Aydın Engin

Bir sabah karabasana uyanmak

28 Haziran 2015 Pazar

Biliyorum, hepinize, hepimize gına geldi. Türk mutfağıyla ünlü bir lokantada yemek yiyen turistin, garsona “Oğlum bana bir bardak su. Ama n’olur patlıcansız olsun” demesi gibi biz de neredeyse “Haydi sohbet edelim ama n’oooolur koalisyonsuz olsun” diyecek haldeyiz.
Ve ne çare ki o sohbet koalisyonsuz olmayacak.
Olmasın da…
Türkiye’nin yakın geleceğinin belirlenebileceği bir eşikten geçiyoruz.
Peki, bu nasıl bir “yakın gelecek” olacak?
Koalisyonlar üstüne gönlümüzden geçenleri sıralayıp onlara sözüm ona ağır yorumlar döktürüyormuşçasına kılıflar bulmanın pek anlamı yok. AKP’yi dışarıda bırakacak bir hükümet formülünün hiçbir olanağı ve olasılığı kalmadı. Dört partili parlamentodan çıkabilecek hükümet formülü de ikiye indi: AKP - CHP ve AKP - MHP.
Üçüncü seçenek erken seçim.
Peki, hangisi?

***

Gözlediğim, izlediğim kadarıyla koalisyon hazırlıkları üstüne ser verip sır vermeyen, rengini, eğilimini, yönelimini belli etmeyen tek parti var: AKP.
Bu siyaseti bezirgânca yöntemlerle yürüten ve bunu iyi beceren bir parti için bir başarı sayılmalı.
Buna karşılık CHP ve MHP kanadı henüz resmi konuşmalar başlamadan, zikzaklar da çizseler bir koalisyonda yer alma eğilimlerini belli ediyorlar.
Özellikle de MHP. Ağır toplardan Ümit Özdağ, AKP ile koalisyonun önündeki olası engelleri temizliyor. Kırmızı çizgileri pembeleştiriyor, hatta kimilerini siliyor. Ardından bizim kaptan Can Dündar ile Ankara Büromuzun elebaşılarından oluşan bir heyeti kabul eden Devlet Bahçeli, AKP ile pazarlığın önünü tıkayan cümleler kuruyor.
Bence her iki MHP’li de koalisyon kapısını kapatmadan ama çok hevesli görünüp pazarlık gücünü zayıflatmadan AKP’den gelecek teklifi bekliyorlar, ama oyun dışında kalmamak için de ha bire top çeviriyorlar…
Aynı cümleleri CHP için de kurmak mümkün. Ünlü 14 maddelik ilkelerden vazgeçmeden ancak 14 ilkeyi ödünsüz savunup koalisyonun önünü tıkamayacak bir üslupla AKP kanadından gelecek teklifi bekliyorlar. Yani onlar da şimdilik oyun dışında kalmamak için tribünlere çekilmiyor, saha içinde top çevirmeyi tercih ediyorlar…

***

Sandığa gidip oyunu kullanmış ve böylece yurttaşlık ödevini yerine getirmiş sayılan bizler, bu ikiye inmiş koalisyon olasılıklarını tribünden seyredip “Bakalım hangisi olacak” gibi pasif bir seyircilikle yetinebilir miyiz?
Her iki olasılık sahiden eşdeğer mi?
CHP’yi AKP ile bir koalisyonda görmek istemeyen, o yüzden de CHP yönetimine parmak sallayıp “Sakın haaa” diye öğütler veren, AKP ile koalisyon yaparsa eriyip biteceğine, bir dahaki seçimde barajın altında kalacağına ilişkin kehanetler savuranlar var.
Bu tavrın, bu sözüm ona siyasal analizin pratikte tek anlamı var: AKPMHP koalisyonu
AKP ve MHP öyle mi?
Her ikisinin de kılcal damarlarında milliyetçiliğin ırkçı soslara da bulanmış izleri capcanlı yaşıyor.
Ermeni müzisyen Tigran Hamasyan’ın Ani -harap ve anıtkentinde konser vermesinden “milli ve ırksal hisleri” tahrik olup “Biz de Ermeni avına mı çıkalım” diye soran, sorabilen Kars Ülkü Ocakları Başkanı ile birkaç gün önce Van’da yaşanan hafif depremin ardından “Bize oy vermeyen Van yıkılsın inşaallah” diyen AKP’li yaratıklar arasında ideolojik ve siyasal bir uçurum yok. Onlar yakın akraba…
Onlar 1993’te Sivas’ta Madımak Oteli’nde ülkenin yüz akı aydınları yakarken de kol kola, omuz omuzaydılar, 1978’de Kahramanmaraş’ta Alevileri topluca öldürürken de…
Bir MHP - AKP koalisyonuna uyanmak bir sabah karabasana uyanmak demek.
Böyle bir koalisyonun değirmenine dolaylı ya da dolaysız su taşıyanları da içine çekip kavuracak bir karabasana…
Bu ülkenin yakın geleceği için tahmin edilemeyecek kadar yakıcı…
Yarın, yetmezse öbür gün de devam etmeye değecek kadar yakıcı…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları