Erinç Yeldan

Davos'tan IMF'ye: Artık Yeter!

05 Şubat 2009 Perşembe

İsviçrenin kayak merkezi ve egzotik turizm kenti Davosta düzenlenen Dünya Ekonomi Forumu günlerce küresel krizin nedenlerini araştıran ve çözüm önerileri arayan panel ve konferanslara sahne oldu. Katılım ücretinin 25 bin doları bulduğu bu zenginler kulübünün toplantıları sürerken, bir yandan da Atlantikin diğer yakasında, Brezilyanın Benem kentinde düzenlenen Dünya Sosyal Forumunda Başka bir dünya mümkündür çağrıları yükselmekteydi.

Davosta Ekonomik Forumuun toplantıları sürerken küresel ekonomiye ait veriler akmaya devam etti. IMF 2009 yılında dünya ekonomisine ilişkin ortalama büyüme tahminini yüzde 0.5e çektiğini açıkladı. Oysa sadece üç ay önce kasım ayında IMFnin 2009a ilişkin büyüme tahmini yüzde 2.2 idi. 2008 başında ise IMF, küresel krizden, başını Çin ve Hindistanın çekeceği bir “ayrışma” sayesinde derinleşmeden çıkılacağını; dünya ekonomisinin ise yüzde 4.4 ile büyümeye devam edeceğini duyurmuştu. Ayrışma kuramı (decoupling) diye adlandırılan bu inanç dünyasının beklentileri gerçekleşmedi. Küresel kriz giderek derinleşerek piyasaların kendi kendisini dengeleyeceği beklentisini çökertti.

IMF 2009a ilişkin tahminlerinde ayrıca dünya bankacılık ve finans kesiminin zararlarının 2.2 trilyon dolara ulaşacağını hesaplamaktaydı. Oysa ekimde yapılan tahminler söz konusu kayıpların 1.4 trilyon olacağı yönündeydi.

Dünya ekonomisinin 2009da yaşayacağı kriz süreci IMF tahminleri doğrultusunda gerçekleştiği takdirde, bunun anlamı İkinci Dünya Savaşından bu yana dünya üretiminin ilk defa daralması olacaktır. Üretimdeki bu daralmaya koşut olarak tüm ülkelerde emekçileri zor günler beklemektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tahminlerine göre tüm dünyada işsiz sayısı en az 18-30 milyon, büyük olasılıkla da ortalama 50 milyon kişi artış gösterecektir. Böylece dünyada açık işsizlerin sayısı 230 milyona ulaşacaktır. Bu rakam dünya işgücü arzının yüzde 7.1ine denk düşmektedir.

Dünya ekonomisine ilişkin bu veriler yayımlanırken, IMF İcra Direktörleri Başkanı Straus-Kahn ise IMFnin krize müdahale edebileceği kaynaklarının kurumakta olduğunu ve 2009da örgütün en az 150 milyar dolar net yeni kaynağa gereksinimi duyduğunu itiraf etmekteydi. IMFnin, diğer kardeş uluslararası örgütler ve ulus-ötesi şirketlerle ağız birliği ederek, dünya ekonomisini serbest (kuralsızlaştırılmış) piyasalara terk etmeye koşullandırdığı neoliberal küreselleşme masalı, deyim yerindeyse, kendi efendilerini yiyip bitiren bir Frankeştayna dönüşmüş durumdadır.

Davosta düzenlenen Dünya Ekonomi Forumunun bu sene ülkemiz açısından bir başka anlamı daha oldu. Başbakan Erdoğanın katılmış olduğu bir panelde İsrail Cumhurbaşkanı Simon Perese karşı sert çıkışı günlerce iç siyaset malzemesi olarak tüketildi. Oysa arka planda mehter marşıyla tekrarlana tekrarlana hafızalara kazınan bu diplomasi skandalının, Türkiyenin ne siyasi bağımsızlık savaşımına, ne de bölgemizde barış mücadelesine herhangi bir yarar getirmeyeceği ortadaydı.

Türkiyenin hamasi gövde gösterilerini bir yana bırakıp mevcut krizin baş sorumlusu IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü üçlüsünün güdümünde sürdürülen neoliberal koşullandırma reçetelerine artık yeter! demesinin zamanı gelmiştir. Zira unutmayalım ki, iktisadi bağımsızlık olmadan, siyasi bağımsızlık da olanaklı değildir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları