Kutnu Diye Bir Kumaş...

05 Ocak 2013 Cumartesi


\n

Modanın en sevdiğim tanımı, “kişisel olarak kendini ifade etme yolu”... Etraftaki çoğunluk bunu böyle algılamıyor ve küresel tüketim kalıpları içinde modayı taklitçiliğe hapsediyor. Daha çok küreselleşmeyle ilgili, ama sanırım biraz da birey olmakla ilgili bir durum.
Geçen hafta Gaziantep’ten bir telefon geldi. Bu kentin yöresel el sanatı olan kutnu kumaşının moda sektörüne kazandırılması için Avrupa Birliği desteğiyle bir proje yapılmış. Yıldız Sarayı’nda
Abdülhamit’in yaptırdığı tiyatroda düzenlenen bir defile ile kutnuyu tanıtacaklarmış.
Kutnu hayranı olarak, bu projeye çok sevindim. Çözgüleri ipek, atkıları pamuk ipliğinden saten örgü ile dokunmuş bir tür yarım ipekli kumaş olan kutnunun bir desenini büyük olasılıkla tanırsınız, çünkü folklor dansı kıyafetlerinde kullanılır. Ancak kutnunun farklı adlar verilen yüzlerce çeşidi vardır ve bunu meraklısı dışında pek kimse bilmez.
İşte sözünü ettiğim proje
“Yerelden Küresele Kutnu Kumaşı” başlığıyla kökü Anadolu Selçuklularına dayandırılan bu kumaşı dünya moda sahnesine çıkarmayı amaçlıyor. Nitekim proje için USOKDER (Somut ve Somut Olmayan Kültürel Mirası Koruma, Yaşatma ve Tanıtma Derneği), Fransız moda tasarımcılarını bir araya getiren Union des Designers Mode et Maison ile işbirliği yapmış.
Kutnunun bir AB projesiyle başlayan bu yeni serüveni beni çok heyecanlandırdı. Evimde sandalye kaplattığım, fularlarını yabancılara armağan ettiğim kutnu, nihayet dünya penceresini aralıyordu.
Defilede
Siren Ertan, Özgür Masur, Cemile Gül, Tuvana Büyükçınar, Nurdan Özdemir ve Ankara Olgunlaşma Enstitüsü’nün kutnu kullandıkları koleksiyonları izledik.

\n

***

\n

Kutnunun yerelden küresele açılımı elbette markalaşmak için global düşünmek gerektiğini de çağrıştırdı. Buraya kadarı iyiydi de, küreselleşmenin nereye kadar gideceğini düşününce kendi hesabıma durup yutkundum. Kutnu el tezgâhlarının yerinde seri üretime geçmiş makineler, kutnu ustalarının yerini alan ukala işletmeciler, hatta çokuluslu kutnu patronları düşündüm.
Küreselle yerelin etkileşimi son yıllarda durmaksızın yüceltildi. Bu etkileşimin yarattığı melezleşmenin iyi olduğu savunuldu.
“Küresel düşün, yerel davran” sözü duvarlara yazıldı. Varılan noktada hamburger tarifinde bile milim değişiklik yapmayan fast food zincirleri ramazan mönüsü sunmaya başladılar. Dünya tek bir pazardı, ama kültürel özellikler değişmiyordu. Bunun için nabza göre şerbet verilmeliydi. Dünya ölçeğinde hazırlanan satış stratejilerinde yerel özelliklerin dikkate alınması noktasına gelindi.
Kutnunun ise tersine bir yönde yerelden globale açılmasının bir AB projesi kapsamında ele alındığını söylemiştim. AB deyince küreselleşmenin paradoksunu bir kez daha hatırlayalım. Sermaye küreselleşirken emek büyük ölçüde yerel koşullara tabi. Bundan sadece yabancılar mı yararlanıyor? Hayır. AB ile yürütülen üyelik müzakerelerinde Sosyal Politika ve İstihdam faslı AB istemesine rağmen açılamadı, çünkü
Türk iş dünyası direniyor.

\n

Neyse, insafa geleyim. Akıllı bir AB projesine konu olmaktan başka suçu olmayan masum ve güzel kutnu kumaşımızı bu tartışmaya bulaştırmayalım.
Kutnu kumaşa küresel yolculuğunda başarılar diliyorum.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Atatürk Kıymete Binecek 18 Mayıs 2013

Günün Köşe Yazıları