Nasıl Bir Demokratikleşmedir Bu?

03 Ekim 2013 Perşembe

Paket açıldı, gördük ki demokratikleşme adımları diye sıralanan maddelerin çoğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin daha önce TBMM’ye verdiği yasa önerileriydi. AKP, “nefret suçlarında zamanaşımı uygulanmaması”, “siyasal partilere seçimlerde aldıkları oy oranına göre devlet yardımı yapılması”, “farklı dil ve lehçelerde seçim propagandasına izin verilmesi”, “seçim barajının düşürülmesi”, “kişilere ait bilgilerin gizliliği / yasadışı dinlemelerin engellenmesi” gibi değişiklikler öngören bu önerileri reddetmişti. 

CHP’nin, Alevi yurttaşlarımızın istemleri doğrultusunda cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi konusundaki yasa önerisi yine TBMM’deki AKP çoğunluğu tarafından geri çevrilmişti. Paketten anladığımız kadarıyla AKP bu konuda Sünni İslam adına hâlâ ısrarcıdır. 
Dolayısıyla Başbakan’ın ana muhalefete yönelik 
“Bunlar hiçbir değişikliği istemiyorlar; hiçbir öneri getirmiyorlar” biçimindeki eleştirileri yanlıştır ve haksızdır. 

 

***

Süryanilerin Mor Gabriel Manastırı’nın devlet tarafından gasp edilmiş topraklarının iadesi paketteki tek yeni adımdır. Gökçeada’da bir yandan devlet, öte yandan özel yağmacılar tarafından gasp edilen Rum yurttaşlarımızın mülklerinin iadesi talebinin ise pakette karşılığı bulunmamaktadır. 
Nevşehir Üniversitesi’ne 
Hacı Bektaş Veli adının konulması, Roman Dil ve Kültür Enstitüsü açılması gibi paket içerikleri vitrin süslemeleridir. Ayrıca böyle bir enstitü Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde 2010 yılında açılmış, fakat altyapı eksikliği nedeniyle atıl kalmıştır. 
Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması konusu pakette yer almamıştır. AKP sözcüleri bunu Yunanistan ile Türk-Müslüman azınlığa ilişkin karşılıklılık ilkesine bağlamaktadır. Ruhban Okulu’nun açılması Türkiye Cumhuriyeti uyruklu Rum-Ortodoks yurttaşlarımızın talebidir. Yunanistan kendi uyruğundaki Türk-Müslüman yurttaşlarına haksızlık yapıyorsa, ayıp işliyorsa buna Türkiye’nin de kendi yurttaşlarına haksızlıkla, ayıpla karşılık vermesi devlet ciddiyetiyle bağdaşır bir tutum değildir. Hele 
“demokratikleşme” söz konusuysa…

 

***

Din ve mezhep nasıl insanın doğumuyla birlikte edindiği bir kimlik parçası ise anadili de doğumla edinilen bir kimlik parçasıdır. Anadilinde eğitim Türkiye Kürtlerinin güçlü ve (bence) haklı bir talebidir. Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan herkes hayatın her alanında eşit olmalıdır. Demokratikleşme bir anlamda toplumdaki eşitsizliklerin giderilmesidir. 
Pakette bu sorun çözüm getirecek bir biçimde yer almamış, AKP tarzı göstermelik bir seçenekle geçiştirilmiştir. Uygar bir devlet yurttaşlarına kendi anadillerinde eğitim vermekle yükümlüdür. Kürt ailelerine, 
“Çocuğuna anadilinde eğitim aldırmak istiyorsan paranla özel okula gönder!” demek, o ailelerle alay etmekle eşanlamlıdır. Eğitimde yoksul ile varsıl arasında yeni bir uçurum yaratmak sosyal devlet anlayışıyla bağdaşmaz. 

 

***

İnsan Başbakan’ı dinleyip yazılan çizilenlere göz attıkça “Nasıl bir demokratikleşmedir bu” diye sormaktan kendini alamıyor.

2 Ekim 2013 - Cumhuriyet



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları