Hikmet Çetinkaya

Köle düzeni...

24 Eylül 2015 Perşembe

Zamanın akışına kapılmak, ikindi yağmurlarında ıslanmak, denize yakın bir yerde düşüncelere dalmak...
Bugün Kurban Bayramı’nın ilk günü...
Böyle günlerde umut fırtınasının içinde olmalı insan.
Mavi derin suları seyretmeli, sonbahar yağmurunda ıslanmalı...
Ben bunları düşünürken, tarihin sayfaları geldi aklıma. Puşkin döneminin Çarlık Rusya’sı, çok gerilerde kalmıştı ama o ölümsüz şair hâlâ belleklerimizdeydi.
Önceki gece nedense aklıma Puşkin gelmişti.
Cumartesi günü Ataol Behramoğlu’nun köşesinde çıkan iki fotoğraf beni derinden etkilemişti.
“Yorumsuz” başlığı ve iki fotoğraf...
Üstte Vietnam, 1972... Altta Cizre, 2015...
Bu, bir şair duyarlılığıydı...
O iki fotoğraf her şeyi gözler önüne seriyor, şaire sadece susmak düşüyordu...
Ataol’un “Yorumsuz”u, her şeyi apaçık anlatıyordu...
Eğer o fotoğrafları görmeyen varsa, Cumhuriyet Portal’ı açıp, tüm yazarlar bölümünde (19 Eylül 2015) görebilir...
Puşkin’in yapıtlarını Ataol Behramoğlu çevirdi. Ben Puşkin’in “Yüzbaşının Kızı” kitabını gençlik yıllarımda okumuştum... O kitabı kim çevirmişti anımsayamadım yazımı yazarken.
Puşkin soylu bir aileden geliyordu. Liberal düşünceye sahipti. Şiirlerinden bunu anlıyorduk okuduğumuzda.
Puşkin bu düşüncelerinden dolayı Besarabya’ya sürülmüştü 19. yüzyılın başlarında...

***

Puşkin’in ilk şiirlerinde liberal düşünceleri öne çıkar...
Bir başkaldırı vardır, acı, hüzün, sevda!
Çarlık Rusya’sının o yıllardaki toplumsal yapısında kölelik düzeninin kalıtımı küçümsenmeyecek biçimde güçlüdür.
Bu yapının arkasında kilisenin desteği vardır...
Soyluların uçsuz bucaksız topraklarında çalışan köylüler “köle kimliğinden” öte başka bir kişiliğe kavuşmazlardı.
Çoğunlukta olan köylüler, azınlıkta olan soyluların yani toprak beylerinin boyunduruğu altındadır kilisenin büyük katkısıyla.
Peki, Puşkin bu sömürü düzenine neden karşı çıkıyordu?
Zaten soylu bir aileden geliyordu Puşkin...
Birileri dürtmüştü Puşkin’i!
Ne demiş olabilirlerdi şaire?
“Köle düzenine, sömürüye, baskıya, şiddete karşı çık; ne ezen ne ezilen insanca hakça düzen, diye çığlık at, haykır!”
Belki kiliseye inat şeytan dürtmüştü Puşkin’i:
“Ey Puşkin, sen şair yüreği taşıyorsun, kölelerin yanında olmalısın soylu bir aileden gelsen bile.”
Şair duyarlıdır!
Ataol da şair yüreğinde insan sıcaklığı taşıdığından iki fotoğrafla tüm gazeteleri, yazarları atlatmıştır, hiçbir şey yazmadan...
Biri 43 yıl önceki ve diğeri geçenlerde yaşanmış acıyı...
O büyük kaçışı!

***

Soyluluk Puşkin’in bir yerine mi batmıştı? Puşkin köle düzenine neden karşı çıkmış, dili olmayanların dili olmuştu?
Şairin yüreği biz gazetecilerden, siyasetçilerden, sosyal medyada “fink atanlar”dan çok ama çok duyarlıdır...
İnsan sevgisini, hayatı derin sularda, tarihin sayfalarında, umut saçan doğada görür...
Kadın ruhunun inceliklerini bizden daha iyi bilir şairler...
Ataol Behramoğlu salt Türkiye’nin değil dünyanın şairidir...
Çağımızda köle düzenini savunan, köleliğe boyun eğen, Tanrı’ya tapar gibi lidere tapan ilkel insan var.
Çağdaş insan çoğu kez tarih kitaplarını kendisinin dışındaki bir dünyanın öyküsü gibi okur; tarihin içinde yaşadığını hiç düşünmez...
Oysa insan tarihin içindedir...
Tarih hayattır! Şiirdir, öyküdür, romandır!
Barışa, kardeşliğe, sevgiye, aşka açılan pencere tarih sayfalarıdır.
Oysa hepimiz tarihsel devinimin birer parçasıyız...
Burnumuzun dibinde Ortadoğu haritasının yeniden çizildiğini bilemeyecek kadar aymaz mıyız?
Tüm okurlara mutlu bayramlar!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018
Hoşça kal hüzün... 6 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları