Mümtaz Soysal

Tuhaf Tutumlar

17 Ocak 2014 Cuma

BAZI tutumları anlamakta güçlük çekiyor insan. Örneğin, tartışması hâlâ bitmeyen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na seçilecek üyeler için iktidar ve muhalefet kontenjanları konması gibi bir düşünceyi nasıl savunabilir insan?
Hele değişik işlevlerin ustaları olarak yargıç ve savcı ayrımı yapmadan?
O ayrım yapılsa, özellikle savcılar için Cumhuriyet adına anlamı bir ölçüde doğru bulabilir ve iktidar mensuplarının neleri nasıl savunmalarının şöyle ya da böyle olmasını isteyebilirsiniz ve üye seçiminde tercihinizi buna göre yapabilirsiniz. Bağımsız yargıçları da vicdanlarıyla baş başa bırakmak o zaman daha kolay olmaz mı?
Ayrıca başbakan için yolsuzluk ve rüşvet konusunun gündeme getirilmesi niçin bir çeşit darbe sayılsın ve bunu yapanlar darbeciymişler gibi ağır cezalara çarptırılsın? Bir hükümet başkanının böyle tehditlere başvurması demokrasiye sığar mı?
Kabul edelim ki, iktidar mücadelesi geniş halk yığınlarını ilgilendiren işsizlik ve geçim sıkıntısı türünden somut sorunlar üzerinde bir çözüm yarışından daha çok, ayakları altından iktidarın kaymakta olduğunu hisseden telaşlı bir politikacının hitabet marifetini sergileyip meydanlarda biriktirilmiş kalabalıklar önünde alkış ve slogan yarışması biçiminde sıradan ve tatsız bir kampanyaya dönüşmüştür.
Erdoğan gibi zeki, dinamik ve becerikli bir siyaset adamının birikimi ve donanımı yetmeyince artık kendisini tekrarlamaya başlaması hiç kuşkusuz hüzün verici bir sönüştür. Aslında yüzüncü yılını tamamlamaya çok yaklaşmış bir cumhuriyetin tarihinde daha anlamlı ve kalıcı bir iz bırakarak gidiyor olmalıydı Erdoğan. Şimdi, bir ara yarattığı velveleli parlaklıktan çok farklı tuhaf bir sönüş oluyor böyle gidişi.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları