Aydın Engin

Suriye sınırında komşumuz kimler olsun?

21 Haziran 2015 Pazar

Durum ciddi, hem de çok ciddi.Birkaç gün önce Milli Güvenlik Zirvesi toplandı. Yani Cumhurbaşkanı, Başbakan, ilgili bakanlarla ordunun ve MİT’in tepeleri bir araya geldi. Güvenlik hele milli güvenlikse kalın bir gizlilik duvarının ardına saklanılması kuraldır, âdettir. Yine öyle oldu. Dışarıya sade suya tirit bir açıklama yapıldı ve konuşulanlar, alınan kararlar, alınacak önlemler Beştepe’deki saray azmanının kalın duvarları ardında kaldı.
Suriye’deki gelişmelerin ele alındığı açıklanan toplantıda devletin en tepesindekilerin nasıl analizler, değerlendirmeler yaptıklarını anlamamız, neler yapmayı planladıklarını tahmin edebilmemiz için ve yeterli bilgi, havuz medyası denen AKP organlarının (“düdüklerinin”, “borazanlarının” diye de okuyabilirsiniz) ağır topu Sabah gazetesinden geldi. Sabah, cuma günü manşetten, nal gibi harflerle ilan etti: PYD, IŞİD’den daha tehlikeli…
O manşetin altında iletişim fakültelerinin birinci sınıfında öğretilen ilkeleri bile karşılayamayan bir haber. Örneğin şöyle bir cümle: “… Kuzey koridorunun Akdeniz’e indirilmeye çalışıldığı artık herkes tarafından kabul edilirken…”.
Nasıl ama? Herkes tarafından artık kabul edilmiş?
Herkes?
Vay be…

***

Yazı “durum ciddi, hem de çok ciddi” diye başladı.
Bu bir abartı değil.
Sorun iktidar tutkusu hastalığa dönüşmüş bir adamın ve onun sözünden çıkamayacak kadar siyasal iradeleri ipotek altında bir siyasetçi tayfasının iktidarda kalabilmek uğruna Suriye’ye asker yollayıp, “Suriye fatihleri” diye ünlenip olası bir erken seçimde oy patlaması yapacakları gibi yanlış ama kanlı ve karanlık bir hesaptan ibaret değil.
Türkiye’nin güvenlikle ilgili devlet kurumları toplanıp ülkemizin güney sınırı üstüne hesap, kitap, analiz, yorum, falan filan yapıyor ve birtakım kararlar alıyorlar. Bu kararlar sadece AKP yandaşlarınca değil, kendilerini ulusalcı olarak niteleyen, milliyetçilik batağından hızla ırkçılık ve milliyetçilik batağına geçmekte olan kesimlerce de alkışlanıyor, destek görüyor…
Bizleri budalaca bir ikilemin içine
hapsetmek gibi yine budalaca bir hesap
içindeler:
Suriye sınırında IŞİD ya da benzeri İslamcı terör örgütleri ile mi komşu olalım, yoksa Kürtlerle mi?
Böyle bir soru olabilir mi?
IŞİD ve benzeri İslami terör çeteleri dünyanın dört bir yanından Suriye toprağına akmış, ruhsal dengeleri düzelmemecesine sakatlanmış cihatçılardan oluşan kör bir şiddete tutsak “savaşçı”lardan ibaret…
Kürtler ise o topraklarda milattan önceden beri (Bakınız: Xenophon -Onbinlerin dönüşü - Milli Eğitim Yayınları) var olan kadim bir halk. İnsanlığın ilk uygarlık beşiği Mezopotamya’nın çocukları…

Onlar bizim oldum bittim komşumuz
Suriye’ye gelince… Suriye düne kadar egemen bir devletti. Tıpkı komşumuz İran, komşumuz Bulgaristan, Gürcistan, Yunanistan, Irak, Ermenistan gibi… Arap Baharı denen ve ne biçim bir bahar olduğunu daha sonra açan çiçeklerden kolayca anlayabileceğimiz günlerde derin bir iç kargaşaya düştü ve bu bir iç savaşa evrildi. Yarın nasıl bir Suriye olacağını ya da bir Suriye olup olmayacağını kestirmemiz mümkün değil. Ama bir soykırım uygulanmadıkça, Suriye ve Irak sınırlarımızda komşu halkın Kürtler olacağı kesin.
Güvenlik zirvesinde bir araya gelen anlı şanlı devlet kurumlarının tepesindekiler Kürtlerle, komşu olmanın bizlere nasıl bir tehlike oluşturacağını bizim anlayabileceğimiz ve bizim ikna olabileceğimiz bir açıklıkla anlatmak yerine “Biz tehlike dediysek tehlikedir. Nokta” mantığının ardına sığınıyorlar.
Yemezler…
Bizi aptal sanmasınlar ve bizlere Kürtlerle komşu olmanın Türkiye için nasıl bir tehlike oluşturacağını hatta neden bir tehlike oluşturacağını bir açıklasınlar.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları