Çok Kanallı Tekseslilik...

13 Şubat 2014 Perşembe

Mahkeme kararıyla yapılan dinlemelerle ortaya çıkan telefon ağları, Başbakan’ın medya temsilcilerine telefonla müdahalesini kabul etmesi, internet erişimini sınırlandırma yasası hükümetin medyaya bakışını bir kez daha ortaya koydu.
Başbakan genellikle devlet kadrolarında atamaların yapılmasına müdahale eder, deyim yerindeyse devlette kadrolaşır. Ancak AKP iktidarı döneminde artık patronların da hükümete ait bir eleman gibi kullanıldığını görüyoruz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun partinin salı günkü grup toplantısında yasal dinlemeler sonucu elde edilen delillerden verdiği örnekler, gelinen noktayı tartışmasız biçimde ortaya koyuyor.
Tablo şudur:
Hükümet çok kanallı tekseslilik istiyor.
Farklı alanlara hitap ediyormuş gibi görünen televizyon kanalları, gazeteler olacak, örneğin biri magazine, öteki dini değerlere ağırlık verecek. Ama hepsinin ortak paydası Başbakan’ın sesi olarak yayım hayatındaki yaşamını sürdürecek.
Başbakan’ın taa Fas’tan telefon ederek yayın değiştirtecek kadar müdahaleci bir tutum sergilemesini de şöyle tarif edebiliriz:
Çok kanallı teksesli medya; AKP’nin tıpkı kadın kolları, gençlik kolları gibi partiye ait bir organ!

***

Televizyon yayıncılığının giderek etkinleşmeye başladığı yıllarda Batı demokrasileri de şu ikileme yanıt aramıştı:
Kamu yayıncılığı ve özel yayıncılık nasıl denetlenecek?
Kamu yayıncılığını denetlemek kolaydı. Bu yayın organları özerk bile olsa bütçesi kontrol edilerek denetim altında tutuluyordu. Özel yayıncılık ise adı üstünde devlet çarkının dışında bir yapıydı. Medyada ayrı bir güç sahipliğinin ortaya çıkmaması için özel televizyon sahiplerinin bankacılık, inşaat gibi öteki alanlarda olması kısıtlandı. Bir medya patronunun ülkenin toplam medya gücünün belli bir orandan fazlasına sahip olmasını engelleyen yasalar getirildi.
Türkiye bu konuları tartışsa bile gelip giden hükümetlerle şekillenen istikrarsız bir yapıya teslim oldu.
Dünyada yükselen küreselleşme özel yayıncılıkla ilgili kararları anlamsız hale getirdi. Politikacılar da özel sektörü denetim altına almak yerine, önünü açarak kullanma yoluna gitti.
AKP iktidarı ise Batı’daki bu gidişten daha densiz biçimde medya gücünü tam bir silah ve propaganda aracı haline getirdi.
Yazının başında vurguladığımız gelişmeler Başbakan’ın yüzde 80’den fazlasını kontrol ettiği medyada tek bir muhalif ses olmaması için her şeyi göze aldığını gösteriyor. Siyasi tarihi biraz inceleyince bu tür yöntemlerin çok denendiğini ancak başarılı olunamadığını herkes görecektir.

***

Başbakan yazılı ve görsel medyayı kontrolle yetinmiyor, sosyal medyayı da deyim yerindeyse asosyal hale getirmek için her yöntemi deniyor. Halen Cumhurbaşkanı’nın önünde bulunan internet yasasının temel amacı budur. Türkiye’deki 40 milyona yaklaşan internet kullanıcısını tek tek denetim altında tutmak gibi akıl dışı bir yolu seçen AKP güç kaybetme telaşıyla daha büyük hatalar yapıyor.
Cumhurbaşkanı bu hatalar zincirinin bir parçası olacak mı?
Önümüzdeki en fazla 12 günlük dönemde bu sorunun yanıtı netleşecek.
İçinden geçtiğimiz iletişim çağının başlıca araçları olan yazılı, görsel ve dijital medya bir toplam güç olarak kendisini kontrol etmeye kalkan tüm organları kısa ya da orta vadede etkisiz hale getirecek güçtedir.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Almanya ezeli vatan! 23 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları