Fahrenheit 451

28 Ağustos 2015 Cuma

Haberin toplumsal açıdan en korkunç tarafı hiç de şaşırtıcı olmamasıydı.
Olay özetle şöyle: Kocaeli Kartepe’de işlettiği büfede ruhsatlı olarak alkollü içki satan Güler Sezgin’in işyerine, 24 Ağustos akşamı 23.30 sıralarında polis memuru D.B. gelmiş ve yasak saatinden sonra içki sattığına dair hakkında şikâyet olduğunu belirtmiş, Güler Sezgin’in böyle bir şey olmadığını söylemesine rağmen, polis tartışmaya başlamış, büfeci ve eşini döverek kimi içki şişelerini kırmış.
Mağdur olduklarını belirten Sezgin, devlet hastanesinde muayene olduğunu ancak yara izi olmadığından darp raporu da alamadığını söylemiştir.
Güler Sezgin’in, iddialarını doğrulayan elindeki kırık içki şişelerinin dışında delili yok. Bu durumda onlar da ne kadar delil sayılır, takdirinize kalmış.
Ama şunu sormak isterim:
- Türkiye’nin genel ortamına bakınca olay sizi şaşırttı mı?
Ülkemizde yaşam biçimine müdahale artık, “umuru adiye”den oldu.
Artık insanlar, korkudan evlerine kapanarak içiyorlar. Daha doğrusu Anadolu’nun çoğu kesiminde öyleydi de, artık daha büyük merkezlere de sıçramaya başladı.

***

Ama bir açıdan bakınca, içki içenlere baskı artık önemini yitirmiştir. Öyle ya, insanlar artık şehit olan evlatlarının, eşlerinin cenaze törenlerini nerede yapacakları konusunda bile baskı altında olduklarına göre!..
Beşikten mezara insanlarımızın yaşamlarının her anını ve her yönünü denetim altında tutmayı hedefleyen “Tayyibanizm”in bunun için kullandığı en etkili, en sinsi araç mahalle baskısıdır. Tayyibanizmin, bu konuda yol gösterici ideologlarının polise bu mekanizmada biçtikleri rol de, seyirci kalmakla sınırlı pasif tutumdu.
Ama olayımızda, Güler Sezgin’in büfesini sık sık ziyaret eden polis memuru D.B. durumdan vazife çıkarıp kendisine biçilen rolün sınırlarını aşmış.

***

Bilimkurgu türünün en güzel yapıtlarından biri olan Ray Bardburry’nin “Fahrenheit 451” adlı kitabı, gelecekte kitap okumanın yasaklandığı, insanların iktidar televizyonuyla beyinlerinin yıkandığı bir toplumu anlatır.
Bu toplumda, asıl işi yangını söndürmek olması gereken itfaiyeciler artık buldukları kitapları ve kitap barındıran evleri yakmakla görevlendirilmişlerdir.Tıpkı mahalle baskısını önlemek yerine ona ön ayak olan, hatta içinde rol alan bizim anlı şanlı memurumuz D.B. gibi.
Görüyorsunuz, günümüz Türkiyesi bilimkurgu romanlarını bile doğrulayan garipliklerin diyarı haline geldi.
Belki de bu gerçeği görmek için polis memuru D.B’ye kadar gitmeye bile gerek yok.
Şu sözlere baksanıza:
“Milletin doğrudan cumhurbaşkanı seçmesiyle yeni bir düzene girilmiştir. İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir.
Bu sözlerin sahibi, o fiilen değiştiğini söylediği anayasanın 104. maddesi gereği işleyişini ve uyumlu çalışmasını gözetmekle yükümlü olan Recep Tayyip olunca, gariban polis memuru D.B.’ye ne denebilir ki?
Tayyibanizm’in dehşeti “Fahrenheit 451”i bile aştı vallahi!
Doğrusu pes!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları