin yıllık kerpiç duvarların korunması için başka bilim dallarının araştırmalarından da yararlanıyorlardı.
İlgisizlik: Bazı kazıcıların yayın yapmamaları eleştirildi. Bırakın yayını, yıllardır aynı yerde bir arpa boyu yolu gitmeyen kazıcılar da vardı. Örneğin Akdeniz ile Anadolu arasındaki en önemli höyük olan Hacıtuğrul’da yıllardır aynı kilisede çalışan arkeolog çalıştaylara gelmiyor, Türkiye’deki toplantıya İngilizce konuşan yardımcısını gönderiyordu!

İşsiz arkeologlar!
Bilim insanları, “Atatürk Üniversitesi” toplantı salonlarına girdiklerinde duvarda Sultan hazretlerinin forslu resmini görünce şaşırdılar! Her yeni kralın, sultanın portresini ya da imzasını paralara koyma geleneği yakın tarihlere kadar süre gelmişti. Türkiye Cumhuriyeti’nde bu gelenek Demokrat Parti zamanında kaldırılmış, yalnızca Atatürk’ün resmi kullanılır olmuştu. Herhalde Sultan bundan böyle liralara da resmini koyduracaktır!
Dr. Chaill Türk arkeoloji öğrencilerinin ne kadar şanslı olduklarını şöyle vurguladı: “Keşke benim Viskonsin Üniversitesi’ndeki öğrencilerim de Türk öğrencilerinin fırsatlarına sahip olabilselerdi. Öğrencilerim arkeolojiyi kitaplardan, Türk öğrencileri ise bu çalıştayların bilimsel ortamında da öğreniyorlar.”
Üniversitenin 40. yılını kutlayan arkeoloji bölümündeki öğrencilerini salonlarda göremedik! Gördüğümüz çoğunluğu türbanlı öğrencilerdi. Türbanlı öğrenci, arkeolojide Tanrı ile değil, tanrılarla acaba nasıl kaynaşacaktı? “Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD)” teröristlerinin müzelerdeki yıkımlarına şimdi Suriye’nin ünlü Palmira kenti eklendi!

***

Açılışta Türk arkeologları adına konuşan Prof. Dr. Mehmet Karaosmanoğlu, ülkemizde 59 fakültede arkeoloji ve sanat tarihi eğitimi yapıldığını, mezunların işsiz olduğunu söyledi.
Müsteşar Prof. Dr. A. Haluk Dursun, “Mezunların iş bulma derdi var, çözüm bulmak zorundayız!” dedi, bu yıl 236 arkeolog ve sanat tarihçisine iş verileceğini söyledi, ayrıca “yerel yönetimlerin de arkeolog, sanat tarihçisi çalıştırarak kaçak kazıları önlemelerini” önerdi.
59 üniversite her yıl binin üzerinde mezun verse, 236’dan fazlası işsiz… Demek ki öğrenciler yanlış seçim yapıyorlar… Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi sitesinde personel alımı sayfasından ise işlerden beğen, beğen iş seç!

                   
Düzeltme: Alışkanlıkla Ak Saray yazdığım için cuma günü Nasrettin Hoca heykeli için Akşehir yerine Aksaray, Zile için de Tokat yerine Yozgat yazmışım…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları