Aklın hırsa yenik düşmesi

05 Eylül 2015 Cumartesi

İsveçli arabulucu Birger Dahlerus, 1 Eylül 1939 günü Adolf Hitler ve Mareşal Hermann Göring ile yaptığı görüşme sonrası Hitler’e ilişkin şu notları tutmuştu: “Heyecanı sürekli artıyordu. Kollarını sallamaya başladı. Ve benim yanımda ayakta dururken bağırdı. ‘Eğer İngiltere bir yıl savaşmak isterse bir yıl savaşırım; eğer iki yıl savaşmak isterse iki yıl savaşırım.’ Konuşmasına kısa bir ara verdi. Sonra yeniden başladı. Hançeresi yırtılırcasına bağırıyor, vahşi hareketler yapıyordu. ‘İngiltere eğer üç yıl savaşmak isterse üç yıl savaşırım.’ Kol hareketlerini vücut hareketleri izledi. ‘Gerekirse on yıl savaşırım.’ Sıkılı yumruğunu sallıyordu; öne doğru eğilmişti, başı neredeyse yere değecek gibiydi. Son derece uygunsuz bir durumdu.” (Walther Hofer, Die Entfesselung des zweiten Weltkriegs –İkinci Dünya Savaşı’nın Başlaması-, Frankfurt a.M./Hamburg 1960, s. 338)
Hırsını tatmin için neleri göze alabileceğini II. Dünya Savaşı’nı başlatmasından sekiz yıl önce Nazi Partisi’nin Hamburg şefi Albert Krebs kaleme aldığı anılarında şöyle aktarıyor: “Önünde büyük bir Avrupa haritası asılıydı. İşaretparmağını üzerinde sinirli bir şekilde sağa sola hareket ettirerek anlatıyordu. Bir tür coşku sarmalındaydı. Anlatımı dinsel bir tebliğ, bir peygamber kehanetiydi sanki. ‘Bir gün inanılmaz büyüklükte topraklara hâkim olacağız. Ve bu inanılmaz büyüklükteki toprakların güvenliğini sağlamak zorunda kalacağız. Bu, yüz bin adamla mı, üç yüz bin adamla mı sağlanabilir? Milyonları seferber edeceğiz!’ (Albert Krebs, Tendenzen und Gestalten der NSDAP -Almanya Nasyonal Sosyalist Partisi’nin Eğilimleri ve Şekillenmesi-, Stuttgart 1959, s. 145)

***

Hitler üzerine bu tür gözlemlerin ve yorumların sayısı sonsuza kadar çoğaltılabilir. Gözlemcilerin ortak kanısı, Almanya Nasyonal Sosyalist Partisi’nin kurucusu ve “ebedi” liderinin “normal” bir insan olmadığıdır.
Uzmanlar ise Hitler’i bir “saldırgan bir canavar”, bir “kıyıcı”, bir “yok edici”, “kindar bir katil” gibi sıfatlarla tanımlamakla birlikte onun tıbbi anlamda bir deli olduğu görüşünü paylaşmamaktadır.
Fakat gözlemcilerin de, uzmanların da birleştikleri nokta, onun, aklı hırsına yenik düşmüş bir insan olduğudur. Bunun yol açtığı davranış bozuklukları sokaktaki insanın algısına “delilik” olarak yansısa da bunun psikiyatrik açıdan bir geçerliliği yoktur. Diğer yandan Hitler’in deli olduğuna ilişkin olası tıbbi bir teşhis böylesi insanlık düşmanı bir canavarı hukuk karşısında masum kılmaya neden olacağından sakıncalıdır da.

***

Hitler’in aklının önüne geçen hırsı, Avrupa’da altı milyon Yahudi’nin ve 1939-1945 yılları arasında süren, kendisinin başlattığı II. Dünya Savaşı sırasında çeşitli ülkelerden asker- sivil elli milyon insanın hayatına mal olmuştur.
Hitler’de görülen ve dünya kamuoyunda “delilik” olarak algılanan davranış bozukluklarını Mussolini’den Stalin’e, İdi Amin’den Pol Pot’a kadar birçok diktatörde gözlemledik, gözlemliyoruz. İşin dramatik yanı bu davranış bozukluklarının çeşitli ülkelerde kitleler tarafından bir siyasal/ ideolojik yansıma olarak algılanarak benimsenmesidir. Hitler’in de iktidara 1933 yılında seçimler yoluyla geldiği unutulmamalıdır.
Aklı başında insanlara düşen görev, toplumu, öncelikle de çevrelerini akılları hırslarına yenik düşen politikacılar konusunda uyarmaktır. Günümüzde de barışı korumanın yolu büyük ölçüde bu uyarıdan geçmektedir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları