Kurumlar Eliyle!

21 Ocak 2013 Pazartesi

\n

\n

AKP iktidarı, görevleri gereği siyasetten uzak durması gereken kamu kurumlarını, ısrarlı çabalarıyla ele geçirdi. Şimdilerde bu ele geçirmenin meyveleri devşiriliyor. \n

\n

***\n

\n

Ekonomide geleceğe yönelik kararlar, başta fiyatlar olmak üzere sayısal göstergelere göre alınır. Bu nedenle devletin açıkladığı istatistik verilerinin tüm karar alıcılara aynı anda ulaşması, devletin yurttaşlarına eşit uzaklıkta durması ana kuraldır. \n

\n

Geçen günlerde bu kural iki kez çiğnendi. TÜİK-Türkiye İstatistik Kurumunun 3 Ocakta yayımladığı fiyat ve 15 Ocakta yayımladığı hanehalkı işgücü istatistikleri, SMS aracılığıyla, kamuoyuna açıklanmadan önce birilerinin eline geçmiş. \n

\n

Verileri önceden elde edenler bundan bir çıkar sağlamışlarsa bu durum açıklık kazanmalıdır. Bu yapılmazsa TÜİKin ayrımcılık yaptığı, birilerine çıkar sağladığı sonucu doğar.\n

\n

***\n

\n

Bir başka kurumsal sorun TÜBİTAK eliyle yaşandı. Dört yıl önce 2009da kendi yayımladığı Bilim ve Teknik Dergisinde, Darwin ile ilgili bir yazıyı sansür eden TÜBİTAK geçen hafta benzer bir yanlışa daha imza attı.\n

\n

Darwin ve Evrim Kuramı konusunda yabancı dillerden dilimize çevrilmiş ve TÜBİTAK yayını olan şu eserleri satış listesinden çıkarıldı: Richard Dawkinse ait Kör Saatçi ve Gen Bencildir; Alan Mooreheaddan Darwin ve Beagle Serüveni, Stephen Jay Goulddan Darwin ve Sonrası, Mahlon B. Hoaglanddan Hayatın Kökleri, James Wasondan İkili Sarmal, Richard Lewontinden Üçlü Sarmal; Ernst Mayrdan Biyoloji Budur ve Richard Leakey-Roger Lewinin Göl İnsanları (Deniz Ayhan, Sözcü, 14 Ocak).\n

\n

İki gün sonra TÜBİTAK üst kurullarındaevrim teorisinin sansürlenmesi ile ilgili bir karar alınmadığını”, konunun yayın hakkı sözleşmesinin yenilenmesi süreçleri ve telif hakkıyla ilgiliolduğunu açıkladı. Adı geçen kitaplar en kısa zamanda yayımlanmadıkça bu açıklamaların hiçbir anlamı yoktur. Kitapların yayımlanmaması, en tepedeki bilim kurumunun bu ülkede bilimin toplumsallaşması ve gelişmesi süreçlerine çok ağır bir darbe vurduğu anlamına gelecektir.\n

\n

***\n

\n

Üçüncü kurumsal örnek YÖKtür. YÖKün hazırladığı yasa taslağının çok sayıda eksiği var. Burada bunlardan yalnızca ikisine değiniliyor. \n

\n

Taslağın Temel İlkeri; Eğitim-Öğretim başlığı altında (m.4):\n

\n

Her öğrenci eğitim öğretim hak ve hürriyetinden siyasi düşünce, dil, din, mezhep, inanç, ırk, renk, cinsiyet, kılık kıyafet tercihi ve diğer sebeplerle herhangi bir ayrım gözetilmeksizin eşit olarak yararlanır. Hiçbir öğrenci yukarıda belirtilen sebeplere dayalı olarak eğitim öğretim hakkından ve hürriyetinden mahrum bırakılamazdeniliyor. Ancak öğrencilerin maddi olanaksızlığı konusuna hiç değinilmiyor; taslağı hazırlayanların aklına fırsat eşitliği ya da öğrencinin yoksulluğu nedeniyle okuyamayacağı gelmiyor!\n

\n

İkincisi, YÖK taslağı ülkemizde açılacakYabancı yükseköğretim kurumları, kendi ülkelerinin mevzuatına tabidir diyor. Oysa, hukuk düzenleme hakkı bir ülkenin egemenliğinin simgesidir. Bu durum tümüyle farklı biçimde oluşan uluslararası hukuk düzenlemelerinin ülkemizde geçerli olmasıyla karıştırılmamalıdır. Anlaşılan taslağı hazırlayanlar Cumhuriyetin en önemli kazanımlarından biri olan ve Lozanda büyük uğraşlarla elde edilen hukukta egemenlik bilincinden uzaktır. \n

\n

***\n

\n

Gerçekte, TÜİK, TÜBİTAK ve YÖK örnekleri birbirini tamamlıyor. Devletin yurttaşlara bilgi verirken eşit davranması, bilimsel bilginin önemi, eğitimde fırsat eşitliği ve egemenliğin hukuk boyutu gibi Cumhuriyetin kazanımları olan evrensel değerlerin adım adım kökü kazınıyor!\n

\n

***\n

\n

Değerli dost Prof. Dr. Toktamış Ateşin kaybına üzüldüm; kendisine rahmet; eşi Nevine, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları