Hikmet Çetinkaya

Kurban Olayım Senin Demokrasine...

17 Ocak 2014 Cuma

Baştan söylemiştim “ok yaydan çıktı, bunun asla dönüşü olmaz” diye...
Başbakan konuşuyor, devlet içinde devlet vurgusu yapıyor, cemaatin defterini düreceğini söylüyor.
Sabah gazetelerin birinci sayfaları...
“Denge değişti!”
Ne dengesi, diye sormaya hiç gerek yok!
HSYK dengesi.
HSYK’de Yargıtay ve Danıştay kökenli beş üye Adalet Bakanlığı’yla birlikte hareket etmiş... Böylece hükümet dokuza karşı 13 çoğunluğa ulaşmış... Önemli atamaların önü açılmış...
Devlet içinde devlet dediğin bu işte!
Dokuz üye cemaatin, 13 üye hükümetin...
Hani AKP-cemaat koalisyonu denildiğinde çok kızıyorlardı daha altı ay önce!
Her şey açık seçik ortaya çıktı!
Cemaat, Hizmet ya da Fethullah Gülen hareketi çete falandı ya!
HSYK’de iddiaya göre dokuz üye cemaate yakınsa, onlara ne ad vereceğiz?
HSYK’de kıl payı bir denge oluştu...
Çünkü, HSYK yasa gereği 15 üyeyle toplanıyor, 12 oyla karar alıyor...
Bundan sonra neler olacağı belli...
Atamalar, soruşturmalar...
Başbakan Erdoğan gibi “ihanet şebekesi” desek hemen yargıçlar harekete geçer, hakkımızda soruşturma başlatır.
Boynumuza bir örgüt yaftası asarlar, tutuklarlar...
Demek ki Türkiye’nin evrensel hukuka, demokrasiye, özgürlüklere, yargının bağımsızlığına gereksinimi var...
HSYK Genel Kurulu’ndan çıkan sonuca bakıldığında yargımız bağımsız değil. Hükümet ve cemaat arasında bir güzel paylaşılmış.

***

Türkiye’de hiçbir siyasal iktidar kendisini eleştiren gazetecilerden, bilim insanlarından, hukukçulardan, sanatçılardan, aydınlardan, emekçilerden hoşlanmadı.
Türkiye’de siyaset hep kirliydi ama bugünkü kadar hiç kirli olmadı...
Başbakan ve kendisine yürekten bağlı olanlar kendilerinin hem hükümet hem devlet olduğunu sanıp, doğru bulmadıkları, inanmadıkları her şeyi ayıp, yanlış, günah olarak görüyor.
Medya patronlarını baskı altında tutuyor, beğenmedikleri gazetecileri, televizyoncuları işlerinden attırıyor.
Gezi Direnişi sürecinde bunların hepsini yaşamadık mı?
İşadamlarına ve medya patronlarına nasıl baskı yaptılar!
Başbakan sanki en büyük dini lider!
En yüce anayasa hukukçusu!
Türkiye’de tüm çocuklar, tüm gençler onun buyruğundan çıkmayacak, kendi çocukları gibi muhafazakâr yaşam biçimini seçecek!
Tüm savcılar, tüm yargıçlar onun gibi düşünecek!
Başbakan’ın buyruğuna uymayanlar, bir bakıma ona biat etmeyenler günahkâr!
Başbakan “van minit” çekerken, “kardeş Mursi, katil Sisiderken tüm Türkiye aynı sloganı atacak!
Oysa demokratikleşme, yargı bağımsızlığı, evrensel hukuk, adalette eşitlik, özgürlük gibi kavramlar böyle bir şey değildir...
Etnik-dini, inanç farklılıklarıyla ötekileştirilmiş insanların da istemleri vardır demokrasilerde...
O yüzden onları karalamak, itelemek, toplumdan dışlamak otoriter demokratikleşmedir.
Yani sandık demokrasinin bir ayağını oluşturur!
Onu geliştirmek, bireyin özgürlüğüyle, yasalarla, demokrasiyle gelişir; yasaklarla değil...

***

Televizyon kanallarında Gülen hareketi tartışmalarını izlerken inanın şaşırıp kalıyorum...
Bir yanda cemaate yakın ve ilişkisi olanlar, öte yanda iktidar yanlısı gazeteciler...
Daha düne dek cemaatin peşinden gidenler şimdi cemaate tüm güçleriyle saldırırken, çalıştıkları gazeteler 90’lı yıllarda pek çok bilgi ve belgeyi ortaya çıkaran polis müdürlerinin açıklamalarını manşetlerden veriyorlar.
O yıllar ben, tüm bunları yazdım.
O yıllar bu genç meslektaşlarımın bazıları gazeteciliğe başlamamıştı...
Başbakan Erdoğan MSP’nin İstanbul İl Başkanı’ydı...
90’lı yıllarda cemaatin hem polis hem yargıda hem de Milli Eğitim’de gücü vardı...
Erdoğan sanki cemaati yeni tanıdı...
Tanrı aşkına söyleyin kim kimi kandırıyor?
İktidar ortaklığı bitti, Pandora’nın kutusu açıldı...
Fethullah Gülen bu hareketin lideri değil mi 40 yıldan beri?

***

Hoca sıkıştı, bankası batırılacak, yardım istiyor...
Uçurumun kıyısında!
Ellerinde ne belgeler ve dosyalar vardır daha!
Bekleyelim!
Beklemesine bekleyelim...
Ama dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yolsuzluk soruşturmasının 3. dalgası için düğmeye basıldı basılmasına da...
Organize Şube Müdürlüğü acaba soruşturmayı engelledi mi?
Kurban olayım ben sana, böyle demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, yargı bağımsızlığına...
Yolsuzlukları ortaya çıkarmak, suçluları yakalamak...
İhanet şebekesi mi?..  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları