İnsan ve Dost Yanı

26 Ocak 2014 Pazar

Sevgili,
Uğur Mumcu öldürülmesinin 21. yılında bir kez daha içtenlikle anıldı. Uğur Mumcu’nun aradan geçen bunca zamandan sonra her yanda içtenlikle anılmasındaki nedenleri anlamak için, Cumhuriyet’in 24 Ocak tarihli sayısında yayımlanan yazılarıyla Nilgün Cerrahoğlu’nun dünkü köşesinde yer verdiği, 28 yıl önce yazılmış olan “Narsisizm” başlıklı yazısına göz atmak yeter.
Yıllar önce yazılmış yazılar bugün kaleme alınmışçasına güncel.
Uğur’u unutulmaz kılan da bu.
Topluma mal olmuş insanların, yaşamlarının toplumu ilgilendiren yönleri vardır, bir de kendi özelleriyle ilgili yanları.
Toplum açısından ikinciler ile birincileri birbirlerine karıştırmamak gerek. Çünkü nihai tahlilde, ikinciler birincileri etkilememelidirler.
Uğur Mumcu, toplumun, emeğin, demokrasinin, özgürlüğün, bağımsızlığın, “kuvvacılar”ın dostuydu, yaşamını bu ideallere hasretti, onlar uğruna can verdi.
Bu yüzden toplum ona çok şey borçluydu.

***

Uğur Mumcu’nun özel hayatı ne olursa olsun bu değişmezdi. Huysuz, asık suratlı, sevimsiz, ağzını bıçak açmaz, insanları bütün olarak sevmekle birlikte, onlara bireysel bazda uzak biri olsaydı da, o toplumsal Uğur Mumcu anıtından bir şey eksilmezdi.
Ama Uğur Mumcu, tanıyanları ve dostları için kişisel özellikleri ve dost yanıyla da eşsizdi.
Kendini toplumsal sorunlara adamış insanlarda zaman zaman görülen en çarpıcı eksiklerden biri, teker teker insanlarla uğraşmaya vakit ayıramamalarıdır. Uğur bunun tam tersiydi. Kim dara düşse, mahkemeye çıksa, hapse girse, hastalansa Uğur orada olurdu hep. Yani mağdurun prensip olarak, kavram olarak yanında durmakla yetinmez, bizzat fiilen yanında olurdu.
Böylelikle mazluma moral verirken, zalime de “bu mazlumlar kimsesiz ve yalnız değiller” mesajını iletirdi.
İnsana yalnız kavram olarak değil, tekil insan olarak değer verirdi.
Dostlarına düşkün ve bağlıydı. Bütün dostlarını birbirleriyle dost kılmaya çalışır, hatta zorlardı. Uğur Mumcu’nun dostu olduğu için yakın dost olduğum ve ilişkiyi sürdürdüğüm birçok insan var ki, Uğur’un etkisiyle onları benim çocukluk arkadaşlarımmış gibi algılıyorum.

***

Dostluğu keyfili bir adamdı, çünkü güler yüzlüydü, eli açıktı, şakacıydı, mükrimdi.
Hep dostlarından konuşur, genellikle de övgüyle söz ederdi. Şu ya da bu nedenle bir dostuyla arası bozulduğunda da artık ondan bahsetmez olurdu. Yani yine kötü konuşmazdı. Sadece konuşmazdı, o kadar.
Yazılarında kendini gösteren mizahı özel yaşımına da egemendi. Uğur’un bulunduğu meclislerde kahkaha baskın olurdu. Neşesi, bulaşıcıydı.
Vefalı ve duyarlı bir dosttu. Abdullah Baştürk’ün ölüm haberini aldığında ellerini yüzüne kapatıp katıla katıla ağladığına tanık oldum.
Dostları, kitapları, araştırmaları ve ailesiyle dolu bir hayatı vardı ve bu ona yeterdi, başka bir şey özlemez, aramazdı; örnek bir aile babasıydı.
En büyük lüksü Ayvalık Kadastrocular Sitesi’ndeki sade yazlık eviydi. O öleli beri evin ön ve arka bahçelerindeki ağaçlar büyüdü, yeşillikler gürleşti.
Diyeceğim o ki, yazarlar vardır, yazıları yeter, tanımasan da olur; yazarlar vardır, yazılarıyla yetinip hiç tanımasan daha iyi olur, ama bir de yazarlar vardır; yazılarının yanı sıra bir de onları tanısan çok iyi olur, yaşamına başka bir boyut ve renk katarlar.
İşte Uğur Mumcu o sonuncu kategoridendi.
Özetle tıpkı yazdığı gibi yaşadı.
Bütün yaşamı boyunca, dostlarına, yakınlarına sıcaklık saçtı. Bütün toplum Uğur’u özlüyor, hiç tanımamış olanlar da, ama tanıyanlar, o sıcak dostu daha bir başka özlüyorlar.
O eşsiz, sıcak dostluğu için de sonsuz teşekkür borçluyuz Uğur’a!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları