Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Hepsini divan üyesi yapın!
Parti, iktidar, mafya, bürokrasi, istihbarat, yargı işbirliğinin eşsiz bir örneği var karşımızda…
Elbirliğiyle kotarılmış bir saldırı…
“Bu kışkırtmış, bu planlamış, bu dövmüş, bu salıvermiş” diye özetlenebilecek bir tezgâh…
İbretlik bir utanç zinciri…
***
İlk mesaj, Hürriyet baskınında başı çeken AK Parti milletvekilinin ödüllendirilmesiyle verildi.
Böylece camı çerçeveyi indirenlere, “Yürüyün, arkanızdayız” denildi.
Ardından Vilayet devreye girdi. Açık tehditlere rağmen Ahmet Hakan’ın koruma talebi yerine getirilmedi.
Adeta saldırganlara “Buyurun, savunmasız teslim ediyoruz” mesajı verildi.
Mesaj alındı, gereği yerine getirildi.
Bugünkü haberimizde okuyacağınız ifadelerin özü şu:
“İşin içinde MİT var, devlet var, Reis var.”
***
Saldırıyı azmettiren özel harekâtçı, “Emniyette bir sıkıntınız olmaz. Çayınızı, çorbanızı içip çıkarsınız” demiş. Aynen öyle oldu...
Emniyet ayağı böyle.
Ya yargı?
Mahkeme, aleni tehditleri, kırık kemikleri, savcılık ifadelerini delilden saymayıp 7 zanlıdan 6’sını serbest bıraktı.
Bunun sokağa tercümesi şudur:
“Gazeteci dövmek, tutuklamayı bile gerektirmeyen bir suçtur.”
***
Dünkü Cumhuriyet’te Ertuğrul Özkök, Selin Ongun’a verdiği mülakatta, “Çok örgütün hedefi oldum ama en çok devletten korkarım” diyordu.
Haklı.
Ben bir adım ötesini söyleyeyim:
Türkiye’de devlet istemese, ne kitlesel katliamlar olur, ne faili meçhuller…
Vukuat tarihimiz, bunun örnekleriyle doludur.
İstihbarat kışkırtmasa Maraş katliamı olmazdı.
Jandarma çekilmese Sivas katliamı yaşanmazdı.
Hükümet dur dese, faili meçhul cinayet kalmazdı.
Devlet istemese, Hrant Dink’e kıyılmazdı.
Öyle olmasa, 12 Eylül’de silahların bir günde susmasını, devlet vazgeçince faili meçhullerin azalmasını, AK Parti pozisyon değiştirince Şırnak’taki türden vahşet görüntülerinin başlamasını nasıl izah edeceğiz?
***
Ahmet Hakan olayının vahim boyutu, bir gazetecinin dövülmesinden çok, bunun bir devlet operasyonu olduğunun anlaşılmasıdır.
Tıpkı yıllar önce, İlhami Soysal’ın “Sen komutanımıza nasıl laf edersin” diye dövülmesinde olduğu gibi…
Tıpkı “Sen devletimize nasıl dil uzatırsın” diye Özgür Gündem’in bombalanmasında olduğu gibi… Tıpkı “Sen Cumhurbaşkanımızın ağzından kaçırdığı ifadeyi nasıl haberleştirirsin” diye Hürriyet’in basılmasında olduğu gibi…
...burada da devlet, Ahmet Hakan üzerinden basına ve muhaliflerine bir gözdağı vermek istemiş, medyasından istihbaratına vilayetinden mafya uzantısına kadar elinin uzandığı herkesi seferber etmiştir.
Bir sonraki AK Parti kongresinde her bir saldırgana birer divan üyeliği verilse yeridir.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Kayyum rektörün paylaşımına tepki
- Milletvekili sayısı artacak
- Taksim bombacısı için karar çıktı
- Kadınları 'çarşaf'a çağırdılar
- Altın fiyatları güne nasıl başladı?
- Metin Külünk'ten, Şimşek'e 'fotoğraflı' uyarı
- Mersin’de hasat başladı: 150 bin ton rekolte bekleniyor!
- Özgür Özel 'kırmızı motosiklet' sözünü tuttu
- Nihal Candan için yeni karar
- Perinçek’in danışmanı Adanur tutuklandı