Seçimler yapıldı. Yeni TBMM oluştu. Cumhurbaşkanı ve AKP ise bugün yarın başkanını da seçecek olan Meclis’i yok sayıyor; geçici olarak görevde bulunan, yalnızca rutin işleri yürütmesi beklenen hükümetle tehlikeli birtakım işlerin peşine düşüyorlar. Cumhurbaşkanı ülkeyi “topal ördek” bir hükümetle ve bir zamanlar savaş ilan ettikleri “Milli Güvenlik Konseyi” ile yönetmeye çalışıyor. Olacak iş değildir. Zaten bu durumu normal karşılayan da yoktur. Herkesin sorduğu “Cumhurbaşkanı-AKP ikilisi ne yapmak istiyor” sorusudur.

***

Ne yapmak istiyorlar? Meclis’i daha çalışmaya başlamadan yok sayma eğilimindeler. Eğer seçilen milletvekilleri vekilliklerine sahip çıkar, “biz buradayız” diyebilirlerse, bu plan tutmayacaktır. Başkanını seçen, Divan’ı oluşturan Meclis duruma hâkim olabilir; seçim öncesi verilen sözleri yerine getirmek için harekete geçebilir.
Bu eylem, herhangi bir koalisyon hükümetinin kurulmasına bağlı değildir. “Topal ördek” hükümet varsın “hükümet etmeyi” sürdürsün. AKP de Cumhurbaşkanı da memleket için yaşamsal önemde kararları Meclis’in onayı olmadan alamayacaklardır. Örneğin bir maceraya girişemeyecek, önemli birtakım yasaların gündeme gelmesini engelleyemeyeceklerdir.

***

Günlerdir Türkiye’nin aklı başında yazarı, çizeri, aydını, entelektüeli bir maceraya karşı uyarıyorlar. Aklı başında olmayan ve “Aman yoldan çıkmayalım, Saray ne derse onu yapalım” diyenler arasında bile itiraz edenler var. AKP hukuksuzlukta ısrarı kuşku yok deneyecek; iktidarını sürdürmek, “ne pahasına olursa olsun” bildiğini okumak isteyecektir. CHP ve HDP’nin, seçim öncesi verdikleri sözleri unutmadılarsa, hükümet kurulsun kurulmasın Meclislerine sahip çıkmaları, MHP’yi sıkıştıracak, AKP’yi durdurmak için yeterli olacaktır.

***

Görünen o ki, AKP, özellikle de Cumhurbaşkanı karmaşık bir strateji ile erken seçimin kapısını zorlamak niyetindedir. Varsın zorlasın. Anayasanın 114. maddesine göre siyasi partilerin Meclis’teki vekil sayılarına göre yer alacakları bir hükümetle gidilecek seçimler çok başka koşullarda gerçekleşecek, bu kez sokağın partisi de demokratik haklarının bilinciyle müdahil olmayı bilecektir. İktidarlarını korumak için ülkeyi ateşe atmayı ya da böyle bir tehditle siyaseti biçimlendirmeyi düşünenler umdukları sonucu alamayacaklardır.

***

Şimdi görev, verili siyasi yapı içinde seçilmiş Meclis’in muhalif çoğunluğundadır. Yeni seçilmiş Meclis’in üyeleri AKP’nin, şantajına, blöfüne prim vermeyebilir; çözümün kapısını açabilirler. Koalisyon görüşmelerinde de ipe un serme yarışını kazanma niyetinde olan AKP’nin Meclis’i çalıştırmamak için komisyonların seçimini uzatmayı denemesi de beklenebilir.
Ne yaparlarsa yapsınlar; Meclis’in seçmene söz vermiş milletvekilleri duruma el koymalı, Meclis’i çalıştırmalı, durumu bütün açıklığı, çıplaklığı ile halka, seçmenlerine açıklamalıdırlar.
AKP’nin manevra alanı sanıldığı kadar geniş değildir.