Duygusallıklar

03 Ekim 2015 Cumartesi

Duygusal bir millet olduğumuzu elbette biliyorduk fakat bu dönemde olduğu kadar hiç duygusallaşmamıştık.
Duygularımız depreşmiş, tavandan tabana hüngür şakır ağlaşma hallerindeyiz.
Üzüntülerimiz geometrik fırlayışlarla zirve yapıyor.
Dört saldırgan, evinin kapısında meslektaşımız, arkadaşımız Ahmet Hakan’ı döverek, burnunu, kaburga kemiklerini kırarak hastanelik ettiler.
Herkes çok üzüldü.
Başbakan da üzülmüş; “Kim ne gerekçeyle yaparsa yapsın hiçbir şekilde şiddeti onaylamak mümkün değil. Hele gazetecilere dönük olarak yapılan her türlü eylemi bu anlamda ben kınarım ve doğru görmem” diyor duygu dolu bir yüz ifadesiyle.
Ahmet Hakan’ın 14 Eylül’de koruma talep ettiği ve bir türlü alamadığı İstanbul Valiliği de üzgün. Sayın Vali bizzat Ahmet Hakan’ı arıyor, “tedbir alma konusunda biraz (abç) geciktiğimizi düşünüyoruz” dedikten sonra ekliyor, “Sizin korunmanız konusunda gerekli önlemleri alacağız, geçmiş olsun.”
Geçmiş” sözcüğü buraya cuk oturuyor.
Üzülen, duygulananlar yalnızca Başbakan ve İstanbul Valisi değil.

***

Meslektaşımızı, Star gazetesindeki köşesinde, “İstersek seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun” diye yazarak hedef gösteren Cem Küçük de, “Evinin önüne gidecektim. Bunlar dayak yememişler hiç. Bizim hatamız bunlara zamanında dayak atmamak oldu” diyen AKP Gençlik Kolları Başkanı ve milletvekili Abdürrahim Boynukalın da… Şimdi biri saldırıyı kınarken öbürü de “Evinin önünde dört kişiyle bir gazeteciyi dövecek kadar kalleş değiliz” diye açıklama yapıyor.
Bu arada Cem Küçük’ün Star’dan patronu Ethem Sancak da Ahmet Hakan’ı telefonla arayarak “geçmiş olsun” diyor.
Doğan Holding Onursal Başkanı’na, “Haddini bilecek Aydın Doğan. Onun tırnaklarını da dişlerini de sökmesini biliriz” mesajını gönderen AKP milletvekili Mehmet Metiner bu konuda ne düşünüyor, henüz bilmiyoruz. Henüz bir açıklama yapmayan Cumhurbaşkanı’nın da ne düşündüğünü bilmediğimiz gibi...
Ama onların da iyi şeyler düşündüğünü varsayıyoruz.
Duygusal bir milletiz dedik ya, bu “menfur” saldırı karşısında “oh olmuş” diyen de, diyecek de yok!

***

Duygusallığımızın en ilginç yanı da düşüncelerini beğenmediğimiz, benimsediğimiz karşıtlarımızın sopalanmalarını yürekten arzularken, bunu bizim yerimize başkalarının yapmasını kabullenemeyişimiz.
Eğer birisi dövülmeyi hak etmişse ancak bunu kendimiz yerine getirdiğimizde tatmin oluyoruz.
Duygusal olduğumuz kadar tuhaf insanlarız da vesselam.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları