Hikmet Çetinkaya

İnsanın ilkelleşmesi ve ölüm vadileri...

23 Eylül 2015 Çarşamba

Çağdaş insan düşmanlığın kölesi olup ilkelleşmez, terörü lanetler...
Düşmanlığın kökenini, gerekçesini araştırır!
Körgüdülerine ve önyargılara benliğini kaptırmaz.
Irkı, dini, dili, inancı, mezhebi, rengi ne olursa olsun, çağdaş insan düşünür, aydınlığın kapısını aralamak için çaba harcar...
Önce kendini bir başkasının yerine koyar.
Kimdir o başkası?
Karın, çocuğun, baban, annen, kardeşin, yakının, komşundur...
Türkiye’de üniter devlet çatısı altında yaşayan Türk, Rum, Kürt, Ermeni, Arap, Laz, Çerkes, Süryani...
Alevi, Sünni!
Dini, ırkı hiç fark etmez...
Farklı partilerden, farklı ideolojilerden gelseniz bile bu coğrafyada birlikte yaşamanın koşullarını öğrenir çağdaş insan!
Yargı bağımsızlığını savunur, hukukun üstünlüğünü...
2015 Türkiyesi’nde
Anadolu’da yaşayan insanları etnik, dinsel kimliklerinden dolayı ötekileştirmek isteyenlere karşı çıkmak, faşizmin çıkmaz sokağına girmek isteyenleri uyarmak, çağdaş insanın birincil görevidir...
Adadolu’da yaşayan herkes kardeştir!
Cizre’de, Silopi’de, Ağrı’da, Iğdır’da, Suruç’ta, Roboski’de yaşanan ölümler, iki ateş arasında kalan Kürt yurttaşlarımız ve şehit cenazelerimiz.
Anlattıklarım ve bugün yaşadığımız sorunlar İlhan Selçuk’un 30 yıl önce yazdığı gibi feleğin çarkından geçmiş kimi politikacılara romantik gelebilir.
Siyasette duyguya yer olmadığını öne sürenler insancıllığa bıyık altından gülebilir...

***

Siyasette hem duygu hem de akıl eşit olacak; insan, insan sıcaklığını yüreğinde duyumsayacak...
Çağdaş insanın yüreği sevgi, barış, kardeşlik için çarpar, savaşmak için değil...
İlhan Selçuk’un yıllar önce yazdığı bir yazısından alıntı yapayım size:
......Üstelik Anadolu’da köyde, kasabada, mahallede, kapı komşu, yan yana, iç içe yaşayan Türk ile Kürt arasında her gün taş üstüne taş koyarak duvar örmeye çabalayanlar var; bu işi yurtseverlik uğruna yaptıklarını sanıyorlar...
Çok yanlış...
Anadolu’yu yurt belleyen insanların benliklerine düşmanlık tohumları serpmek, emperyalizmin oyununa gelmek demektir; bunun için herkes lafını söylerken dokuz kez yutkunmalı, düşünmeli, düşüncesini tartmalıdır...
Ortadoğu halklarının birbirinin boğazına sarılmasıyla akıtılan kandan, ölümlerden kazançlı çıkan küresel güçler ve uluslararası büyük şirketler değil mi?
Bu nedenle çağdaş insan, düşmanlığın nedenlerini araştırıp bulan, körgüdülerine ve önyargılarına benliğini kaptırmayan kişidir...
Düşmanlık duygusunun kölesi olan kişi ister eğitimli, ister eğitimsiz olsun, ilkelleşir, kana kan intikam duygularının sarmalında yaşar!
Anadolu’da ne Türk ilkelleşmeli ne de Kürt...
Çünkü ilkelleşmenin bedelini çoluk çocuğumuzla hepimiz birden öderiz...

***

Suriye’deki acımasız iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan göçmenler ve onların hüzünlü öykülerini yine hep birlikte izliyoruz...
Kin ve nefret tohumları serpilmiş o Mezopotamya’da binlerce yıllık tarih ve kültür kan gölünden dönüşmüş...
Şimdiye dek Ege kıyılarından Yunan adalarına lastik botlarla, çürük teknelerle geçmeye çalışanların kaçı boğularak öldü?
İnsanın, siyasetçilerin, iktidar güçlerinin ilkelleşmesinin faturasını Aylan bebekler ödüyor...
Tek sözcükle anlam çeşitlemesi yaparsak, o yelpazenin acımasız kolları açılır, alay, nefret, kin, küçümseme, aşağılama dalga dalga yayılır.
Ve insan ilkelleştikçe, ölüm vadileri çoğalır...
Yaşamın yedi rengi kaybolur!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları