Emperyal üfürükçülük

05 Ağustos 2015 Çarşamba

Güzel bir laf vardır, “Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar” diye... Panİslamistler, esip üfürmekte liderliği kimseye bırakmaz. Hamaset, tarih soslu din sömürüsü, dış politikada “emperyal üfürükçülük” olup çıkarken kaplan kesilirler. “Hamasetle peynir gemisi yürümediği” için uçak sınırı geçti mi “kuzuya” dönüşürler. Çin ve Endonezya’ya son cumhurbaşkanlığı ziyareti ve Uygur Türkleri karşısında “Çin’e karşı boynum kıldan ince” tutumu bunun son tezahürü. Yoksa yurtdışı Türkler ve akraba toplulukları siyasetinde fiyasko her yerde. “Saraybosna’dan Şam’a, Mogadişu’dan Urumçi’ye” edebiyatını bırakın, Kırım’da Tatarlara, Gürcistan’da Ahıska Türklerine, Bulgaristan ve Yunanistan’da Türk azınlığa bakın. Türkiye’nin “biçareliğini” görürsünüz...

***

Hamaset düzeyi için Haziran 2015 Sarıkamış’ından bir kuple (Bağlamına takılmayın, her yerde her şekle bürünür): “Bosna Hersek’e gidin bizi göreceksiniz. Arnavutluk, Makedonya, Türkmenistan, Kazakistan, Azerbaycan, Moğalistan’da bizi göreceksiniz. Her yerde bizi göreceksiniz.”

***

Misal Kırım. Kırım Tatarlarının ahvali şeraiti ortada. Rusya ile Batı arasındaki bilek güreşinin “yitirilen kalesi”, kendi kaderini tayin hakkını kullandığı referandumla Rusya Federasyonu’na katıldı. Batı kabullenmese de nüfus dengeleri çoktan Ruslar lehine değişmiş Kırım’ın üstüne Ukrayna da “soğuk su içmek” durumunda. Sovyet döneminde topraklarından koparılan ve geri dönüşlerinde kendilerini mülksüzleşmiş bulan Kırım Tatarlarının makûs talihi hiç değişmedi. Bugünse Türkiye için işin ucunda domates, patlıcanın yanı sıra enerji bağımlılığı sebebiyle “Rusya’ya karşı boynum kıldan ince”den ötesi yok. Batı’nın “yaptırım” silahına eşlik etse, “peynir gemisini yürütemez”. Ankara’da kongre düzenler, insan hakları incelemesi için de Moskova üzerinden heyet yollarlar. Lafa gelince “her yerde” olanlar, Kırım’da “Rusya’nın izin verdiği yerdedir”.
Gürcistan’daki Ahıska Türkleri de aynı. Güvenlik tehdidi diye diye yaşadıkları sınır bölgelerinden sürülürler de Tiflis’e bir telkin işitemezsiniz.

***

Balkanlar’da en geniş Türk azınlığın yaşadığı (1 milyon 200 binden fazla) Bulgaristan’da Türklerin namlı Hakve Özgürlükler Hareketi’nin (HÖH) lideri 2010 ziyaretinde malum şahısla mı görüşmemiş... Kurdurursunuz “Müslüman Demokrat” soslu Hürriyet ve Şeref Halk Partisi’ni (HŞHP). Türkleri böldürürsünüz. Barajı bile aşamaz!

***

Yunanistan’da Batı Trakya’da yaşayan 160170 bin Türk için 1213 senede ne yapılmıştır? Atina’nın Türklerin azınlık olarak varlıklarını inkâr siyaseti milim oynatılamamıştır. Üç yakıcı mesele “müftülük seçimi, eğitim ve kimlik aidiyeti” yerli yerindedir. Türkiye’de hamasetin ismi ise “Atina’ya cami” oluverir. Atina’da üç-beş solcunun ötesinde Türk azınlık filan yaşamaz. Ne gam! Caminin müdavimleri Pakistan, Bangladeş ve Balkan azınlıktan göçmenler olacaktır.

***

Özetle “meze yapılan” akrabalara bir hayırları yok. Bırakın dünyayı kendi hinterland’ında ne gücü, ne kültürel hegemonyası yetmezken, “Her yerdeyiz” diyerek bir dünya imparatorluğu halüsinasyonuyla ahkâm keserler. Bu kadar...

***

Evrensel, Özgür Gündem gazetelerinin de dahil olduğu 90 kadar haber sitesine erişimin TİB kararı ve mahkeme onayıyla engellenmesi basına karşı savaşın son tezahürü. Gazeteciler olarak susmayacağız. Zira; “Basının iki temel görevi, haberleriyle kamu adına her tür iktidarı denetlemek ve gerçeğe ulaşmak için her türlü görüş ve sesin kamuya ulaşmasını sağlamaktır. Bu görevlerden biri sınırlamaya uğrarsa ülkede basın ve ifade özgürlüğü, dolayısıyla demokrasiden söz etmek imkânsız hale gelir. Bugün gazetelere, haber ajanslarına, televizyon ve internet sitelerine getirilen sansür, kısıtlama ve baskılar özgür medyanın işlevini hedef almaktadır.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD’de darbe tehdidi 7 Eylül 2018
Zaharçenko darbesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları