Aydın Engin

27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 14 Ağustos…

16 Ağustos 2015 Pazar

27 Mayıs’ta da, 12 Mart’ta da, 12 Eylül’de de bu ülkede sistem değişti.
Peki, önceki gün Rize’de adam neyi ilan etti?
Sistem ne olmuş?

Yaaaaaa!..
Şaşırdınız mı?
Hatırlayın…
Daha 10 Ağustos 2014’te, Cumhurbaşkanı seçimi sırasında adam uyardı. “Ben alıştığınız cumhurbaşkanlarından olmayacağım. Koşan, terleyen, yetkilerini sonuna kadar kullanan Cumhurbaşkanı olacağım” dedi.
Pek umursamadınız. Koşmayı Atatürk Orman Çiftliği’nin koşu parkurunda sabah sporu yapacak diye anladınız. Terlemesini dert etmediniz, “Duş alır, deodorant sürer, koku geçer, yapmazsa da Emine Hanım düşünsün” deyip omuz silktiniz.
Arkasından 26 Kasım 2014’te 4. Esnaf ve Sanatkârlar Şûrası’nı bahane edip kürsüden açıkladı: “Bizim medeniyetimizde, bizim millet ve medeniyet ruhumuzda esnaf, sanatkâr gerektiğinde askerdir, alperendir. Gerektiğinde cephede vatanını savunan şehittir, gazidir, kahramandır. Gerektiğinde asayişi tesis eden polistir. Gerektiğinde adaleti sağlayan hâkimdir, hakemdir.”
İrkilip ürpereceğinize dalga geçmeyi yeğlediniz. O cümlede geçen “bizim medeniyetimizde” vurgusunun “bir başka medeniyet, başka bir değerler sistemianlamına geldiğini ya kavramadınız ya umursamadınız.
Baktı ne dese anlamıyorsunuz önceki gün harbiden ilan etti:
İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir”.
Artık bunu da anlamazlıktan gelemezsiniz. İşte ilan edildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim sistemi fiilen değişmiş.
Askeri darbelerde de sistem fiilen değişmez miydi? Bu da öyle işte.
Hani anayasanın ikinci maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti… demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” diye yazıyor ya, o artık öyle değil. Artık müebbet başkanı Recep Tayyip Erdoğan olan, askeri, polisi ve ille de yargı erkini temsil eden hâkimi mahallemizdeki bakkal, nalbur, oto tamircisi, dondurmacı, beyaz eşya servisi, manav, balıkçı, kasap filan olan esnaf ve sanatkârlardan oluşan bir yönetim sistemi geçerli.
Şimdi eksik olan tek bir adım kaldı: Anayasanın bu yeni yönetim sistemine uyumlu kılınması. Yani Recep Tayyip Erdoğan bir düğme buldu, şimdi o düğmeye uygun bir gömlek biçmek görevi önümüzde duruyor.
Kimse kalkıp “Yav, bu bal gibi darbedir. Hani eski Ceza Yasası’nda 146. madde diye ünlenen madde vardı; hani ‘Türkiye Cumhuriyeti Teşkilâtı Esasiye Kanunu’nun tamamını veya bir kısmını tağyir, tebdil veya ilgaya ve bu kanun ile teşekkül etmiş olan Büyük Millet Meclisi’ni iskata veya vazifesini yapmaktan men’e cebren teşebbüs edenler’ diyen madde… E işte, var olan, geçerli olan anayasa tağyir de (değiştirme) edildi, tebdil de (başka şekle sokma) edildi. Bu anayasayı çiğnemek değil midir, cezası çok ağır değil midir” diye şikâyet edip hukuktan medet ummasın.
Adam açıkça söylüyor: İster kabul edilsin, ister edilmesin…
İtirazınız mı var?
Öyleyse 22 Kasım 2015 seçimlerine şimdiden hazırlanmaya bakın ya da sesinizi kesin, boynunuzu bükün...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

25 ay 13 gün sonra 16 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları