Suç ortaklığı

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Tarihsel olarak bu ülke, düşünceleri nedeniyle öldürülenlerin, ancak onları öldürenlerin yetkililerce bulunmadığı bir ülkedir.
Suruç olayında ilk kez durum değişiktir; cinayeti işleyenler bellidir. Cinayetinin asıl işleyeni IŞİD-Irak ve Şam İslam Devleti’dir. İkinci derece işleyeni, yani hukukta kullanılan eski deyimiyle feri faili de, HDP eş genel başkanının açıkça ve çok doğru olarak vurguladığı gibi AKP iktidarıdır. IŞİD’in Arapça kısaltması DEAŞ’ı nedense(?) ısrarla kullanan AKP iktidarı, büyük dış politika yanlışları; çözüm sürecindeki başarısızlığı ve onunla bağlantılı PKK cinayetleri; güvenlik ve istihbarat yetersizliği nedenleriyle, Suruç’ta suç ortağıdır.
Suruç’tan sonra IŞİD’e karşı savaş açılması AKP’yi sorumluluktan kurtarmaya yetmez.
Diğer taraftan, AKP Suruç konusunda kendisini aklamadan onunla ortak hükümet kurmaya çalışmak, her şeyden önce suça ortak olmak anlamına gelir.
Suruç sorumluluğu yetmiş gibi PKK’ye karşı topyekûn savaş ilan edilmesi çözüm sürecini tümüyle yok edeceğinden ülkenin geleceğini karartacak yeni bir AKP girişimidir.
CHP, ABD izniyle ülkeyi kendi oluşturduğu koşulların sonucu olarak iki cephede birden savaşa sürükleyen ve üstelik seçimleriden yenik çıkmış bir AKP ile hükümet kurmamalıdır.

Şu rövanş işi
AKP Genel Başkanı partisinin İstanbul bayramlaşmasında, Osmanlı’yı canlandırma konusunda kararlı olduğunu bir kez daha açıkladı. Bu anlayış AKP’nin iliklerine işlemiş olan Cumhuriyetin rövanşını alma politikasının yeni bir dışavurumudur.
Yazdıkları ve yaptıklarıyla yaşamını, tıpkı patronu gibi Cumhuriyetten rövanş almaya adayan Başbakan, anımsanacağı gibi, koalisyon görüşmelerine rövanşist bir anlayışla gelmeyin diye kestirip atmış, CHP Genel Başkanı buna biz rövanşist olmayacağız diye karşılık vermiş ve o da bundan memnun olduğunu açıklamıştı.
Bu söz paslaşmasının anlamı çok açıktır; AKP-CHP koalisyonu kurulursa, AKP’nin Siyasal İslamcı kimliğiyle yaptığı çağdışı uygulamaların, hukukta, eğitimde ve bilimde yaptıklarının kalıcılaşması sağlanmış olacaktır.

Değneğin iki ucu
AKP değneğinin bir ucunda iktidarı boyunca kararlılıkla uyguladığı Cumhuriyetten rövanş alınması var; öbür ucunda da Suruç.
CHP, biri tarihsel öbürü de onun doğrudan uzantısı olarak güncel olmak üzere bu iki ucu belli AKP değneğine sarılacak ve üstelik cumhurbaşkanına bağımlı bir başbakanın başkanlığında kurulacak hükümetin ortağı mı olacak?!
CHP üst yönetimi partiyi, ideolojisi ve kadrolarıyla sağa doğru değiştirme ve dönüştürmeyi iş edindi; kimi sağcı yorumcuların alkışları arasında AKP’lileştirdi. Son zamanlarda bunu başardığını ve Yeni CHP oluşturduğunu sıkça ve gururla dile getiriyor. Önseçimde başarılı olan ve diğer az sayıdaki milletvekilinin dışında partide solcu ve ulusalcı bırakmayan CHP yönetimi, bu dönüştürmesinin doğal(?) bir sonucu olarak AKP’nin Cumhuriyetin rövanşını alma isteğine göz yummak istiyor olabilir; ya da AKP’yi dizginleyebileceği gibi safça bir varsayım yapabilirdi.
AKP PKK’ye savaş ilan ederek Cumhuriyetin rövanşına seçim yenilgisinin rövanşını da eklemek istiyor.
Eğer, gerçek savaşçı yüzü Suruç’ta bir kez daha su yüzüne çıkan AKP ile işbirliği yaparsa, CHP yönetimini ne bu dünyada seçmenler kurtarabilir ne de öbür dünyada AKP!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları