Oruç…

29 Haziran 2015 Pazartesi

Oruç ibadettir.
Tektanrılı dinlerde de öteki dinlerde de “oruç tutmakbir ibadet biçimi olarak yer almıştır.
Eski dilde “nefsin terbiyesi” olarak açıklanır, günümüzde “dürtülerin denetimi” diyebiliriz. İnsan zayıflıklarının güdülemesine karşı durmak, bizi zorlayan arzulara egemen olmak, irademizi güçlendirmek için yaptığımız bir ibadet.
Oruç niyetle başlar. Oruç tutmaya niyet edeceksiniz. Allah için yaptığınızı da bileceksiniz. Çok önemli bir noktadır bu.
Oruç tuttuğun görülsün, bilinsin diye yapıyorsan niyetin bozuktur. Bu “görülsün, bilinsin, nasıl dindar olduğum anlaşılsın” diye yapılan ibadetlerin tümü de niyet bozukluğu ile sakatlanmıştır. Oruç da böyledir, cuma namazları da böyledir.
Oruç, bilenler bilir, aç susuz kalmak değildir. Bütün beden işlevlerinin denetim altında tutulması demektir. Bütün organların bu ibadete katılması demektir.
Zihinle başlar oruç. Kötülük düşünmeyeceksin. Kimse için kötü düşünmeyeceksin. Kimseyi aldatmayacaksın. Kimseyi kandırmayacaksın. Kimseye tuzak kurmayacaksın. Kimseyi arkadan vurmayacaksın.
(İyi de koalisyonu nasıl kuracaksın? Koalisyon kurulamıyor gibi yapıp erken seçim planlarını nasıl gizleyeceksin? “İlerde hesabını görürüz” diye niyetlerini nasıl gizleyeceksin? Eyvah ki eyvah!)
Zihinle başlar oruç, dil orucu ile devam eder. Yani, yalan söylemeyeceksin. Kötü söz etmeyeceksin. Kimsenin kalbini kırmayacaksın. Arkadan konuşmayacaksın. İnsanları çekiştirmeyeceksin, gıybet nedir, ağır günahtır.
(Hadi bakalım, bir eyvah daha. Hem oruç tutacaksın hem de dilini tutacaksın, zor iş. Deniz Baykal-R.Tayyip Erdoğan görüşmesinde birbirlerine güzel şeyler söylemişlerdir umarım. Öyle de olmuştur. Belki de Deniz Bey, Tayyip Bey’e şu kaset olayını da sormuştur, “işin aslı neydi?” diye. Aldığı yanıttan da hoşnut olmuştur umarım. Belki de Cumhurbaşkanı, Deniz Bey’in kolunu tutup “Eskide kaldı dostum, takma kafanı” demiş, gülüşmüşlerdir.)
Gözün orucu var, günaha bakmayacaksın. Eski Bakan da şu ünlü saati ramazan boyunca takmayacak. Hani şu Rıza kardeşin hediye ettiği, eski Bakan’ın da ödemiştim diye kâğıtlar çıkardığı saat. O saate bakmak günah, artık bayramda takar. Rıza kardeş de bu arada ödül aldı. Ramazan-ı şerifte.
Elin orucu var, günaha uzanmayacak.
(Eyvah ki eyvah! Rüşvet alınmayacak, rüşvet verilmeyecek. İyi de işler nasıl yürüyecek? Günlük olaylardan büyük ihalelere kadar işlerin yürümesi durursa bu memleket nasıl idare edilecek? Acaba eldiven giyilse rüşvet caiz olur mu? Bunu da sormak lazım. Neyse, bu arada birisi “günah işleme özgürlüğü” mü demişti? Durumu kurtarır belki.)
Elin orucu var demek ki. Sahte belge düzenlemek de olamayacak belli. Zor işmiş bu.

***

Oruç tutmak bir aydır ama din ahlakına sahip olmak ömür boyudur.
Din ahlakı, yalan söylemeyi, başkalarını aldatmayı, kumpas kurmayı, arkadan vurmayı, sahteciliği yasaklar.
Din ahlakı, israfı yasaklar, haksız mal edinmeyi yasaklar, çalmayı yasaklar, ülkenin parasını çalmayı, malını mülkünü satmayı yasaklar.
Siz, din adına konuşanlar, din adına ibadet edenler, bütün bunları nereye koyacaksınız?
Ortaya çıkmış, kanıtları açıklanmış suçları nasıl örteceksiniz, bunların saklanmasına nasıl ortak olacaksınız? Bütün bunları nasıl kabul edeceksiniz? Bütün bunları nasıl içinize sindireceksiniz?
Bilip de bilmezden gelmek,
Duyup da duymazdan gelmek,
Görüp de görmezden gelmek,
Suçların ortağı olmak değil midir?
Aç kalmak, susuz kalmak kolaydır dostum, ama
Oruç tutmak, gerçek orucu tutmak kolay değildir.
Zor olan, gerçekle yüzleşmektir.
Zor olan, gerçeğin gereklerini yapmaktır.
İnsan olmak da bu yüzden zor; ama güzelliği de burada.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları