Tutuklu Ulusal İrade!

12 Haziran 2012 Salı

Bir yıl önce bugün ulusal iradenin seçtiği, aralarında Mustafa Balbayın da bulunduğu 2 CHPli, 1 MHPli, 5 BDPli milletvekili hâlâ tutuklu

TBMM üyeleri, yabancı yetkililer, Türk ve yabancı basın; demokrasi ilkeleri ile çelişen bu durum konusunda görüş birliğindeler. Ulusal iradeyle seçilmiş kişilere bu uygulamanın demokratik olmadığını ısrarla söyleyip yazıp duruyorlar.

ABnin genişlemeden sorumlu temsilcisi Stefan Füle, Ankarada Tutuklu milletvekilleri konusu ve üç siyasi partinin mutabakatına karşın iktidarın çözüm önerisini reddetmesi bir sorun! dedi. Aynı amaçla Ankaraya gelen Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz da aynı doğrultuda konuştu.

Devlet protokolünün (1) numarası Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Tümünü TBMMde görmek istediğini, demokrasinin yerinin TBMM olduğunu söyledi.

Devlet protokolünde halkın iradesi yasamayı temsil eden (2) numaradaki TBMM Başkanı Cemil Çiçek Tutuklu milletvekilleri konusunun sürüncemede kalmasından yana değilim. Mahkeme çözsün diye bekledik, ancak bugüne kadar bir sonuç çıkmadı. Bu durum da siyaseten, yasal değişiklikle çözülebilir dedi.

TBMMde parti temsilcilerini toplamadan önce Çiçek Siyaset ciddi bir iştir. Bu işi sulandırmadan yapmak gerekir. Anlaşılıyor ki birileri bu sorunun çözülmesinden ziyade tribünlere oynamayı tercih ediyor”, sonrasında Makul noktaya gelindi açıklaması ile ulusal iradenin gerçekleşeceği umudunu verdi.

Ne yazık ki devlet protokolunün (3) numarası, yürütmenin başı olan Mr. President (Sayın Başkan) Recep Tayyip Erdoğan ise yasamayı ve ulusal iradeyi takmayarak hayır dedi!

Şimdi bu TBMMde ulusal iradeden söz edilebilir mi? Ne diyor darbeler ile pişmiş 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel: Mağdur yaratmayın. Birileri de gelir bu dönemi araştırır!

Troianın geleceği

Türkiyede 20 bin höyüğün varlığından söz edilir. En küçüklerinden biri Çanakkaledeki Troiadır. Ancak dünyada en çok tanınanıdır. Çünkü Troianın İzmirli hemşerimiz Homeros gibi, günümüzün deyimiyle, bir halkla ilişkiler uzmanı vardı! Bir an düşünün öteki 20 bin höyüğün de birer Homerosu olsaydı, uygarlık tarihinde Anadolunun yeri yücelerin de ötesinde olmaz mıydı?

Antik Yunancasından Homerosu okuyan Fatih Sultan Mehmete, Troiayı bulmak için yola düşen ilk insan da denilebilir.

7 yaşındayken yine Homerosun destanındaki Troianın düşü ile Alman Heinrich Schliemann da Çanakkaleye gelmişti. 1865te İngiliz arkeolog Frank Calvertten kazıyı devir alarak önemli buluntulara ulaştı. Ancak Troia Kralı Priamusa ait olduğunu söylediği hazineyi kaçırdı. Hazine bugün Moskovada Puşkin Müzesinde sergileniyor.

1988’de Almanya Tübingen Üniversitesinden Manfred Korfmann Troiayı kazmaya başladı, 2005’te ölmeden önce Türk vatandaşlığına geçtiğinde soyadından yakıştırma ile işçilerinin Osman Hoca demeleri nedeniyle Osman adını aldı.

Korfmann, ayrıca Troia Vakfı kurdu. Tüm kitaplarını Çanakkalede Korfmann Kütüphanesine bağışladı. Kütüphane, Çanakkale Üniversitesine bir araştırma enstitüsü gibi hizmet veriyor.

Osman Hocanın başlattığı Troia Müzesinin tasarımı tamamlanmış olup yapımına kasımda başlanması bekleniyor. Böylece Çanakkalede oluşturulacak bellek niteliğinde bir merkezden Troia kazılarının yönetilmesini planlıyordu.

Yerine Alman arkeolog Ernst Pernicka geçti. Ancak Pernicka, Stuttgarter gazetesine, başkanlıktan ayrılacağını açıkladı. Türk hükümetinin izin vermesi durumunda 2013te başkanlığı devir alacak olan ABD Viskonsin Üniversitesinden Villiam Alyvardın klasik dönemi çalışacağını, Alman arkeolog Peter Jablonkanın tunç çağı dönemi kazılarını yürüteceğini söyledi.

6 ciltlik Troia kitabının da 2015 yılında tamamlanacağını bildiren Pernicka, 15 yıldır kazıyı destekleyen Daimler Benz firmasının hamiliğinin sona erdiğini, Ernst Reuter Vakfının da parasının kalmadığını belirtti. Tarihin bu anıt kentinin geleceği bakalım nasıl olacak.

***

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Osman Murat Süslü geçen hafta Türkiyede kazı yapan Alman arkeologlar ile bir toplantı düzenledi.

Troianın geleceği ve Türkiyede yapılan 12 Alman kazısının durumları değerlendirildi. Gergin bir havada geçtiği söylenen toplantıda Sivasta Kuşaklı ve Çanakkalede Sigeion kazılarının, eksik ödenekleri nedeniyle yeterince uzun sürmediği, güvenlik önlemleri alınmadığı için kazı izinlerinin askıya alındığı açıklandı.

Madonnanın fotoğrafı!

Geçen hafta 50 binden fazla izleyici Madonna Louise Cicconenin olağanüstü gösterisini ve şarkılarını coşkuyla izlerken, bir anlamda İstanbulda yerel bir depremle sarsıldı.

İtalyan-Amerikan asıllı baba, Fransız-Kanadalı anneden doğan, 14 Ağustosda 54 yaşına girecek olan Madonnanın İstanbul konseri bir göğsünü gösterdiği fotoğraflarla öne çıktı. Benzeri gösteriyi bizim sanatçılarımızın da tekrarlayıp tekrarlamayacaklarını bilemeyiz. Madonna ilk çıplak resminden 25 dolar kazanmıştı!

Liseden mezun olduktan sonra cebinde 35 dolarla Nev Yorka giden Madonna, bir lokantada garson olarak çalıştıktan sonra gösterilerde ikinci derece konumdan kısa sürede birinciliğe yükselmişti. Bir değerlendirmede 300 milyon plak satışı ile dünyanın en güçlü 25 kadını arasına konuldu.

Biz, yine Madonnanın fotoğraflarına dönelim. 1978 yılında Playboy ve Penthousedergilerine verdiği çıplak poz fotoğraflarının satışı 100 bin doları, tek bir fotoğrafı ise 2009da Nev Yorkta Christies müzayedesinde 37 bin 500 dolara alıcı buldu.

İstanbuldaki göğüs gösterisinden tam bir ay önce yine Nev Yorkta Bonhams müzayedesinde bir başka fotoğrafına 5 bin dolar beklenirken 23 bin 750 dolara satıldı. Fotoğrafçı Steven Meiselin çektiği bu fotoğrafı sigara yasağına saygı duyarak perdeleyip yayımlarken, konserde Madonnanın göğsünü göremeyenlere de sunmuş oluyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları