Şaşıracak ne var?

10 Haziran 2015 Çarşamba

Pek çok insan genel seçimlerde Halkların Demokratik Partisi’nin Türkiye genelinde yüzde 13.1 oyla “utanç barajını” yıkarak 80 milletvekili çıkarmasına şaşırdı. Ben de onların şaşkınlıklarına şaşıyorum. Çünkü HDP’nin bu başarısı beklenmedik bir şey değildi.
Parti, yaklaşık 6 milyonun üzerinde seçmeni eşbaşkanlarıyla, sözcüleriyle, milletvekili adaylarıyla içtenliğine inandırdı. Kuşkusuz Kürt ağırlıklı bir partiydi fakat aday sıralamalarında listelerinin ön sıralarında Ezidilere, Süryanilere, Ermenilere, Alevilere, Sünnilere, Şafilere, başörtülü mütedeyyin kadınlar ile feministlere, eşcinsellere yer vermekten çekinmedi. Tüm ülkeyi bütün renkleriyle kucaklayarak bir “Türkiye partisi” olmak yolundaki iradesini somut olarak kanıtladı.

***

Partinin 80 milletvekilinden 32’si kadın. Bu, yüzde 40 demek! Ne AKP, ne CHP, ne de MHP bu orana yaklaşabiliyor.
Eş genel başkanlar Selahattin Demirtaş da, Figen Yüksekdağ da bu seçim sürecinde siyasal kişilikler olarak yıldızlaştılar. Ağızlarından doğru olmayan, seçmeni aldatmaya yönelik tek bir sözcük çıkmadı. İnandırıcıydılar.
Selahattin Demirtaş’ın bir habercinin, “İktidar olduğunuzda neler yapacaksınız” sorusuna verdiği, “Biz iktidara hazır değiliz!” yanıtı, içtenliklerinin bir göstergesiydi.
Seçim sürecinde HDP’nin 70’e yakın seçim bürosuna, il ve içe merkezine saldırıda bulunuldu. Adana’da bombalar patlatıldı, Erzurum’da olaylar çıkarıldı; bir HDP’li linç edilmek istendi, partiye ait bir minibüs içindeki sürücüsüyle ateşe verildi. En son Diyarbakır’da miting öncesi patlatılan iki TNT bombasıyla üç kişi öldü, çoğu ağır olmak üzere 100’ün üzerinde partili yaralandı.
Bu provokasyonlar karşısında parti yöneticilerinin çabalarıyla HDP kitlesi soğukkanlılığını yitirmedi, sükûnetini korudu. Bu da seçmenlerin partiye karşı besledikleri güveni pekiştirdi. Ben kendi hesabıma Türkiyelileşen bir HDP’yi ülkemiz için büyük bir kazanım olarak değerlendiriyorum. Bu tavrını sürdürdüğü sürece izlediği/izleyeceği siyaseti yürekten destekleyeceğim.

***

İki gündür kamuoyunda ve medyada hangi partilerin seçmenlerinin HDP’ye oy verdikleri tartışılıyor. Bu, açık değil mi? Diyarbakır’daki bombalama olayı AKP’nin muhafazakâr Kürt seçmenlerinde de bir infiale yol açtı, on binlerce insan HDP’ye yöneldi. Benzer durum İstanbul’un Esenler, Bağcılar gibi ilçelerindeki sayısal verilerde görülüyor. Bu ilçelerde AKP oylarındaki eksilme HDP oylarına neredeyse bire bir yansıyor. CHP’nin kalesi olarak bilinen Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy gibi ilçelerdeki CHP ve AKP oylarının eşit oranlarda HDP’ye kaydığı istatistiklerde somut olarak görülüyor.
Bu arada, “Kürtlere silah zoruyla HDP’ye oy verdirildi” iddiası da fos çıktı. HDP’nin İstanbul, İzmir, Ankara, Kocaeli gibi kentlerde kazandığı milletvekili sayısı bu iddiaları çürütüyor.
Seçim sürecinde CHP’nin yürüttüğü kampanyanın son derece başarılı olduğunu da söylemek gerekiyor. Bu bağlamda başarının ölçütünü salt kazanılan milletvekili sayısına endekslememek gerekiyor. Önemli olan CHP’nin gelecek için verdiği umut! CHP bu umudu verdi.
AKP’ye gelince… AKP, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gemlenemez hırsının ve mukallidi Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ipe sapa gelmez, içi boş, yakışıksız nutuklarının diyetini ödüyor.
Kısacası “umut” Kaf Dağı’nın ardında değil. Belki bu sefer olmayacak ama ben Türkiye’ye eski takıntılarından arınmış bir CHP ile Türkiye partisi olmakta ısrarını sürdürecek HDP’nin ortak iktidarını yakıştırıyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları