Yeni dönemin ipuçları: Güçlenen etnik yapı politikası

02 Temmuz 2015 Perşembe

Türkiye’de etnik temelli politika güç kazanacak. AKP’nin Kürt seçmenlerini büyük ölçüde kaybetmesiyle, Türk- Kürt politik ayrımının güçlendiği söylenebilir. HDP, AKP’yi pek çok Güneydoğu- Doğu ilinde silip süpürdü. Kürt etnik bölgesi daha güçlü bir siyasal karakter kazandı.
Şüphesiz AKP’den Kürt oyu kaymasında, RTE’nin, anayasa ve demokrasiyi askıya alan tek adam yönetimi, ayrıca Kürt meselesine karşı seçim öncesi tavrı da etkili oldu. Burada HDP’nin Kürt aşiret ve etkili kişi ve çevreleri ile seçmenleri üzerinde yoğunlaşan politikasının başarısını da görmek gerek.
AKP’nin bugüne kadar Kürt bölgesindeki “ekonomik yardım/destek” politikalarıyla, iktidarda bulunma avantajıyla, Kürt seçmeninin yarısını kendi safında tutabiliyordu. AKP içinde bölgeden güçlü bir Kürt politikacı milletvekili grubunun varlığı da seçmeni AKP’de tutan bir etkendi. Bu seçimde ortaya çıktı ki, Kürt kültürel ve ulusçu kimliği, ekonomik vaatleri aştı, eskitti.

‘Türkiyeleşti’ mi, daha çok Kürt partisi mi?
HDP’nin bu güçlü sıçrayışında etkili olan, AKP’den kaçan Kürt oylarıdır. Türk seçmen oyları marjinaldir. Bu durum HDP’yi aslında daha güçlü bir “Kürt Partisi” haline getirdi.
Yüzde 13 oyla barajı aşması ile HDP “Türkiyeleşti” mi? Şüphesiz ki HDP bir Türkiye partisidir. MHP’nin HDP’yi yok sayması ile bu yeni siyasi olgu ortadan kalkmış olmuyor. Bu olsa olsa bir devekuşu politikasıdır.

HDP ‘Sol’un yeni muhalefet lideri mi?
Türkiyeleşme ile kastedilen, HDP’nin sepetinde ağırlıklı veya salt Kürt meselesinin olup olmamasıdır. Şimdiye kadar HDP’lilerin dile getirdiği hâlâ ana konudur Kürt kimliği, Kürt istekleri. Türkiye’nin büyük sorunları vardır. Ekonomide, hak ve özgürlüklerde, demokraside, yargıda. HDP “Kürt meselesi çözülürse, bunlar da çözülür” gibi bir düşü satmaya çalışıyor. Bu onları salt Kürt kimliğine odaklı Kürt partisi kılar, kendini kabul ettiremez.
Özellikle HDP destekçisi Türk medyatörleri, HDP’yi “Türkiye’de solun, muhalefetin yeni lideri” olarak yükseltmeye çalışıyorlar. Şüphesiz HDP’nin sol söylemleri var. Ama Kürt kimliğine odaklı bir parti kimliği, onu Kürt ulusçusu parti yapar. Sol söylemine gelince, Demirtaş’ın seçim meydanlarında İslami-dini söylemleri yabana atılır değildi. Ne amaçla olursa olsun.
Prof. Dr. Yılmaz Esmer’in şu bilimsel saptamasını paylaşıyorum: “HDP yüzde 13 aldı ve tüm analizler bunun yüzde 10 ya da 11’inin Kürtlerden geldiğini gösteriyor. Sağ-sol, dindar/laik ayrımının yanında Türk siyasi tablosuna yeni bir boyut kazandırdı bu durum: Etnik kimlik. Eğer dedikleri gibi bir Türkiye partisi olurlarsa o zaman ideolojisine bakmamız gerekecek; laik mi değil mi; sosyal demokrat mı, ekonomik reformları destekliyor mu? Ben şu anda siyasi yelpazede nereye koyabileceğimizi bilmiyorum. Çok yeni bir boyut.” (Radikal, Barçın Yinanç’la söyleşi)
HDP’ye akan AKP oylarının geri dönüşü söz konusu değil. AKP’deki diğer Kürt oyları da HDP’ye akar mı? Bu tartışmalıdır, bence çoğu akmaz.
Bütün bu süreçte, PKK’nin Türkiye siyaseti üzerindeki “silahlı vesayet” dayatmasının sona erip ermeyeceği, genel politikaları etkileyici olacaktır.
Bu yeni siyasi durum/yapı bir süre böyle konsolide olur. Daha ilerideki aşamalarda Kürt meselesi şöyle yeni bir ayrımla karşılaşır, yeni saflar belirlenir: Türkiye ile birlikte yaşamak isteyenler/ yaşamak istemeyenler... Demokrasi-insan hakları / muhafazakâr-İslamcılık yanlıları...

***

MHP’nin Meclis Başkanlığı’nı AKP’ye teslim etmesi, MHP’nin lafta muhalefetinin tipik örneğidir. Pratik lafın, düşüncenin özüdür. AKP-MHP koalisyonu ile hükümet kuramadan erken seçime gitme olasılıkları çarpışıyor.

***

Kas Hastalıkları Derneği: İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu derneği Bakırköy’deki yerinden sokağa atmak için yeniden harekete geçti. Sayın Topbaş, bu yakışık değil.. Lütfen engel olun...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları