Aydın Engin

İktidarda bir avuç zorba

29 Temmuz 2015 Çarşamba

“Nihayet baklayı ağzından çıkardı” diyeceğim uymayacak. Adam  zaten ağzına hiç bakla koymadı. Siyaset sahnesinde belirdiğinden beri dilinin ucuna geleni kavraması güç bir pervasızlıkla söyledi. (Okurlara not: Burada doğru terim pervasızlık değil bir başka sözcüktür. Ancak suç oluşturacağı için kullanılmamıştır.)
İstanbul’a belediye başkanı olduğunda “Beni İstanbul halkı seçti. O halde bu şehrin imamı benim” buyurdu. Daha yeniydi. Acemiliğine verdik, “Kardeş yanlış öğrenmişsin, sen belediye başkanı seçildin, imam, müezzin değil. Silkin ve kendine gel” demekle yetindik.
Sonra milletvekili, sonra başbakan, en sonunda da cumhurbaşkanı oldu. Bu kez de kendini şehrin değil devletin imamı olarak görmeye başladı. Kâh sarayın  mimberine çıkıp sığ demokrasi kültürü ile fetvalar verdi; kâh “devletin emiri” olup fermanlar dillendirdi.
Buyurdu: Okunurken benim bakanlarımın Menemen bardağı gibi sıralanıp poz verdiği o Dolmabahçe mutabakatını çöpe atın. Buyurdu: Bu ülkenin Kürt sorunu yoktur…
Buyurdu: Müzakere masası filan yoktur. Devlet terör örgütü ile müzakere etmez…

Buyurdu: IŞİD’e iki üç bomba sallayın, ardından bütün gücünüzle Kandil’e, PKK kamplarına çullanın…
Buyurdu: Barış süreci bitmiştir. Şimdi savaş zamanı…
Buyurdu: Bütün Türkiye’de bir cadı avı başlatın. HDP etkinliklerinde öne çıkan kadın erkek kim varsa gözaltına alın, içeri tıkın.
Sonuncusunu dün, Çin gezisi öncesinde giderayak buyurdu: HDP milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılsın!..

***

Bütün bunlar, demokrasinin ayaklar altına alınıp üstünde tepinilmesinden öte anlamlandırmanın pek güç olduğu bu girişimler niye?
Koalisyon görüşmelerinin siyasal cilvelerden ibaret olduğu hemen  hemen belli oldu.
Cumhurbaşkanlığı sarayında “danışman” adı altında bir araya getirilenlerin söyledikleri gerçeğe dönüşmek üzere. Kasımda tekrar seçim yapılacak. Bunun için HDP’nin devre dışı bırakılması şart. 7 Haziran’da bunu yüzde 10’luk seçim barajı ile önlemeyi denediler ama olmadı. 6 milyon seçmen HDP’ye oy verdi. Baraj gümbür gümbür yıkıldı; parlamentoda inatla, ısrarla “Demokrasi de demokrasi… Barış da barış…” 80 milletvekili belirdi.
80 Kürt milletvekili değil. Kürt, Türk, Süryani, Ermeni, Ezidi, Müslüman, Hıristiyan, yani Türkiye’nin birebir aynasını oluşturan 80 milletvekili…
O yüzden tekrar seçim.
Amaaaa ya tekrar seçim de tutmazsa?
Devletin emiri olduğuna iyiden iyiye inanmış zat “tekrar seçim”de de istediği sonuç çıkmaz, onun “milletin iradesi” dediği sağı solu pek belli olmayan seçmen kitlesi tutar bu kez de 180 HDP milletvekilini Meclis’e yollarsa ne diyecek? Bu kez de tutup “Tekrar seçimin tekrarı gerekiyor. Yani ben tek başıma iktidar olacak, Anayasayı değiştirecek kadar asker milletvekiline kavuşana kadar seçim” diyemeyeceğini, çok istemesine rağmen bunu kabul ettiremeyeceğini bildiğinden köklü bir çözüm aradı ve buldu: HDP milletvekillerinin dokunulmazlığı kaldırılsın…
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda (Bir darbe anayasası olmasına rağmen) “Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devletidir” yazıyor.
Türkiye Cumhuriyeti adlı hukuk devletinde siyasetin son durumu işte böyle…

***

İçimi sıkıntı bastı. TV izlemeyi bıraktım. İnternette dolanıp siyasal gelişmeleri gecikmeden izleme niyetinden vazgeçtim.
Daha ciddi konularla ilgilenmek üzere kitaplığın karşısına geçtim. Devlet ve rejim biçimlerine ilişkin birkaç kitap çektim, hızla göz gezdirdim.
Onlarca siyasal kavram, onlarca devlet biçimini tanımlayan terim önümde resmi geçit yaptılar…
Demokrasi, diktatörlük, faşist diktatörlük, askeri diktatörlük, sivil diktatörlük, plütokrasi, monarşi, cumhuriyet, meşruti demokrasi, demokratik cumhuriyet…
Böyle sürüp gidiyor. Hepsi için kısa, özlü açıklamalar da yapılmış.
Biri çok ilgimi çekti: Oligarşi…
Batı metinleri oligarşiyi “Küçük bir grubun siyasal egemenlik kurduğu devlet biçimi” diye tanımlıyor…
Ayverdi Sözlüğü’ne göre oligarşinin tanımı şöyle: “İktidarın birkaç kişilik grup elinde bulunduğu siyasi rejim…”
Ama en kestirmesini, en doğrusunu Marksist literatürde buldum:
Oligarşi: İktidarda bir avuç zorba…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları