Yahya Arıkan

Şirketlerde İflas Tehlikesi Kapıda

15 Aralık 2011 Perşembe

Gelir İdaresi Başkanlığı, internet sitesinde Türkiye Kurumlar Vergisi Beyannamesini yayımlıyor. Yani, ülkemizdeki tüm kurumlar vergisi mükelleflerinin vergi dairelerine verdiği beyannamelerde yer alan bilgiler birleştirilerek kamuoyunun bilgisine sunuluyor.

En son 2009 yılı Türkiye Kurumlar Vergisi Beyannamesi internet sitesinde yayımlanmış. Beyannamede yer alan tüm bilgileri burada paylaşmam mümkün değil. Ama çok önemli bir bilgi bu yazımızın konusunu oluşturacak: Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler.

2009 yılında kurumların beyan ettiği Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler toplamı 39 milyar TL. Yani eski parayla 39 katrilyon lira.

Kurumlar vergisi mükellefleri bazı giderler yapmışlar, ticari açıdan işletmelerini ilgilendiren bu giderleri vergi kanunları kabul etmemiş. Kurumlar Vergisi Kanununun 11. maddesi kanunen kabul edilmeyen giderleri düzenliyor. Ayrıca diğer bazı vergi kanunlarında çeşitli giderlerin vergi matrahının tespitinde indirim konusu yapılamayacağı belirtiliyor.

2011 yılında bu tutarın çok daha yüksek olmasını bekliyorum. Anımsanırsa, 2011 yılının başlarında Torba Yasa olarak tabir edilen 6111 sayılı kanunun işletmelere tanıdığı bazı avantajlardan bahsetmiştik. Bunlar, kasa, ortaklar cari ve stok hesaplarının düzeltilmesi ile ilgiliydi.

Anılan kanun, işletmelerin fiktif kasa bakiyelerinin, fiktif ortaklardan alacaklar bakiyelerinin ve işletmede bulunmayan ticari malların hesaplardan çıkarılması amacıyla yapılacak düzeltmelerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak dikkate alınmasını emretmişti.

Bu düzeltmelerin yapıldığı dönemlerde, Kanunen Kabul Edilmeyen Giderlerin işletmelerin başına büyük dertler açacağını her fırsatta ifade etmiştim. Ancak, ne yazık ki bu konuya o dönemde bir çözüm getirilmedi.

İşletmeler Torba Yasanın bu imkânlarından faydalandılar ve düzelttikleri tutarları ilgili gider olarak dikkate aldılar. Böyle bir kanunun uygulanmadığı 2009 yılında 39 milyar lira olarak gerçekleşen Kanunen Kabul Edilmeyen Giderler, 6111 sayılı kanunun uygulandığı 2011 yılında çok daha fazla gerçekleşecek.

Aslında kanunen kabul edilmeyen bu giderler nedeniyle devletin herhangi bir vergi kaybı ya da kazancı yok. İşletmeler dönem içinde gider yazdıkları tutarları beyannamede kanunen kabul edilmeyen gider olarak ekleyecekler. Vergisel açıdan sonuç değişmeyecek.

Ancak, ticari bilançolar açısından sonuç değişiyor. 2011 yılı ticari bilançoları zararlı bilançolar haline geliyor.

Bu mali tablolar ise işletmelerin kredi temininde zorluklar yaşamalarına sebep oluyor. Bankalar ve diğer kredi kuruluşları, zararın nereden kaynaklandığı üzerinde durmaksızın, zararlı işletmelere kredi vermek istemiyor. 2011 yılı mali tablolarını ibraz ederek kredi kullanmak oldukça zor görülüyor.

Sermaye yapıları kötü olan kurumları ise daha kötü bir senaryo bekliyor olabilir. Şu an yürürlükteki Türk Ticaret Kanununun 324. maddesi hükmü gereğince şirketin iflasına karar verilmesi gerekebilir.

Sonuçta; dönem sonu işlemlerinin yapıldığı şu günlerde Kanunen Kabul Edilmeyen Giderlerin büyük sorunlar doğuracağı tüm gerçekliğiyle ortada. Uyarımız açık ve vakit varken hâlâ yanlıştan dönülebilir.

Bedelliye Kıdem Tazminatı Yok

Bedelli askerlik tartışması yasa çıktıktan sonra biçim değiştirerek, işyerinden bu nedenle ayrılanlara kıdem tazminatı ödenip ödenmeyeceği noktasında devam ediyor. Aslında yasa açık. Kimlerin kıdem tazminatı alabileceği, 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesinde şu şekilde yazılır:

a) İşveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunun 25. maddesinin II numaralı bendinde gösterilen ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri nedenler dışında iş sözleşmesinin feshedilmesi,

b) İşçi tarafından 4857 sayılı İş Kanununun 24. maddesinde sayılan nedenlerden dolayı iş sözleşmesinin feshedilmesi,

c) Muvazzaf askerlik dolayısıyla iş sözleşmesinin feshedilmesi,

d) İşçinin bağlı bulunduğu kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme alması amacıyla iş sözleşmesinin feshedilmesi,

e) Kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi rızası ile iş sözleşmesini sona erdirmesi,

f) İşçinin ölümü sebebiyle iş sözleşmesinin son bulması,

g) 15 yıl sigortalılık süresini ve 3 bin 600 gün prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle işçiler kıdem tazminatı almaya hak kazanırlar.

Görüldüğü gibi c bendine göre sadece muvazzaf askerlik nedeniyle işten ayrılan işçiler kıdem tazminatı alabiliyor. Yeni bedelli yasasında artık 21 gün temel askerlik hizmeti yapılmayacak. Bedelli askerlik parası yatırıldığında yükümlülükler yerine getirilmiş sayılacak. Dolayısıyla da kıdem tazminatı da ödenmeyecek.

VEFAT EDEN ANNEDEN ÖLÜM AYLIĞI HAKKI

Babam SSK, vefat eden annem Emekli Sandığı emeklisiydi. SSKli çalışmaktayım ve bekârım. Annemin emekli maaşı bana ve babama bağlanır mı? Teslime Altunbaş

SSK emeklisi babanız evlenmediği sürece müteveffa annenizden ölüm aylığı alabilir. Siz de, Emekli Sandığı emeklisi annenizden dolayı SSKli çalışsanız dahi yetim aylığı alırsınız. Evlenir ya da memur olursanız bu aylığınız kesilir.

SORU - CEVAP

Sorularınız için malicozum6ismmmo.org.tr adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular e-posta ile tek tek cevaplanacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları