Özgür Mumcu

Her şeyi Erdoğan’a bağlamak

17 Eylül 2015 Perşembe

Akp bu seçimde ne vaat edecek? Haziran seçiminden önce başkanlık rejimi vaat etmişti. Cumhurun reisi, Davutoğlu’nun ne kadar yetersiz bir hatip olduğunun ayırdındaydı. Taze siyasetçiyi yalnız bırakmadı. Açılış, açılış gezerek 400 milletvekili ve kendine başkanlık istedi.
AKP, başkanlık rejimini seçim beyannamesine koymuştu koymasına ama Davutoğlu başkanlığı biraz yarım ağız savunuyordu. 7 Haziran’ın hemen ertesinde de bu işe Erdoğan kadar gönüllü olmadığını itiraf etti:
“Başkanlık sistemine geçmek istedik ama buna halk yetki vermedi. Şu anda yeni bir tablo var, herkes bu tabloyu var olan sistem içinde yönetmekle zorunludur.”
Parlamenter sisteme hiçbir zaman karşı olmadığının da altını çizmeyi ihmal etmedi.
Bu elbette Cumhurbaşkanı’nı memnun edecek bir açıklama değildi. Zaten kendisi de “tablonun var olan sistem içinde yönetilmesini” engelledi. Seçimden sonra ortadan kaybolan ancak Baykal’ın yanında ve Ak Saray dışında bezgin bir poz verebilen Erdoğan bugün tekrar belirleyici.
Canlı yayında “400 milletvekili” açıklamasından sonra yapılan Hürriyet baskınında “Seçim sonuçları ne olursa olsun seni başkan yaptıracağız” dendi. Son kurultayda da AKP’yi bazı iktidar yanlılarını dahi isyan ettirecek şekilde tastamam kendine bağladı.
Başkanlık rejiminin gündemden düşer gibi olması Davutoğlu’na “ya aslında parlamenter rejim de çok şey değil yani” demek imkânı sağlamıştı. Kısa süre de zapturapt altına alındı. Başbakan’ın elinde amirine itaat etmek haricinde bir seçenek şimdilik görünmüyor.
Dolmabahçe’ler, mutabakatlar, çözüm süreçleri havada uçuşur iktidar medyası silahlara veda manşetleriyle halay çekerken bugünkü şiddet sarmalına girmemizde de bu başkanlığın payı var.
Selahattin Demirtaş’ın tarihi “Seni başkan yaptırmayacağız” açıklaması üzerine mesele hızla değişti. Bu açıklama sonrasında AKP seçim beyannamesindeki “çözüm sürecine” ilişkin bölüm matbaaya giderken düştüğü için beyannamenin basılı ilk versiyonunda yer almadı.
Dolmabahçe mutabakatının mimarlarından Yalçın Akdoğan, seçim sonrası ne dedi? “Erdoğan’ı başkan seçtirmeyeceğiz aslında bir tahrikti.”
Peki, Cumhurbaşkanı’nın tahrik olmasının sonucu neydi? Yine Akdoğan’dan gelsin:
“Dediler ki bunlar Erdoğan’a düşman. Biz de Erdoğan düşmanlığı yaparsak barajı geçeriz. Peki, süreç ne olacak? Bunu düşünmediler. Bile bile süreci kurban ederek girdiler.”
Yani barajı geçersen ve Erdoğan’ı başkan seçtirmezsen süreci kurban edersin.
Süreç dediğin toplumsal barış dediğin bu kadar basit. “Fazla sesini çıkartma, suyuma git.”
Bir şahıs ve onun siyasi geleceği üzerine kurgulanan süreç çöktü.
Bakalım, PKK eylemleriyle bu çöküşü hızlandırarak Erdoğan’a arzuladığı milliyetçi tepki oylarını toplayacak bir ortam yaratmaya devam edecek mi?
Bakalım, başkanlık sistemi olmasa da olur diyen Davutoğlu’nun yeni seçim beyannamesinde başkanlık sistemi yer alacak mı?
Bakalım, matbaaya giderken hangi bölümler düşecek?
Ortadoğu’da etnik ve dini fay hatları kırıldığı için deprem üzerine deprem yaşanıyor, memlekette de bu fay hatlarını kırmak için yoğun bir çaba var.
Sonsuz bir deprem fırtınasına yakalanmak istenmiyorsa memleket sorunlarının bir kişinin kapris ve hayallerine bağlanmasına bir son verilmeli.
“Yine mi her şeyi Erdoğan’a bağladın” diyenler olacaktır. Ben yapmadım. Erdoğan, her şeyi Erdoğan’a bağladı. AKP’siz bir iktidar yolunu kapatan MHP ona yardım etti, Cumhurbaşkanı’nın şahsına zimmetlenen AKP ise hükmi şahsiyetinin iradesini hükümsüz kılarak o bağların teminatı oldu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları