Taksim'e Yazık Oluyor!

28 Aralık 2012 Cuma

İstanbul gibi bir dünya şehrinin kalbi konumundaki bir meydan böyle düzenlenmez. Dünyanın pek çok ülkesinde Taksim Cumhuriyet Meydanı benzeri önemli meydanlar vardır. Bunlar hiçbir zaman, halkın görüşü ve katkısı alınmadan, “Ben yaptım oldu” anlayışıyla dönüşüme uğratılmaz. Doğan HASOL / Mimar İstanbul’un en önemli meydanı... “Cumhuriyet”in meydanı... “Yayalaştırma” söylemiyle altı oyuluyor. Üstü düzenleniyor mu? Hayır... Meydan bariyerlerle kuşatılmış, makineler harıl harıl çalışıyor; trafik arapsaçı. Oradaki esnaf ve dükkânlar perişan. Anlayış, “Ben yaptım oldu” anlayışı. Ne yapıldığı konusunda kimsenin bilgisi yok. Zaten ortada ciddi bir proje de yok. Müteahhit çalışıyor!..

Amaç meydanın yayalaştırılmasıymış. Niçin? Nasıl? Hangi projeye göre? Projenin mimarı ya da mimarları kimdir ya da kimlerdir? Böylesine ciddi bir girişimin teknik, hatta sanatsal sorumluları kimlerdir? Belediyenin web sitesinde bazı resim ve canlandırmalar var. Hepsi de bütüncül planlama anlayışından çok uzak ve çok yetersiz. Hiçbiri “kentsel tasarım”dan, “mimarlık”tan nasibini almış değil. Trafiği kısmen düzenlemek adına hazırlanmış, mimarlıktan, kentsel tasarımdan uzak resimler, canlandırmalar... Her şey yine insan için değil, taşıtlar için tasarlanmış. Meydan sözüm ona yayalara ayrılmış ama peyzajı ve mimarisi hiç düzenlenmemiş.Meydanın bir yanında, Taksim Gezisi ve yeşil alan artık tümüyle yok edilerek oraya gerici 31 Mart ayaklanmasının odağı Topçu Kışlası’nın (eski Taksim Stadı da diyebiliriz) yerine kondurulacak çakma bir replikası hayal meyal görülüyor. Sözde ihya edilecek tarihi bina artık tabii ki kışla olmayacak... Para getirsin diye bir alışveriş merkezi olacak(mış)... Malum, “para”, çağımızın en üstün değeri... Olmazsa olmazı! Buz pisti olacağını söyleyenler de var. Görüldüğü kadarıyla anlamsız çakma kışlanın işlevleri bile daha tam olarak belli değil. Kılıfı, Arap-Hint esintili bir kışla replikası, içi başka bir şey... Antalya’da turizm amaçlı olarak Disneyland’vari kimi uçukluklar yapılmıştı bir zamanlar. Ancak devlet, bu tür hafiflikleri yapamaz. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bir gazete röportajında soruyor: “Sivilleşirken niye kışla yapıyoruz?”(1). Haklıdır, ama yanıtım, “Bu sorunun muhatabı biz değiliz herhalde” şeklinde olur ancak.Aslında yalnız kışla değil, her şey belirsiz ve bulanık. Ya henüz bilinmiyor ya da İstanbul halkına açıklamak gereği duyulmuyor. Tek bilinen, Taksim Gezisi’nin kalan son yeşil alanının da tümüyle yok edileceği. Bir meydan düzenlenemez mi? Tabii düzenlenir; ancak İstanbul gibi bir dünya şehrinin kalbi konumundaki bir meydan böyle düzenlenmez. Dünyanın pek çok ülkesinde Taksim Cumhuriyet Meydanı benzeri önemli meydanlar vardır. Bunlar hiçbir zaman, halkın görüşü ve katkısı alınmadan, “Ben yaptım oldu” anlayışıyla dönüşüme uğratılmaz. Kısacası, tepeden inme olarak İstanbullulara dayatılan ancak çağdaş bilimsel yöntemlerle hiç bağdaşmayan bir uygulamayla karşı karşıyayız. Yeni düzenlemenin sonuçta çok kötü olacağını söylemek kehanet sayılmamalı. Ülkemizde mimarlar yetkililerce çoğu kez katkı koymak yerine yalnızca yapılanları eleştirmekle suçlanırlar. Taksim Cumhuriyet Meydanı konusunda İstanbul Serbest Mimarlar Derneği 16 Mart 2012 günü, eski-yeni bütün başkanlarının katılımıyla hazırlanıp imzalanan bir görüş yazısını ve görüşme istemini, konunun tek yetkili karar vericisi olduğu bilinen Sayın Başbakan’a iletmişti. O yazıda şu noktalara değinilmişti: “Geçmişte de bugün de ortaya çıkan bazı projelerin toplumun beklentilerine cevap vermekte yetersiz kalmalarının nedeni; kanımızca, nelerden şikâyet edildiği ve bunun karşılığında nasıl bir meydan elde edilmek istendiği konusundaki düşüncelerin açıklıkla belirmemesidir. Amacı net bir şekilde belli olmayan proje çalışmalarının başarıya ulaşması neredeyse olanaksızdır.Örneğin; Taksim’de nelerden şikâyet ediliyor?.. Trafiğin, Taksim’de kentteki pek çok kavşağa göre çok daha akıcı olduğu biliniyor. Londra, Paris, New York gibi önemli kentlerin meydanlarında iyi düzenlenmiş trafik, canlı bir şekilde yayalarla birlikte sorunsuz yaşamaya devam etmektedir. Bu açıdan, trafiğin meydanın altına alınması düşüncesi kanımızca, maliyeti, faydaları, zararları ve meydanın canlılığı açılarından bir kere daha irdelenmelidir.Meydanın büyüklüğü, çevresi, mimari kimliği gibi konularda da amacın tasarımdan önce, toplumsal bir mutabakat ile tespiti, tasarımın başarısına büyük katkı sağlayacaktır.Yukarıdaki konularda kararlar belirlenince meydanın tasarımı için özel koşullu bir proje yarışması açılması ve sonucun, toplumun görüşüne sunulması, deneyimlerimize göre başarının anahtarı olacaktır...”Yazı, yarışmanın yöntemi üzerine getirilen önerilerle sürüyor ve görüşme istemiyle son bulurken, “Taksim gibi, İstanbul’un en önemli simgesel alanının projeleri ihale yolu ile yaptırılmamalıdır” deniyor.O yazıya hiçbir yanıt gelmedi, uygulama başladı. Taksim, yeni yıla boynu bükük girecek.Taksim Cumhuriyet Meydanı’nın acıklı durumu ne yazık ki böyle. Tarihe ve İstanbul’a karşı büyük sorumluluk!(1)Pelin Batu röportajı, Milliyet, 20 Kasım 2012.

Doğan Hasol/ Mimar



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Maçlarda İstiklal Marşı 31 Aralık 2014

Günün Köşe Yazıları