Bardak

25 Eylül 2015 Cuma

Altan Öymen, dört ciltlik anılarının başında, otuzlu yıllarda anneannesiyle sokağa çıktığında, Ulus’taki Atatürk heykelinin karşısından her geçişinde selam durduğunu anlatır.
Atatürk heykeli karşısında kemali ciddiyetle selam duran kısa pantalonlu küçük çocuk, kuşkusuz, neden selam durduğunu tam olarak bilmiyordu.
Küçük Altan, zamanla büyüdü, o heykelin teslim olmamışlığı simgelediğini öğrendi.
Küçük Altan, o heykelin Cumhuriyeti temsil ettiğini öğrendi.
Küçük Altan, o heykelin aydınlanmayı, çağdaşlaşmayı, eğitim seferberliğini temsil ettiğinin bilincine vardı zamanla.
Ve küçük Altan, zaman içinde anladı ki, selam durduğu, bir kişi olmaktan çok, teslim olmamış ve 20. yüzyılın en büyük atılımlarından birini gerçekleştirmiş bir ulustu.
Bütün bunları, Rize’nin AKP’li Belediye Baş kan Prof. Dr. Reşat Kasap’ın kentin Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk heykelini kaldırıp, yerine çay bardağı koyma projesi tartışılmaya başlanınca düşündüm.

***

Önce bir noktayı vurgulamakla başlayayım: Ülkemizdeki Atatürk heykelleri fazlalığı beni hep rahatsız etmiştir. Özellikle, Cumhuriyet değerlerinin düşmanı olan ve Atatürk’ün mirasını hukukla birlikte ayaklar altına alan, 12 Eylül yönetimi, her türlü habasetini hamasetle sarıp sarmalamak amacıyla her yana Atatürk heykelleri dikerken bayrakların boylarını büyütüp devleşen sorunları gözden kaçırmaya çalıştı.
Heykel fakiri ülkemizde, toplumun önde gelen değerlerini temsil eden, anımsanacak başarıları gerçekleştiren kişilerinin heykellerini dikmek yerine, tek adam kültünü beslemek istercesine hep, hem de kimileri her türlü estetikten yoksun Atatürk heykellerini dikmenin yanlış olduğunu düşündüm ve hâlâ da düşünmekteyim.
Ama hiçbir zaman ısınamadığım tek adam kültünü pompalamak için oraya buraya Atatürk heykelleri dikme yöntemi ne kadar yanlış ise onun simgesi olduğu, Cumhuriyet ve değerleriyle Atatürk heykelleri üzerinden hesaplaşmak da o kadar acınası bir davranış.

***

Yıllardır eleştirdiğimiz oraya buraya Atatürk heykel ve büstleri dikmek yanlışının ardına gizlenerek mazur gösterilmeye çalışılan bu davranışın gerçek niyetini görelim!
Evet, Rize’ye yeni bir heykel dikilecekse bunun, örneğin Cumhuriyet döneminde Rize’ye çayın getirilmesi ve orada yetiştirilmesinde katkıları olan Ali Rıza Erten, Zihni Derin, Şevket Raşit Hatipoğlu (Bu konuda Soner Yalçın’ın dünkü Sözcü’deki köşesine bakabilirsiniz) gibi kişiler olmasının daha doğru olacağını yadsımamakla birlikte, Cumhuriyet Meydanı’ndaki Atatürk heykeline takmanın da Cumhuriyeti Vahabileştirmek projesinin bir parçası olduğunu görmezden gelemeyiz.
Cumhuriyeti Vahabileştirmek konusunda, iktidarın son yıllarda harcadığı mezbuhane çabalar, bir sonuca ulaşmayacaktır.
Reşat Kasap’ın, Atatürk heykelinin yerine çay bardağı konması önerisini Rizelilerin kabul edip kendilerinin bir bardak ile simgelenmelerine rıza göstereceklerini de hiç mi hiç sanmıyorum. Ama eğrisi doğrusuna denk gelip olursa da, “demokrasinin cilvesi” der, gülüp geçeriz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları